Diyarbakır'ın uyuşturucu gerçeği: Kullanım yaşı 10'a düştü, davaların dörtte üçü uyuşturucu ticareti ile ilgili
Remzi BUDANCİR
DİYARBAKIR - Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun
yayınladığı videonun ardından uyuşturucu sorunu gündemin üst sıralarına yükseldi. Kılıçdaroğlu açıklamasında özellikle 'MET' denilen, Metamfetamin adlı sentetik uyuşturucunun yaygınlığına dikkat çekerek, buna ilişkin önlem alınmamasını eleştirdi. Yurt gezilerinde kendisine aktarılan sorunlar, gözlemleri ve partisinin bu konuda hazırladığı raporlarının Kılıçdaroğlu’nun bu açıklamasında etkili olduğu belirtiliyor.
METAMFETAMİN YAYGIN
Metamfetamin adlı sentetik uyuşturucu maddesi son yıllarda oldukça yaygınlaştı. Gençlerin kolay
ulaştığı bu maddeyi kullananlar ya intihar ediyor ya da kalıcı etkileri ile boğuşmak zorunda kalıyor.
Diyarbakır başta olmak üzere bölgede birçok kentte metamfetamin kullanımı oldukça yaygın. Aileler ise kolluğun yeterli önlem almamasından şikâyetçi.
Uyuşturucu maddesinin en yaygın olduğu yerler yoksul kesimin yaşadığı Sur, Şehitlik, Bağlar, Kaynartepe ve Yeniköy. Ailelerin şikayetçi olduğu bu konu ile ilgili genel bir sessizlik hakim. Bu maddeyi kullananların intihar eğilimi gösterdiğine ilişkin iddialarda var. Sadece Silvan’da 2020 yılından bu yana 20’inin üzerine intihar olayı yaşandı. Ekim ayında ise Bağlar’da bir grup geç ile Lise öğrencileri arasında kavga çıktı. İki lise öğrencisi öldürülürken, ikisi de yaralandı. Öğrencilerle kavga edenlerin madde bağımlıları olduğu iddia edildi.
YURTTAŞLAR KONUŞMAKTAN ÇEKİNİYOR
Uyuşturucu ve uyuşturucu madde bağımlılığı mahallelerde ciddi risk oluşturuyor. Muhtarlar
ve mahalleliler sorunun ciddiyetinin farkında ancak konuşmaktan çekiniyor. Artı Gerçek’e konuşan bir
mahalle muhtarı, “Sorunu dile getirdiğimizde emniyet çağırıyor. Şehre yönelik olumsuz algı
oluşturuyorsunuz diyerek öyle bir şey yok diyorlar. Ama var. Ne kadar işsiz çocuk varsa bu işe
bulaşıyor. Bu çocukları torbacı yapıyorlar. Onlarda hem satıyor hem de kullanıyor. Çünkü kolay para
onlar için. Ne ettiysek bu sorun çözülmüyor” diye dert yandı. Muhtarların yanı sıra yurttaşlar da
konudan muzdarip olmalarına rağmen konuşmak istemiyor.
RÜŞVET İDDİASI
Diyarbakır’da konuşulan bir başka konu da bu tür suçlardan yakalananların hemen serbest bırakılması.
Sabah yakalananlar akam serbest kalabiliyor. Diyarbakır’da öncelenen davaların siyasi davalar
olduğunu, adli davalara pek ilgi göstermediğini söyleyen kadar, bu davalarda rüşvet olayının yaygın
olduğunu iddia edenler de var. Adli davalarda birçok dosyanın kapatıldığını, delillere rağmen birçok kişinin hapse girmeden salıverildiği kentte gündeme gelen iddialar arasında. Haziran ayında Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi hakiminin açığa alınmasının rüşvet olayı ile ilgili olduğunu anlatan bir avukat,
hakimin dikkat çekmesinin nedeninin ise siyasi bir dava ile ilgili verdiği karar olduğunu anlattı.
Aynı mahkemenin bir çok adli davada daha önce tahliye kararı verdiğini duyduklarını anlatan avukat,
şunları söyledi:
“Aslında adli dosyalarda çok kişiyi tahliye etmişti. Rüşvetle tahliyelerin yapıldığı
konuşuluyordu. Tahliyeler adli dosyalarda olunca kimse bakmıyor pek. Devlette ilgilenmiyor. Bu
mahkemenin siyasi bir dosya ile ilgili karar vermesi kıyameti kopardı. Tüm dikkateler bu karara çekildi.
Anında soruşturma başlatılıp görevden uzaklaştırıldı. Siyasi dava ile ilgili karar vermemiş olsaydı
kesinlikle kimse ilgilenmeyecek, hala mahkeme başkanı olarak kalacaktı. Bu rüşvet meselesi sadece
Diyarbakır değil, tüm her yerde yaygın.”
'ÇETELER BÜYÜDÜ, KARTELLEŞTİ'
Uyuşturucu meselesi kentteki bir çok sivil toplum kuruluşunun gündeminde olmasına rağmen bu
konuya ilişkin pek çalışma yapılmıyor. Bağlarda iki lise öğrencisinin öldürülmesinden sonra bu konuya
dikkat çekerek önlem alınmasını isteyenlerden biri Diyarbakır İnşaat Müteahhitleri Konfederasyonu
(DİMDER) Başkanı Aziz Elaldı’ydı. Artı Gerçek’e konuşan Elaldı, öncelikle uyuşturucu konusunun
sadece Diyarbakır’ın değil bütün Türkiye’nin problemi olduğunu söyledi. Bu konuda acil önlemler
alınması gerektiğini belirten Elaldı, şunları söyledi:
“Bu metamfetamini 10-12 yaşındaki çocuklar bile kullanıyor. Çok tehlikeli bir boyuta ulaştı. Artık uyuşturucu çeteleri her eve girmeye başlamış. Eskiden halk iyi kötü bu çetelerle baş edebiliyordu artık onlarda baş edemiyor. Bu çeteler büyüdü, kartelleşti ve silahlandı. Aileler bu konuda çaresiz. Ailelerin bunlara gücü yetmiyor artık.”
UYUŞTURUCU MADDE ETKİSİNDE DURUŞMAYA KATILAN VAR
Kentte uyuşturucu olayının ne kadar yaygınlaştığına ilişkin örnekler genellikle Diyarbakır Adliyesinde
görülen davalar üzerinden veriliyor. Adliyeye yansıyan davalarla ilgili Artı Gerçek’e konuşan Avukat
Orhan Sıcakyüz, eskiden yaygın olarak görülen esrar dosyaların yerine metamfetamin ile ilgili uyuşturucu dosyalarının aldığını Duruşmaların çoğunun ‘madde kullanımı’ ya da ‘ticareti’ ile ilgili olduğuna dikkat çeken Sıcakyüz, bazen sanık olarak yargılananların duruşmaya madde etkisinde katıldığına tanık olduklarını söyledi. Avukat Sıcakyüz tanık olduğu bir olayı da anlattı:
“Geçenlerde bir duruşmayı beklerken gördük. Duruşma uyuşturucu ticaretinden açılan dosyayla ilgiliydi. Yargılanan kişi duruşmaya madde kullanarak gelmiş. İfade verirken madde etkisinde olduğu apaçık belliydi. Bu durumu anlayan hakim bu defa ‘uyuşturucu kullanıcılığından’ hakkında tutanak tuttu. Hakim uyuşturucu ticaretinden açılan dosyaya yeni bir suç duyurusu ekledi. Düşünün bir kişi yargılandığı davaya o maddeyi kullanarak gelebiliyor. Bu kadar yaygınlaştı”
ORTAOKUL VE LİSE ÖĞRENCİLERİ RİSK ALTINDA
Dosyalara bakıldığında yargılananların yaş araladığının oldukça düşük olduğunun görülüğünü anlatan
Sıcakyüz, uyuşturucu madde kullanımı ve satışı için en çok yoksul kesimin yaşadığı yerler tercih
edildiğine dikkat çekti. Bu yerlerin başında Bağlar, Şehitlik, Kaynartepe ve Yeniköy olduğunu ifade
eden Sıcakyüz, “Bu iş o kadar palazlandı ki, organize suç şebekelerine dönüştü. Çeteler var. Bu çetelere bağlı çalışanlar var. Bunların satıcıları ve alıcıları var. Alıcılar ise Ortaokul, Lise çağında olan
çocuklar genellikle” dedi.
NEREDE KİMLER BU İŞİ YAPTIĞI BİLİNİYOR
Sentetik uyuşturucu maddesi kullanımı ve satışı ile ilgili gözaltılar olsa da bu pek caydırıcı
olmuyor. Yakalananların genellikle çocuk yaşta olanlar olduğunu belirten Sıcakyüz, durumu şöyle özetledi:
“Bunun satıldığı yerler belli. Bunun suç haritası da ortaya çıkarılmış durumda. Nerede, kimler, bunun
organizatörleri kimlerdir. O bölgelere ilişkin asayiş önlemleri arttırılarak satışı engellenebilir. Ama
sorun çözülmez. Örneğin bunlar yakalandığında işlem üzerinde çıkan maddenin ağırlığına göre
yapılıyor. Belirli bir gramaj altında olunca içiciliğe giriyor. Toplu yakalansa ticari olduğu yönünde işlem
yapsa ceza alır. Ama genellikle gramajlar halinde az miktarda yakalanıyor. Kişi kan testine yollanıyor
zaten kullanmış. Durum böyle olunca sadece içicilikten işlem yapılıyor. İçiciliğe sokunca pek cezai bir
işlem olmuyor. Ceza ise bunun tekrarı durumunda oluyor. Oda tedaviye sevk ediliyor. İlk defa
yakaladığı zaman içicilikten işlem yapıyor. Adli kontrol kararı uyguluyor savcılık.”
'UYUŞTURUCU SATICILARIYLA YETERLİ MÜCADELE YAPILMIYOR'
Diyarbakır başta olmak üzere bölgede yaşanan uyuşturucu sorunu siyasetçilerin de gündeminde. CHP'nin yanı sıra DEVA Partisi de bu konuda çalışma yapan partilerden. Silvan’daki intihar vakalarının
ardından bölgedeki uyuşturucu boyutu ile ilgili rapor hazırlayan DEVA Partisi Diyarbakır İl Başkanı
Cihan Ülsen, Silvan ile ilgili rapor hazırlarken kentteki uyuşturucu gerçekliği ile karşılaştıklarını söyledi.
Silvan’da intihar edenlerin aileleri ile görüşürken intihar edenlerin çoğunun aynı zamanda uyuşturucu
kullandıklarını öğrendiklerini anlatan Ülsen, “Diyarbakır’da bağımlılıkla ilgili bir rapor hazırladık. Orada
uyuşturucu yaşının ortaokul seviyesine kadar indiğini açık bir şekilde gözlemledik. Uyuşturucu
kullanımının önüne geçme ve satışının engellenmesine yönelik tespitlerimiz oldu. Diyarbakır’daki
uyuşturucu satıcılarıyla ciddi anlamda bir mücadele yapılmadığını da rapora yazdık” dedi.
'İÇİŞLERİ BAKANININ AÇIKLAMASI İLE SAHADAKİ TABLO UYUŞMUYOR'
Uyuşturucu meselesi ile ilgili İçişleri Bakanın önemli operasyonlar düzenlediği yönünde açıklamalar
yaptığını hatırlatan Ülsen, ancak sahada böyle bir tablo ile karşılaşmadıklarını söyledi. Uyuşturucu
madde satıcılarına, kullanıcılarına yönelik yapıldığı açıklanan operasyonların sahaya yansımadığını
yenileyen Ülsen, “İnsanlar bir şekilde hiçbir sıkıntı yaşamadan uyuşturucuya ulaşabiliyor. Eskiden
esrar vardı, artık esrarda önemini yitirdi. Daha ucuz haplara ulaşıyorlar çünkü. Bunların vermiş olduğu
zarar daha fazla. Dediğim gibi, uyuşturucu ticareti ile ilgili Diyarbakır özelinde ciddi bir mücadelenin
yapılmadığı kanaatindeyim” diye konuştu.
'DURUŞMALARIN DÖRTTE ÜÇÜ UYUŞTURUCU TİCARETİ İLE İLGİLİ'
Kentteki uyuşturucu kullanımı ve satışının ne kadar yaygınlaştığının Diyarbakır Adliyesine görülen
davalardan da anlaşılacağını ifade eden Ülsen, uyuşturucu kullanımının 10-12 yaşına kadar indiğini
söyledi. Ülsen, “Bu gün Diyarbakır Adliyesinde herhangi bir ağır ceza mahkemesi duruşmalarını takip
edin. Mahkeme salonun önünde bu gün yapılacak duruşmalara bakın, dörtte üçü uyuşturucu madde
ticaretine ilişkindir. Bu uyuşturucunun ne kadar yaygınlaştığını gösteriyor. Bu sadece işin görünen
kısmıdır. Görünmeyen kısmında ben ciddi bir mücadelenin yapıldığını düşünmüyorum açıkçası” dedi.
'CEZA SINIRININ YÜKSELMESİ İŞE YARAMADI'
İktidar, uyuşturucu dosyalarında caydırıcı olması için ceza alt sınırını beş yıldan 10 yıla çıkardı. Ceza
alt sınırının beş yıldan 10 yıla çıkarılmasının işe yaramadığının dava sayısındaki yaşanan artışla
görüldüğüne işaret eden Ülsen, ceza sınırı 10 yıla çıkartıldıktan sonraki açılan dava sayılarında çok
ciddi bir yükseliş olduğunu söyledi. Sadece cezayı arttırmanın bu suçun önlenmesi konusunda çokta
pratik fayda sağlamadığı ifadelerini kullanan Ülsen, şunları söyledi:
“Ciddi bir uyuşturucuyla mücadele ve rehabilitasyon sürecine girilmesi lazım. Cezayı arttırmak değil, uyuşturucuya karşı topyekûn, öncesi, sonrası dahil olmak üzere mücadele etmek lazım. Cezaevinde de ciddi bir rehabilitasyon süreci yaşamıyor insanlar. Yine bir şekilde uyuşturucuyu cezaevine bile sokabiliyor. Çıktığında da topluma katılma konusunda herhangi destek vermediğinizde bu meselede katlanarak devam ediyor. Devlet 4-5 yılda bir bütün illerle böyle topyekün uyuşturucu ticaretine yönelik savaş açtığını söylüyor. İnsanları topluyor. Ama topladığı insanlar bir iki ay ya da bir iki sene sonra tekrar
sokaklara inip bu işi devam ettiriyorlar. Kullanımın önüne geçmeye yönelikte herhangi bir şey görmüyoruz.”
Hacer Foggo: Kılıçdaroğlu, gezileri sırasında uyuşturucu gerçeğini gözlemledi
Kılıçdaroğlu uyuşturucu iddiasını tekrarladı: Uyuşturucu baronları İstanbul'da fink atıyor