Ege'de deprem fırtınası... Uzmanlar uyardı: Yeni bir volkanik aktivite başlangıcı

Ege Denizi'nde 2 gündür devam eden depremlerin sayısı 400'ü buldu. Yunanistan acil toplanma kararı alırken, Türkiye'de de uzmanlar art arda uyarılarda bulundu.

Ege'de deprem fırtınası... Uzmanlar uyardı: Yeni bir volkanik aktivite başlangıcı

Artı Gerçek - Ege Denizi'nde 48 saat içinde tam 400 deprem kaydedildi. Santorini Adası çevresindeki artan sismik hareketliliğin, 2012’de yaşanan aktivite ile benzerlik gösterdiği ifade ediliyor. Bununla beraber, Yunanistan'da acil toplanma karar alınırken okullar tatil edildi, etkinlikler iptal oldu. Bölge sakinlerinden kapalı alanlarda toplanmaktan kaçınması istendi.

Depremler Türkiye'de de tedirginlik yarattı. Depremleri değerlendiren Prof. Dr. Hasan Sözbilir, "Son günlerde Ege Denizi'nde Santorini Adası'nın hemen kuzeyinde büyüklükleri 3 ile 4.8 arasında değişen deprem fırtınası şeklinde bir aktivitenin devam ettiği anlaşılmaktadır. Bu depremlerin jeolojik ortamına baktığımızda Atina- Santorini- Datça- Bodrum hattı boyunca yay şeklinde bir geometriye sahip aktif bir volkanik ada yayı içinde geliştiğini görüyoruz. Güney Ege Volkanik Ada Yayı olarak bilinen bu yay şekilli ortamda değişik büyüklükte Santorini, Milos, Nisiros gibi volkanik adalar bulunur. Bu adaları oluşturan volkanlar çevresinde tarihsel ve aletsel dönemde çok sayıda depremler, tarihsel dönemlerde bu adalarda volkanik patlamalar gelişmiş. Bu nedenle, bu adaları oluşturan volkanların günümüzde de aktif olduğu kabul edilmektedir" diye konuştu.

'DENİZ ALTINDAKİ FAYLAR DA DEPREM ÜRETMEKTE'

Bunun yanında, bölgede bu volkanik çıkışları kontrol eden deniz altı diri faylar bulunduğuna da dikkati çeken Prof. Dr. Sözbilir, "Bu diri faylar da aynı şekilde volkanik yay geometrisine uygun olacak şekilde, Yunanistan ile Türkiye arasındaki Ege Denizi altındaki kabuğu kırarak, deprem üretmekte ve böylece bölgedeki gerilmeyi karşılamaktadır. Ege kabuğunun altında ise Girit Adası güneyinden geçen ve Ege dalma batma zonu olarak bilinen yay şekilli levha sınırı bulunur. Bu sınırın güneyinde ise Afrika levhası Ege levhasının altına yılda 20 milimetre hızla dalmaktadır. Bu nedenle Girit Adası ile Rodos Adası arasında da çok sayıda deprem meydana gelmektedir" ifadelerini kullandı.

'SON DEPREMLER YENİ BİR VOLKANİK AKTİVİTE BAŞLANGICINI GÖSTERİYOR'

Yunan meslektaşlarının son 10 yılda Ege Denizi altındaki faylarla ilgili yaptığı yayınlara da değinen Prof. Dr. Hasan Sözbilir, şunları söyledi:

"Santorini kuzeyinde, Santorini-Amorgos fay sisteminin varlığını ortaya çıkarmış ve bu fay sistemi boyunca önemli bir aktivitenin olacağını ve bu aktivitenin aktif volkanizma ile ilişkili olabileceğini belirtmişlerdir. Geçen yıl yapılan bir çalışmada da 9 Eylül 1956 yılında meydana gelen 7.5 büyüklüğündeki ve 25 kilometre odak derinliğindeki Amorgos depreminin deniz tabanında 75 kilometre uzunluğunda yüzey kırığı geliştirdiği ve yakın adalarda tsunamiye neden olduğu anlaşılmıştır. Kayıtlarda 1956 depreminden sadece 13 saniye sonra odak derinliği 45-90 kilometre olan ve büyüklüğü 6 ila 7.2 olan 2’nci bir deprem daha meydana geldiği bilinmektedir.

Bu depremlerde Santorini ve Amorgos’ta 3 bin 200 binanın hasar gördüğü ve 54 kişinin can verdiği kayıtlardan anlaşılmaktadır. Son günlerde ocak sonu, şubat başında meydana gelen depremler de Santorini-Amorgos fayı ve bu fayın yakın çevresindeki fayların tetiklendiği anlaşılmaktadır. 1956 yılında Amorgos fayının kırıldığını düşündüğümüzde son bir haftadır meydana gelen depremlerin magmatik kaynaklar ve hidrotermal aktivite nedeniyle tetiklenmiş depremler oldukları ve yeni bir volkanik aktivite başlangıcını gösterdiği kabul edilebilir. Bu nedenlerle, bölgedeki Anafi-Astypalea fay sistemi, Los fay sistemi ve Kinairos fayının yakın gelecekte yıkıcı deprem üretme ihtimali yüksek görünmektedir"

'TÜRKİYE'NİN BU DEPREMLERDEN ETKİLENME DERECESİ DÜŞÜKTÜR'

Türkiye için rahatlatan açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Sözbilir, "Bu fay sistemlerinin Türkiye kıyılarına uzaklığı 150-200 kilometreyi bulduğundan, Türkiye’nin bu depremlerden etkilenme derecesi düşüktür. Fakat bu bölgedeki deniz altı faylarının 7’den büyük deprem üretmesi durumunda Kuşadası-Bodrum-Datça kıyılarının tsunami tehlikesi açısından modellenmesi ve buna göre önlem alınması gerekmektedir" dedi.

NACİ GÖRÜR KIYI BÖLGESİNE DİKKAT ÇEKTİ

Bölgedeki depremlerin Türkiye’yi ne kadar etkileyebileceği sorusu gündeme geldi. Yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Yunanistan’ın Ege Denizindeki Santorini Adası’nın kuzeydoğusunda dünden beri gittikçe sıklaşan depremlerden bahsetmiştim. Bugün de gittikçe artması üzerine Ege kıyılarımızda söz konusu yere yakın vatandaşlarımızın dikkatli olmasını öneriyorum.” şeklinde açıklama yaptı.

ÖZMEN'DEN TSUNAMİ UYARISI

Türkiye ve Yunanistan depremler nedeniyle diken üstünde beklerken Doç. Dr. Bülent Özmen, Ege Denizi’ndeki depremleri değerlendirdi. Özmen, “Kıyılarda bulunmama uyarısı tsunami ihtimali nedeniyle. Deprem olduktan sonra depremin yıkıcı etkilerinin yanı sıra tsunami dalgaları da oluşuyor. Bu bölgede de 6,5'u geçecek depremlerin Tsunami dalgalarını oluşturma ihtimali var. Bu dalgaların da depremin sarsıntısının yanı sıra yine can kaybını yaratma ihtimali var” diye konuştu.

OKAN TÜYSÜZ: DEPREM FIRTINASI YAŞANMAKTADIR

NTV yayınına katılan Jeolog Profesör Doktor Okan Tüysüz, bölgede son iki günde 250’nin üzerinde deprem yaşandığını, bunların 26 tanesinin 3.5 ve üzerinde olduğunu belirtti. Art arda gelen depremlerin bir ‘deprem fırtınası’ olduğunu vurgulayan Tüysüz, “2011-2012 yılları arasında yaklaşık 14 ay süren deprem fırtınaları yaşanmıştı. Bunlar hem volkanların harekete geçmesi hem de fayların kesişmesiyle meydana geliyor. Bu gelişmeler haftalarca, aylarca hatta yıllarca sürebilir.” dedi.

AHMET ERCAN: YANARDAĞ KAYNAKLI OLABİLİR

Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan da depremlerin yanardağ kökenli olduğunu belirtti. Prof. Dr. Ercan'ın paylaşımları da şöyle: "Bir kaç gündür Ege Denizinde Santorini adasında en büyüğü M4,8 Richter’i bulan küçük deprem ile depremcikler sürekli sarsıntılar biçiminde olmaktadır. Deprem ile depremciklerin odak derinliklerinin 1 ile 5 km olması, yer sarsıntılarının yanardağ kökenli olduğunu göstermektedir.

Mağma ilintili patlama öncesi mağma odası kökenli 250 bar dolayındaki basınç artışı 2200 C sıcaklıkla yer kabuğunu delip püskürmek istemektedir. Silikatlı bir lav püskürürse , yanardağ bombaları da fırlatabilir. Patlamayı deprem eşlik ederse M5 ile M7 dolayında üreyebilecek depremler Süpürtü dalgaları üretebilir. Bu dalgalar Ege Adaları, Mora, Girit, Pelepones, Türkiye Teke Yarımadamızın kıyı kuşağını etkileyebilir. Santorini ile yakın adalardaki yerleşimlerin boşaltılması, deniz ulaşımı ile balıkçılığın kısıtlanması gerekir.

Jeofizik biliminde yanardağ patlamalarının üç belirtisi vardır" diyerek şu uyarılarda bulundu: "1. Sığ deprem ile depremcik fırtınaları 2. Gaz çıkışları 3. Yerden gelen gürültüler 4. Yerin şişmesi... Santorini’de bunlardan üçü gerçekleşmiştir. Ancak, bu belirtiler olsa da patlama gerçekleşmeyebilir. Kimileyin, 1 hafta, 1 yıl bile gecikebilir ya da hiç olmayabilir. Santorini’de 16. Yüzyıl ile MÖ 1600 de püskürme olmuştur. Türkiye’de de Tendürek ile Ağrı Dağında benzer JEOFİZİK belirtiler gözlenmektedir." (HABER MERKEZİ)

ege denizi deprem