'En büyük yolsuzluklar savunma sanayinde oluyor'

'Artı Gerçek' programında AKP'nin MHP ile birlikte yeni anayasa hazırlama girişiminin ve uzay programının arka planları değerlendirildi.

'En büyük yolsuzluklar savunma sanayinde oluyor'

ARTI TV'de yayınlanan "Artı Gerçek" programının konukları, Artı Gerçek yazarları İnci Hekimoğlu, Armağan Kargılı, Eser Karakaş, Koray Düzgören ve Artı Tv programcısı Erk Acarer oldu. Programda, Erdoğan'ın açıkladığı Türkiye'nin uzay programı, yeni anayasa tartışmaları ve Boğaziçi protestoları gibi pek çok konu tartışıldı.

'EN BÜYÜK YOLSUZLUKLAR SAVUNMA SANAYİNDE OLUYOR'

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçtiğimiz günlerde açıkladığı Türkiye'nin uzay programına dair konuşan Eser Karakaş, savunma sanayinin en az denetlenen yerlerden olduğunu vurguladı.

Karakaş, "En büyük yolsuzluklar savunma sanayinde oluyor. Buralar en az denetlenen yerler. Denetimin önü 'bu bir milli meseledir, gizlidir' gibi şeylerle kesiliyor. AKP burada giderayak çok büyük bir kaynak aktarımı yapabilir. AKP bunu bir itibar projesi haline getiriyorsa büyük bir para aktarılacaktır. Bu para denetlenmeyecek ve o paranın kaynağı bütçe olacak. Kaynağı bütçe geliri olan bir şeyin özel hukuk hükümlerine tabi olması da aptalca bir şeydir. Bu yolsuzluk demektir. Sayıştay'ın görevi kamu paralarının her kuruşunu denetlemektir. Hem bütçe gelirleriyle finanse ediyorsunuz hem de özel hukuk hükümlerine tabi tutuyorsunuz. Bu şu demek; kamu ihalesi kanuna tabi olmayacak ve Sayıştay denetleyemeyecek" dedi.

'YAPTIKLARI HER ŞEYDE 2023 VURGUSU VAR'

Erdoğan'ın ve AKP sıralarının sürekli 2023 vurgusu yaptığını hatırlatan İnci Hekimoğlu, "2023'de bir parantez olarak gördükleri Türkiye Cumhuriyeti'ni tamamen yok edecek bir totaliter, dinci cumhuriyeti yeni anayasa ile taçlandırmak derdindeler" dedi.

Hekimoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: "Uzaya astronot yollama meselesi müthiş bir yatırım. Çok uzun yılları alan ve 1-2 yılda yapılacak bir şey değil. Denilenlere göre bu bir para aktarma aracı. Benim önemli gördüğüm bunların uzay meselesi veya başka bir şey değil. Hep bir 2023 vurgusu var. Bir yıl önce yazdığım bir yazıyı hatırladım, yine dönüp dolaşıp aynı yere geliyoruz. Daha önce bir AKP'linin ağzından kaçıdığı gibi; 2023'de bir parantez olarak gördükleri Türkiye Cumhuriyeti'ni tamamen yok edecek bir totaliter, dinci cumhuriyeti yeni anayasa ile taçlandırmak derdindeler. Buna Meclis izin verir mi vermez mi bilemeyiz" dedi.

'GARA'YA YAPILAN OPERASYON BEKLENİLEN SONUCU VERMEDİ'

Türkiye'nin Gara'ya dönük yaptığı operasyondan istenilen sonucun alınamadığının altını çizen Koray Düzgören, "Çarşamba günü herhangi bir açıklama yapmadı Erdoğan. Anayasa gündemini açtı o daha önce geçen hafta ortaya konmuştu. Buna karşılık ertesi gün yani Çarşamba'yı izleyen gün bir operasyon yapıldı. Türkiye'nin sınırlarından 70 km kadar ötede Gara denilen bir bölgede operasyona başlandığını öğrendik. Sonraki gelişmelere de baktığımız zaman Erdoğan'ın neden açıklamasını Çarşamba günü yapmadığını daha iyi anlamlandırabiliyoruz. Gara operasyonu sınırın 70km ötesinde Kandil'e en az 70-80 km uzaklıkta. Buraya helikopterlerle, jet uçaklarıyla bombardıman yapılmış. Başka kaynaklara baktığımız zaman, Türkiye'deki kaynaklardan bilgi almamız mümkün olmadı zaten. Orada hayatını kaybeden silahlı kuvvetler mensuplarının olduğu açıklanınca bu operasyonun istenilen sonucu almadığı neticesi ortaya çıktı. Dolayısıyla orada belli bir hedef veya hedefler ele geçirilecekti bu da Erdoğan tarafından kamuoyuna müjdeli bir haber olarak yansıtılacaktı" dedi.

'BU ORTAMDA TÜRKİYE'DE YAPILACAK HERHANGİ BİR ANAYASA MEVCUT ANAYASA'DAN KÖTÜ OLACAKTIR'

Anayasa tartışmalarına dair konuşan Karakaş, "Bu ortamda Türkiye'de yapılacak herhangi bir anayasa mevcut anayasadan kötü olacaktır" dedi. Karakaş, "Herhalde demokratik bir anayasa yapmayacak bunlar. Mevcut parlementer kompozisyonda ortaya çıkacak herhangi bir anayasa mevcut anayasadan kötü olacaktır.Türkiye'nin yeni bir anayasaya ihtiyacı var ama kriterleri belirlemek, bunu gündemde tutmak önemli. AKP'ye muhalif kesimlerin de yapılacak yeni anayasada uzlaşma ihtimallerinin çok düşük olduğunu düşünüyorum."

'HALKIMIZ AÇLIKTAN ÖLÜYOR SİZ S-400'LERE PARA SAVURUYORSUNUZ'

Türkiye'nin dış siyasetine dair konuşan Erk Acarer şunları söyledi: "Türkiye'nin ABD'ye karşı eli ayağı bağlı. Amerika'dan ayar yiyip duruyorsunuz. Bazı şeyler bağımsız olamaz özellikle bu çağda. Eğer AİHM'in altına imzanızı koymuşsanız bunun yükümlülüklerine uyacaksınız. Nasıl oluyor da sizin iç meseleniz oluyor? Sizin iç meseleniz olmaz, tazminata mahkum olursunuz. Amerika, Türkiye ile ilişkiler gerildiğinde neyi getiriyor? Mart ayında yapılacak Halk Bankası dosyasını getiriyor. Rus istihbaratı IŞİD dosyasını getiriyor. Siz bir aile olarak zaten dibe batmışsınız. Türkiye halklarını da bacağından sürükleyip bu dibe çekmek istiyorsunuz. Tam da bu noktada bizim önerimiz; Türkiye Erdoğan iktidarına indirgenemez. Türkiye halkları başka bir şeydir, Erdoğan başka bir şeydir. Erdoğan'ın şimdiye kadar işlediği suçlar beni ilgilendirmiyor. Beni şu ilgilendiriyor; Eğer ABD veya Rusya Erdoğan'ın dosyalarını gündeme getirip Türkiye'ye yaptırım kararını gündeme getiriyorsa meseleyi buradan kurarım. Halkımız açlıktan ölüyor siz S-400'lere para savuruyorsunuz. İç güvenlikte kullanacağız diyorlar, füze engelleyecek bir savunma sistemini iç güvenliğinin nesinde kullanacaksınız? Siz Türkiye halkının paralarını har vurup harman savuruyorsunuz."

'İNSANLAR SOFULUK YERİNE BİLİM İSTİYOR'

Boğaziçi protestolarına dair de konuşan Acarer, "İnsanlar sofuluk yerine bilim istiyorlar. Tek kişinin ağzında emirler olsun istemiyorlar. Üniversitelerde akademik özgürlükler istiyorlar. Tutuklu öğrencilerin serbest bırakılmasını istiyorlar. Bir gece yarısı Boğaziçi gibi önemli bir kuruma tepeden inme iki fakülte açılmasını istemiyorlar. Boğaziçi direnişinde kim bu isteklerin yanında kim karşısında anlarsınız zaten. Alaattin Çakıcı mektup yazıyor mesela. O zaman şöyle yapalım; mektup falan yetmez, Boğaziçi'ne "suç bilimleri fakültesi" kurup Çakıcı'yı da dekan olarak atayalım, ülkenin anahtarını da verelim size. Bu kadar absürt meselelerin tartışılacak bir tarafı gerçekten yok" dedi.

'BU MUHALEFET BİTMEK ZORUNDA'

Muhalefetin tutumuna dair konuşan Armağan Kargılı, "Bu muhalefet bitmek zorunda. Bu muhalefet bitmeden Türkiye'de değişim gerçekleşemez" dedi.

Kargılı sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye'nin hali zavallı durumda. Ama şunu söyleyeyim, bu muhalefet bitmek zorunda. Bu muhalefet bitmeden Türkiye'de değişim gerçekleşemez. Türkiye'deki değişimin önüne asıl takoz koyan bu muhalefet anlayışı. Bunlarla nasıl bir araya geleceksiniz? HDP'nin iyi niyetli çabalarını görüyoruz. Partileri geziyorlar, bir demokrasi ve cephe arayışı içindeler. Ama nasıl aynı cephede bir araya geleceksiniz? Uluslararası dayanışmadan yoksun ve bunun önemini kavrayamamış yöneticilerle, çağ dışı kalmış bir siyaset anlayışıyla nasıl bir arayaya gelinebilir. Boğaziçi'nde eylem yapan gençlerle bu muhalefeti nasıl yan yana değerlendireceğiz? Rektör yardımcısının karşısına "utanmıyor musun çocuklarının yüzüne nasıl bakacaksın" diye çıkan bir gençlikle, uluslararası bir dayanışma görünce masanın arkasına saklanan bir muhalefet yan yana gelemez. Çözmemiz gereken anayasa meselesinden önce, nasıl bir muhalefet meselesidir. Bunu sadece Türkiye içinde değil uluslararası kurumların yardımları ve destekleriyle yapmamız gerekiyor. Türkiye'de ilk başta yapmamız gereken şey nasıl bir muhalefet anlayışını konuşmaktır."

akp İnci Hekimoğlu celal başlangıç Artı Tv yeni anayasa