Gezi Davası sonrası açıklama: Gezi'de sokağa çıkan milyonlar nerede?

Gezi Davası sonrası açıklama: Gezi'de sokağa çıkan milyonlar nerede?
Gezi Davası'nda Osman Kavala'nın tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme, duruşmayı 22 Nisan'a erteledi. Duruşmanın ardından adliye önünde açıklama yapıldı.

Yağmur KAYA


+GERÇEK-Yargıtay'ın bozma kararının ardından yeniden görülen Gezi Davası’nın karar duruşması bugün Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’nda görüldü. 17 kişinin yargılandığı Gezi Davası'nın beşinci duruşması İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapıldı. 

Davanın 4'üncü celsesinin görüldüğü 4 Mart’ta Savcı Edip Şahiner mütalaasını açıklamış, Osman Kavala ve Mücella Yapıcı hakkında, "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs" iddiasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmasını talep etmişti. Diğer sanıklar hakkında ise "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım etme" suçlamasıyla 20'şer yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edilmişti.

KAVALA SEGBİS İLE DURUŞMAYA KATILDI

1602 gündür cezaevinde tutulan Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı ve iş insanı Osman Kavala’nın da aralarında bulunduğu 9 kişi, esas hakkındaki mütalaaya karşı son savunmalarını yaptı. Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Osman Kavala SEGBİS ile duruşmaya katıldı. Savcı, mütalaasını tekrar ettiğini beyan etti. İstanbul Emniyet Müdürlüğü avukatı, şikayetlerinin devam ettiğini belirterek sanıkların cezalandırılmasını talep etti.

CAN ATALAY: SİZ GİDİN SİYASET YAPIN

Usul hakkında beyanda bulununan avukat Can Atalay, şunları söyledi:

"Biz ısrar etmeseydik heyetiniz bozmaya ilişkin beyanımızı bile almayacaktı. Bozmaya ilişkin beyanlarımızı ısrarla 'savunma' diyerek aldınız. Bir düğmeye basıldı ve Gezi davası bozuldu. Bir düğmeye basıldı, Yargıtay 16. Ceza Dairesi kendi dosyasında bulunmamasına rağmen Gezi ile birlikte değerlendirilmesi gerektiğini belirterek Çarşı davasını bozdu. 30'uncu  ACM de alelacele dosyayı size gönderdi. Yağma yok! Canınızın istediğini canınız istediği zaman söyleyip istemediği zaman vazgeçip başka bir şey söyleyemezsiniz!  Ceza yargılaması işkence ile delil elde etme dönemini yaşandı, ceza yargılamasının anahtarının AKP seçkinleri tarafından Fethullahçı çeteye anahtar teslim emanet edildi, delil imal edildi. Bu yargılama ile 'delilsiz' delile ihtiyaç duyulmayan yargı dönemi mi başlıyor? Ortada delil yok, akla ziyan komplo teorileri var. Heyetiniz eğer bir provokasyon arayacaksa birilerinin bizi (o da sadece bir kaç kere) telefonla aramasına değil Fethullahçı çete mensubu polis şeflerinin halka zulüm provokasyonuna bakmalıdır! İddianamenizde iddialar sıralanmış ama bunlarla ilgili usulü işlemler tamamlanmadan nasıl mütalaa aldınız, biz nasıl savunma vereceğiz?"

'BİZ BU ÜLKEYE YÜREĞİMİZLE BAĞLIYIZ'

"Yargılatmayı uzatma iddiasını kabul etmiyoruz. Biz bu ülkeden gitmeyeceğiz. Biz bu ülkeye yüreğimizle bağlıyız. Mütaalanın 6. sayfasında bahsedilen 5 DVD’yi kim gördü, kim inceledi? Bu görüntüleri kim kaydetmiş? Bu görüntüler hangi hukuki dayanak ile elde edilmiş de biz ona delil diyoruz? Bu dijital delillere sonradan müdahale olup olmadığına baktınız mı? Siz hukuk adına konuşmayın, siyaset yapın!

Savcı, Fethullahçı polislerin eylemini sahipleniyor. 15 Haziran'dan önce telefon konuşması yok, çünkü bizim lehimizedir o konuşma. Fethullahçı Nazmi başlatıyor soruşturmayı imzasız rapora dayandırıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan 9 yıldır ne zaman canı sıkılsa Gezi diyor, Gezi'deki dava diyor. Bu dosyadan ceza çıkmak durumunda."

BAYRAKTAR: YASAL OLARAK SİZİN TANIKLARI DİNLEME HAKKINIZ YOK

Can Atalay'ın ardından konuşan Kavala'nın avukatı Köksal Bayraktar, "Siz bir tane bile tanık dinlemediniz, tevsii tahkikat taleplerini bir kenara ittiniz. Yasal olarak sizin sanıkları dinleme hakkınız bile yok" dedi.

Köksal Bayraktar'ın ardından Ali Hakan Altınay'ın avukatı Tora Pekin dosyaya getirilen ve tartışılan hiçbir delilin olmadığını söyleyerek, "Delillerin toplanması taleplerini reddetiniz. Bir tek delilin konuşulmadığı dosyada karara gidilmesi hakkında ne düşünürsünüz?" dedi.

'KARARINIZI BEKLİYORUM'

SEGBİS ile cezaevinden duruşmaya katılan Osman Kavala ise usul hakkındaki beyanı sorulması üzerine "Taleplere katılıyorum, kararınızı bekliyorum" dedi.

Yargılananlardan Mine Özerden de "Tevsii tahkikat talebimiz var. Daha önce yazılı olarak da bildirdik ama reddettiniz. Bu kararınızdan dönmenizi talep ediyorum. 61. hükümetin mağdur olarak belirtilen üyelerinin tanık olarak dinlenmesini istiyorum" ifadelerini kullandı. 

SAVCI, KAVALA'NIN TUTUKLULUK HALİNİN DEVAMINI İSTEDİ

Taleplerle ilgili görüşü sorulan duruşma savcısı Edip Şahiner süre taleplerinin kabulüne karar verilmesini istedi. Savcı Şahiner, Osman Kavala'nın tutukluluk halinin ise devamına karar verilmesini talep etti. Avukatlar, savcının mütalaasına karşı savunma yaptı.

OSMAN KAVALA: CASUSLUK SUÇLAMASI HUKUK DIŞI, SOMUT BİR BİLGİ VE BELGE YOK

Ardından İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Mesut Özdemir'in savcının görüşüne ilişkin beyanını sorması üzerine savunma yapan Osman Kavala, "Beraat ettikten ve tahliye kararı verildikten sonra iki ayrı suçtan tutuklandım. Barkey ile görüşmelerle ilgili herhangi bir somut bilgi ve belge de konmadı dosyaya. Bu görüşmeler sadece birbirine yakın baz istasyonundan gelen sinyale dayanıyordu. Casusluk suçundan tutuklanmış olduğumun hukuksuz olduğu aleni hale gelmiştir. Özellikle ‘casusluk’ suçlamasına dair ne ortada temin edilmiş bir bilgi var ne de iddia makamı bu bilginin ne olduğunun araştırılmasına dair bir çaba. Casusluk suçlamasının kurucu unsurunun var olmadığını, bu husus var olmadan böyle bir suçlama yapılması tamamen hukuk dışıdır" dedi.

Kavala'nın avukatı Tolga Aytöre söz alarak, "2 yıldır casusluk suçlamasıyla ilgili tutukluluğun devamını istiyorsunuz. Bu suçlama hiçbir suçun unsuru olamaz" dedi.

Kavala'nın avukatlarından Koyuncu da,  "Bir insanı casuslukla suçlayarak vatan haini ilan ettiniz. Mütalaada bu suçlama başka bir suçun unsuru haline getirildi" diye konuştu.

Avukatların beyanlarının ardından duruşmaya ara verildi.

DURUŞMA ERTELENDİ, KAVALA YİNE TAHLİYE EDİLMEDİ

Aranın ardından mahkeme heyeti, tevsii tahkikat taleplerinin reddedilmesine, sanıklar ve avukatlarına esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmalarını hazırlamaları için süre verilmesine karar verdi. Bir sonraki duruşma 22 Nisan saat 10:00'a ertelendi.

DURUŞMA SONRASI AÇIKLAMA

Duruşma sonrası adliye önünde siyasetçilerin ve sivil toplum kuruluşlarının da katılımıyla davaya ilişkin açıklama yapıldı. Açıklamada, Gezi Davası’nın adalet, demokrasi için sahiplenilmesi gereken bir dava olduğu vurgulandı.

DAVA AVUKATI: SİYARİ TEZ, SAVCILIK EVRAKI OLARAK KARIŞIMIZA ÇIKARILDI

Taksim Dayanışması avukatı Evren İşler bugün görülen davaya ilişkin şunları söyledi:

"Bugüne dair söylemesi gereken en önemli sözcük: Gezi 9 kere yargılandı. Ama bir yargılama faaliyeti yapılmıyor. Soyut isnatlarla 'öyle olmuştur' düşünceleriyle başlatılan, düzenlenen iddianameler adeta siyasi tarih tezi belgelerin savcılık evrakı olarak karışımıza çıkarılmasıyla yaşıyoruz yargılama sürecini.

Toplanılması gereken bir tek delil dahi toplanmadı. İstinaf Mahkemesi'nin işaret ettiği, yapılmasını zorunlu gördüğü eksiklikler dahi giderilmeden hızlıca tebliğ kararıyla karara gitme yöntemi seçildi. Siyasi yargılamayla yürütülen dava süresince yeni bir siyasi dönemece geldiğimizi görüyoruz."

CHP’Lİ ÖZEL: BİZ BU FİLMİ DAHA ÖNCE DE GÖRDÜK

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, "Biz bu filmi daha önce iki kere izledik" diyerek, "Fetullahçı savcıların hazırladığı iddianamelerin Silivri'de teker teker çöküp, o iddianameyi sahiplenen bir savcının yavaş yavaş kürsünün altında yok olduğu hale geldiğini gözlerimizle görmüştük" dedi.

AHMET ŞIK: MAFYA, SALTANATINI SÜRDÜRMEK İSTİYOR

Özel’in ardından söz alan Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Ahmet Şık ise şunları dile getirdi:

"Hukuk saikiyle değerlendirebileceğimiz bir açıklama değil bugünkü yargılama. Çünkü saraydan adalet çıkmayacağını ya da bir diktatör özlemiyle kendine saray kuran, bağımlı bir yargı yaratarak onların hepsini ‘adalet sarayı’ denilen bu binalardan ve anlayıştan adalet çıkmayacak. Burada yurttaş olma hakkı yargılanıyor. Gezi İsyanı'nda en temel yurttaşlık talepleriyle sokağa çıkan ve yurttaş olmaktan kaynaklı haklarını kullanmaya çalışanlar yargılamaya çalışılıyor. Bugün burada ‘temel hak ve özgürlüklerinizi çiğnemeye devam edeceğim’ diyen bir anlayışın tezahürünü görüyoruz. Bakın burada (adliye sarayı) adalet olmadığı gibi adaleti sağlayacak üzerlerindeki cübbeyi çıkardığınızda karşınızda boşluk kalacak bir takım aparatlar aracılığıyla bu ülkenin iktidar yanlısı olmayan herkesin düşman yapılmaya çalışılıyor. İktidarın ne olduğu belli. Bu mafya saltanatını sürdürmek istiyor" diye konuştu.

‘GEZİ’DE SOKAĞA ÇIKAN MİLYONLAR NEREDE? DİRENİŞ BİR AVUÇ İNSANIN SIRTINA YÜKLENİYOR…’

Gezi Direnişi'nde milyonlarca insanın sokağa çıktığını söyleyen Şık, "Nerede bu insanlar?" diye sordu. Gezi'nin bir avuç insanın sırtına yüklenebilecek bir yük olmadığını vurgulayan Şık, devamında şöyle konuştu:

 "Bugün çocuklar videolarla ülkeyi mafyanın yönettiğini söylerken oturduğunuz yerden bu mafyayı yıkmaya çalışıyorsanız aldanıyorsunuz. Herkese hak ettiği bir biçimde hak ettiğini söylemezseniz burada yargılamaya ve 'kimler yalnız değildir' demeye devam edilecek."

‘BAŞTA ERDOĞAN OLMAK ÜZERE BU SUÇ DÜZENİNE KARIŞMIŞ HERKES YARGILANACAK’

"Mafyayla mafyanın anladığı dilden herkes mücadele etmek zorundadır. Bu, bir yurttaşlık sorumluluğudur. Bugün burada yargılanması gereken Recep Tayyip Erdoğan'dan başlayarak bu suç düzeninin içerisinde olmuş, bu mafyanın suçlarına karışmış herkestir. Ve biliyoruz ki korkuyorlar. Korkmakta haklılar; çünkü biz varız ve var olmaya da devam edeceğiz."

DURUŞMA ÖNCESİ AÇIKLAMA: ERDOĞAN, GEZİ DAVASI SANIKLARINDAN İNTİKAM ALMAYA ÇALIŞIYOR’

Duruşma öncesi +GERÇEK'e konuşan CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, bu davanın siyasi bir dava olduğunun altını çizerek "Asıl amaç şu: Osman Kavala 4 yıldan fazladır tutuklu. Avrupa Konseyi'nin başlattığı bir süreç var. Bu sürecin önünü almak amacıyla şunu yapmayı tasarlıyorlar; 'Bakın Osman Kavala artık tutuklu değil, hükümlüdür.' Dolayısıyla Avrupa İnsan Hakları Konseyi bu dosyada uygulanamaz. Bu dava dosyasında beraat kararları verildi, tahliye kararları verildi. Amaç şu; Sayın Erdoğan kişisel bir husumetle Osman Kavala'dan ve Gezi Davası sanıklarından intikam almak istiyor. Amaç bu. Bugün Newroz. Newroz aynı zamanda zalimlere zulmüne karşı mücadele gündür, adalet günüdür. Umarım adalet gerçekleşir ama doğrusunu isterseniz çok umutlu değilim" dedi.

‘GEZİ, BU ÜLKE TARİHİNİN EN DEMOKRATİK VE BARIŞÇIL HAREKETİDİR’

Davanın karar duruşması öncesi Taksim Dayanışması bir açıklama gerçekleştirdi.

Açıklama şöyle:

"Gezi Direnişi Anayasal bir zeminde gerçekleştiği yargı kararlarıyla iki kez tescil edilmesine rağmen,  hukuka ve gerçeğe aykırı, tümüyle mesnetsiz iddialarla, üçüncü kez yargılanmak isteniyor. Toplumsal muhalefetin en temel hak ve talepleri suç unsuru gibi gösterilmek, barışçıl direnişin tarihsel ve meşru gerçekliği ısrarla çarpıtılmak, karalanmak isteniyor.

İstedikleri sadece bu değil. Gezi’nin haksızlığa, adaletsizliğe, keyfiliğe, dayatmaya, baskıya karşı direnmenin adı olduğu, bir parktan tüm ülkeye ve dünyaya yankılanan; kente, doğaya, yaşama sahip çıkanların hep bir ağızdan, bir arada söyledikleri şarkı olduğu unutturulmak isteniyor.

Niyetinizi ve korkularınızı biliyor, bu beyhude çabalarınızı reddediyoruz! Çünkü Gezi’yi yaşadık, biliyoruz!

Gezi, bu ülke tarihinin en demokratik, en barışçıl, en yaratıcı, en katılımcı, en kapsayıcı, en kitlesel hareketidir. Hep birlikte konuşup karar vermenin, fikri ve hayatı paylaşmanın, yaşama her boyutuyla sahip çıkmanın duvar yazısı olmuş halidir. Ölümcül polis şiddetine karşı her şehirde yankılanan barışçıl ve haklı tepkinin adıdır."

‘YILLAR GEÇTİ AMA GEZİ DİRENİŞİ TÜM HAKLILIĞIYLA VAR OLMAYA DEVAM EDİYOR’

"9 yıl geçti, ancak Gezi Direnişi tüm berraklığıyla, tüm haklılığıyla var olmaya devam ediyor. Ama bugün, tüm dünyada kabul gören bu haklılığa rağmen, Taksim Dayanışması’ndan kent, demokrasi ve hukuk emekçisi arkadaşlarımız Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman ve Can Atalay’ın da aralarında yer aldığı, itham edilenlerin şahsında, ülkemizin 80 kentinde Gezi’ye katılarak anayasal haklarını kullanan, demokrasiye güç vermiş milyonlarca yurttaşımız bir kez daha haksızca yargılanmak isteniyor. Daha önce iki kez aynı ithamlar karşısında haklılığı ispatlanan Mücella Yapıcı hakkında müebbet, Tayfun Kahraman ve Can Atalay hakkında onlarca yıl hapis talep ediliyor. 2017 yılından bu yana özgürlüğü gasp edilen Mehmet Osman Kavala hakkında müebbet isteniyor."

‘SİPARİŞ SENARYOLARLA GEZİ’Yİ KİRLETEMEZSİNİZ, ‘TERÖRLE’, DARBEYLE ANILAN BİR EYLEME DÖNÜŞTÜREMEZSİNİZ’

"Dokuz yıl, üç dava, onlarca duruşma boyunca söylediğimizi yeniden tekrarlıyor, yıllardır süren hukuksuzluk ve gerçekliği çarpıtma ısrarına inat tekrar söylüyoruz: Gezi’yi kirletemezsiniz! Gezi Direnişi’ni suçla, terörle, darbeyle, kalkışmayla anılan bir eyleme dönüştüremezsiniz! Gezi Direnişi’ni bir kez daha yargı marifetiyle karalama çabanız boşunadır! Gerçekleri çarpıtmanıza izin vermeyeceğiz! Sipariş senaryolarınızla, milyonlarca insanın, demokratik hak ve talepleri için, parklarda, meydanlarda, sokaklarda; özgürlük, demokrasi ve insanca yaşam için ortaya koyduğu direnişi kirletmenize izin vermeyeceğiz!"

 'BU ÜLKENİN ADALET UMUDUNU KİRLETMENİZE İZİN VERMEYECEĞİZ'

"Bu ülkenin eşitlik, özgürlük ve adalet umudunu kirletmenize izin vermeyeceğiz! Abdocan’ın, Mehmet’in, Ethem’in, Medeni’nin, Hasan Ferit’in, Ali İsmail’in, Ahmet’in ve Berkin’in düşlerinin kirletilmesine izin vermeyeceğiz.  Çünkü haklıyız! Gezi hep haklı!

Gezi Direnişi’nin tarihsel gerçekliği, hayali senaryolara dayanan suçlamalarla, insanları iddianame bile olmadan aylarca, yıllarca tutuklu bırakmakla, tarafsızlığı çoktan tartışmalı hale gelmiş mahkemelerin zorlamasıyla değiştirilemez."

‘KURGU İTHAMLARLA YARGILANIYORLAR’

"Bu akıl ve hukuk dışı dava derhal geri çekilmeli, kurgu ithamlarla yargılanmak istenen arkadaşlarımız hakkındaki iddialar düşürülmeli, somut hiçbir delil olmadığı halde siyasi bir tutsak olarak tutukluluğu devam eden Mehmet Osman Kavala derhal serbest bırakılmalıdır."

‘GEZİ’DE YARGILANMASI GEREKENLER AMANSIZCA ŞİDDET UYGULAYIP ÖLÜMLERE VE YARALANMALARA NEDEN OLANLARDIR’

"Gezi sürecine dair dava edilmesi, yargılanması gereken birileri varsa, amansızca ve kural tanımadan kullandıkları şiddetle Gezi’nin çocuklarının düşlerini, geleceğini çalarak ölümlere ve yüzlerce yaralanmaya neden olanlardır."

‘TÜRKİYE TARİHİNİN ONUR SAYFASINI KARAMALAKTAN ARTIK VAZGEÇİN’

Ülke tarihinde bir onur sayfası olarak yer alan Gezi Direnişi’ni, bu ülkenin geleceğine sahip çıkan demokrasi ve özgürlük çığlığını karalama çabasından artık vazgeçin.

Bu ülkeye bir gün demokrasi gelecekse, onca baskı ve şiddete rağmen kısamadığınız seslerin Gezi’deki yankısından gücünü alacaktır. 2013’ün Haziran’ında Gezi Parkı’ndaki o rengarenk dayanışmacı anlayışı sahiplenen tüm yurttaşları, özgürlük ve demokrasi talebiyle ülkemizin geleceğine umut olan tüm kurumları, "terör", "darbe", "dış güçlerin oyuncağı" gibi asılsız ithamlarla lekelenmek istenen Gezi’nin gerçek tarihine sahip çıkmaya çağırıyoruz. Çünkü yaşam alanlarını savunanların, mühendislerin, mimarların, şehir plancılarının, doktorların, gazetecilerin, avukatların, öğrencilerin, akademisyenlerin, emekçilerin, kadın hareketinin, LGBTİ+ bireylerin yanında hep birlikte kol kola girip baskılara karşı direnmeye devam etmenin yolu, kısacası demokrasinin yolu Gezi’nin gerçek tarihine sahip çıkmaktan geçiyor."

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar