Uluslararası Basın Enstitüsü'nden 'sansür yasasına' tepki

Uluslararası Basın Enstitüsü'nden 'sansür yasasına' tepki
Diyarbakır'da basın toplantısı düzenleyen Uluslararası Basın Enstitüsü, Meclis'ten geçen sansür yasasına tepki gösterdi. Açıklamada hem gazetecilerin hem de milyonlarca internet kullanıcısının ceza riski ile karşı karıya olduğu belirtildi.

Remzi BUDANCİR


Artı Gerçek - Uluslararası Basın Enstitüsü’nün (IPI) öncülüğünde her yıl düzenli olarak gerçekleştirilen 'Basın özgürlüğü' konulu toplantı, bu yıl Dicle Fırat Gazeteciler Derneği'nin (DFG) ev sahipliğinde başladı. DFG üyeleri ve IPI koordinatörlerinin yanı sıra çok sayıda gazeteci toplantıya katıldı.

SANSÜR YASASINA TEPKİ: GAZETECİLER RİSK ALTINDA

Uluslararası heyetin gündeminde dün akşam Meclis'ten geçen 'sansür yasası' vardı. Yasanın kabul edilmesini kınayan koordinatörler, özellikle yasa içerisindeki muğlaklığın hem gazetecileri hem de milyonlarca internet kullanıcısını cezai yaptırım riski altına soktuğu vurguladı:

"Yasanın belirsiz tanımlar ve sorunlu ifadeler içeren diğer maddeleri ve siyasallaşan Türkiye
yargısı tarafından uygulanacak olması, gazetecilerin yanı sıra milyonlarca internet
kullanıcısını cezai yaptırım riski ile yüzleştirerek, ülkenin halihazırda hasar almış medya
ortamında sansür ve otosansürün artmasında büyük rol oynayacaktır."

ipi-yakin.jpg

İKTİDAR IPI DELEGASYONUNU KABUL ETMEDİ

Heyetin açıklamasında, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, AKP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Leyla Şahin Usta ve RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin ile toplantı taleplerinin geri çevrildiğini, ayrıca Milliyetçi Hareket Partisi, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), TBMM
Dijital Platformlar Komisyonu ve AKP Milletvekili Hüseyin Yayman ve İletişim Başkanı
Fahrettin Altun ile toplantı taleplerinin de yanıtsız kaldığını duyurdu.

HÜKÜMETE 'BASKILARI AZALTIN' ÇAĞRISI'

Delegasyon, önümüzdeki seçim dönemi için de partilere çağrıda bulundu. "Bağımsız haber ve bilginin serbest dolaşımı tüm demokratik seçimler için hayati bir koşul" diyen delegasyon, muhalefet partileri ile yaptıkları görüşmelerde basın özgürlüğü konusunda söz aldıklarını söyledi, hükümete de basının üzerindeki baskıları kaldırma çağrısını yineledi:

"Yıllarca gerileyen koşulların ardından, misyon siyasi yelpazeden tüm politikacılardan gazeteciliğin yüzleştiği krizi sonlandırmak için çalışacağına ve basın özgürlüğünü garantileyen kapsamlı reformlar yapılacağına dair bağlılık talebinde bulundu. Aynı zamanda, görüşülen paydaşlar seçim öncesi gazetecilere yönelik baskı ve fiziki saldırıların artabileceği yönünde endişelerini dile getirdi. Misyon olarak, hükümete, özellikle seçim döneminde gazetecilerin korku ve tacizden uzak işlerini yapabilmeleri için gerekli önlemlerin alınması yönünde çağrı yapıyoruz."

'TÜRKİYE’DE MEDYA ÖZGÜRLÜĞÜ KRİZİ AKUT BİR PROBLEMDİR'

Uluslararası Basın Enstitüsü Başkan Yardımcısı Scott Griffen, Kürt gazetecilerin yaşadığı sorunlara değindi. Bu coğrafyada gazetecilik mesleğini sürdürmeye çalışan gazetecilerin sayısız hak ihlali ile karşılaştığını gördüklerini hatırlatan Griffen, toplantıda dile getirilen sorunlar hakkında bilgiler verdi. Kürt gazetecilerin sayısız kez tutuklama, gözaltı, yargılama, gazetelerin toplatılması, ekipmanlara, dijital materyallere el konulması gibi örnekler dinlediklerini ifade eden Griffen, “Çok net bir şekilde görebiliyoruz ki Türkiye’de medya özgürlüğü krizi akut bir problemdir. Ayrıca Kürt gazeteciler olarak burada karşılaşılan baskılar katbekat artmaktadır. Buradaki uluslararası basın ve ifade özgürlüğü grupları Diyarbakır’da ve burada Kürt gazetecilerin uğradığı hak ihlalleri, basın özgürlüğü ihlalleri kapsamında, bu ihlalleri yakinen takip ettiğimizin altını çizmek istiyoruz” dedi.

'KÜRT GAZETECİLERE YÖNELİK SALDIRI VE HAK İHLALLERİ DURMALI'

Kürt gazetecilerin karşılaştığı saldırı ve hak ihlallerine karşı dayanışma mesajı veren Griffen şöyle konuştu:

“Sizlerin yanında olduğumuzu göstermek istiyoruz. Vurgulamak istiyoruz ki burada sizlerin karşılaştığı, Kürt gazetecilerin karşılaştığı herhangi bir formdaki hak ihlaline saldırılar kesinlikle durdurulmalı. Gazeteciler mutlaka hukukun üstünlüğü prensibiyle ilerleyerek adil savunmaya erişim hakkına, karşılaştıkları suçlar hakkında bilgi edinme hakkına, hızlı ve adil bir yargılama hakkına erişim sağlanmalıdır”

ipi-dfg-001.jpeg

'İLK KEZ ARACI OLMADAN YAŞADIĞIMIZ SORUNLARI PAYLAŞTIK'

Dicle Fırat Gazeteciler Derneği Eş Başkanı Dicle Müftüoğlu da, ilk defa aracı olmadan uluslararası basın örgütleriyle Kürt gazetecilerin yaşadığı sorunları paylaşma imkanı bulduklarını söyledi.

Toplantıda Kürt gazeteciler olarak yaşadıkları sorunları aktardıklarını ifade eden Müftüoğlu uluslararası dayanışmanın önemine dikkat çekti:

“Kürt gazeteciler olarak bizler hem mesleğimizden ötürü, hem de kimliğimizden ötürü yargılandığımızı, bu yüzden kıskaç altına alındığımızı belirtiyoruz. En azından uluslararası basınla ifade özgürlüğü noktasında çalışmalar yürüten bu örgütlerinde bunu bizzat dinlemiş olması önemli. En son 16 meslektaşımız Diyarbakır’da tutuklanmıştı. Buna dairde bilgi almış olmaları bizim açımızdan önemli. Bundan sonra en azından bu topraklarda basın ile ilgili ifade özgürlüğü konusunda yaşanan ihlallerle ilgili temas kurma noktasında bir adım atılmış oldu. bu temasın süreceğini belirtilmek istiyoruz”

HEYET TUTUKLU AGZETECİLERİ ZİYARET EDECEK Mİ?

Uluslararası Basın Enstitüsü toplantıda Kürt gazetecilerin yaşadığı sorunlara ilişkin bilgi almıştı. Merak edilen konu heyetin cezaevinde bulunan tutuklu gazetecilerin ziyaret edip etmeyeceğiydi. Artı Gerçek’in, “Heyetiniz cezaevinde bulunan gazetecileri ziyaret edecek mi? Yada öyle bir girişim olacak mı” sorusu ile ilgili Uluslararası Basın Enstitüsü Türkiye Koordinatörü Renan Akyavaş şu cevabı verdi:

“Burada hem Dicle Fırat Gazeteciler Derneğinden, hem de avukatlardan bilgi almaya çalıştık. Bunun mümkün olup olmayacağı ile ilgili. Geçtiğimiz senelerde diğer şehirlerde yaptığımız bazı cezaevine ziyaret girişimleri Adalet Bakanlığı Ceza İnfaz Kurumu tarafından reddedilmişti. O dönemdeki yanıtları heyetimizdekilerin Türkiye vatandaşı olmayan kişilerin bulunmasıydı. Bu sene gelirken yoğunluğu Türkiye vatandaşı olmayan temsilciler bulunduğu için açıkçası bu konuda bilgi almaya çalıştık genellikle dönüşler bunun pek mümkün olmadığı yönündeydi. Ziyaret açısından cezaevine gitmek belki bire bir görüşemezsek bile Diyarbakır Cezaevi önüne gidip dayanışma için orada da bir açıklama yapılabilir”

Öne Çıkanlar