Mahpus yakınları Bakanın özel kalemiyle görüştü: Talepler yerine getirilmezse sokakları terk etmeyiz

Mahpus yakınları Bakanın özel kalemiyle görüştü: Talepler yerine getirilmezse sokakları terk etmeyiz
Bakan Tunç’un özel kalemi ile görüşen mahpus yakınları, “Kendilerine taleplerimiz yerine getirilmediği sürece adalet bakanlığının önünü ve sokakları bırakmayacağımızı söyledik, onlar da ‘elimizden geleni yapacağız’ dedi” ifadelerini kullandı.

Artı Gerçek - İzmir’den Ankara’ya Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile görüşmek için gelen Barış Anneleri ve mahpus yakınları bakanın özel kalemi ile görüştü. Mahpus yakınları görüşmeye ilişkin Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Genel Merkezinde basın toplantısı düzenledi.

Barış Annesi Hanife Gümüş, DEM Parti’li milletvekillerinin adalet bakanıyla görüştükten sonra randevu taleplerinin kabul edildiğini ve bakanlığa gittiklerini belirterek, şunları söyledi:

“Bakanın özel kaleminin yanına gidebildik. Adalet bakanı korktu ve bize görünmek istemedi. Dediler ki ‘bakan hazır değildir.’ Bizler bakanın özel kalemine derdimizi anlattık. 'Adalet bakanı barışı sağlamadığı sürece çocuklarımız tutuklu ve hücrelerde kalmaya devam edecek' dedik. Çocuklarımız hastadır, onlarca hasta cezaevlerinde tutukludur. Çocuklarımız ölmeyene kadar cezaevlerinden çıkarmıyorlar. Bakanın kalemine 'çocuklarımızı hastaneye götürüyorsunuz fakat geri getirip tekrar hücreye atıyorsunuz' dedik. Kendilerine taleplerimizin yerine getirilmediği sürece Adalet Bakanlığının önünü ve sokakları bırakmayacağımızı söyledik."

‘ELİMİZDEN NE GELİRSE YAPACAĞIZ’

Her yerde cezaevleri açıldığına işaret eden Gümüş, görüşmeyi şöyle anlattı:

“Çocuklarımızı hapishanelere, tekli hücrelere atıyorsunuz. Bir şey olsa hastalansalar kimse yanlarında yok. Sizin çocuklarınız aynı durumda olsa siz ne yapardınız, kabul eder miydiniz? Bakanın özel kalemi ‘elimizden ne gelirse yaparız’ dedi. Onlar ve vicdanları kaldı. Kendilerine 'ne adaletiniz var, ne kanunlarınız var, ne de insafınız var sizler hiçbir adaletin üzerinde değilsiniz' dedik.”

'SELAHATTİN ERDOĞAN'A NE YAPTI?'

Gümüş, çocuklarının PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü için eylemde olduğunu hatırlatarak, “Çocuklarımız eylemde! Ne açık görüşleri ne kapalı görüşleri ne de telefon görüşmeleri var ve mahkemelere çıkmıyorlar. Selahattin size ne yaptı? Utanmadınız mı, devlet büyükleriniz, Adalet Bakanınız 40 yıl ceza verdi Selahattin Demirtaş’a . Selahattin Erdoğan’a ne yaptı" diye sordu.

‘EYLEMLERİ BIRAKMAYACAĞIZ’

Ardından İzmir Barış Anneleri adına konuşan Behiye Yalçın da bakanlığın görüşmeyi kabul ettiği fakat Adalet Bakanının annelerin karşısına çıkmadığını belirterek, şu ifadeleri kullandı:

“Bütün tutsakların talepleri yerine getirilmediği ve Sayın Öcalan için bir adım atılmadığı sürece anneler eylemlerine devam edecek. Bizler de Barış Anneleri olarak annelerin eylemlerinin ve tutsaklarımızın yanında olmaya devam edeceğiz. Bu eylem sonuca varana, amacına ulaşana ve tutukluların talepleri kabul edilene kadar bizler de bu eylemi bırakmayacak tutsak annelerinin yanında olmaya devam edeceğiz."

‘BÜTÜN ZULÜM İMRALI’DA YAŞANAN ZULME BAĞLIDIR’

Sonrasında konuşan Barış Annesi Peyruze Kurt ise savaş değil barış istediklerini şöyle dile getirdi:

“İzmir’den buraya geldik bir amacımız ve hedefimiz var. Her şeyden önce zindanlardaki ve Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki zulmü asla kabul etmiyoruz. Zindanların üzerinde uygulanan zulüm İmralı’da uygulanan zulme bağlıdır. İmralı’da süren zulüm bitmediği sürece diğer zindanlarda devam eden zulüm bitmeyecektir. Eğer tecrit kalkarsa bütün zindanların kapısı açılır ve oralardaki zulümler de biter. Üç anne adalet bakanının kapısına gitti ve bir sürü polis yığdılar oraya. Bu onlar için ayıptır, utançtır. Bizler barış anneleriyiz savaş anneleri değil. Biz savaş değil barış istiyoruz.”

’70 YAŞINDAKİ ANNELERİMİZ TUTUKLANIYOR’

Kurt, bu zulmün bitirilmesini istediklerini aktararak, şöyle devam etti:

“Yüzlerce siyasetçimiz tecrit altında. Onların büyük ayıbıdır ki Demirtaş gibi hukuk okumuş, avukat ve parti başkanı bir insana 40 yıl ceza veriyorlar. Bizler bu verilen kararı lanetliyor ve kınıyoruz. Bizler bu iktidara ve zulmüne karşıyız. Bizler, zulüm istemiyoruz bu zulmü bitirmek istiyoruz. Bizler, huzur gelsin ve bu ülkede akan kan dursun istiyoruz. Her şey bu zulümle bağlantılı olarak yaşanıyor. Cezaevlerinden çıkan cenazeler, kirli savaş politikaları, cezaevlerinde yaşamını yitiren tutsaklar, 70-80 yaşında cezaevlerinde tutulan elleri kelepçeli anneler ki ayakkabılarını bile giyemeyecek haldeler bu yaşananlar onların zulmüyle bağlantılıdır. Bu onların ayıbıdır ve biz bu yaşananları lanetliyoruz."

‘HUKUKU KÜRTLER İÇİN DE TANIYIN’

Kurt, devamla şu ifadeleri kullandı:

“Daha geçen gün görüşmeler gerçekleştirdiler ve dediler ki; ‘bizim generallerimiz yaşlıdır biz onları bırakacağız.' Onların yaşları 70’in üzerindedir. Eğer siz yaşlı generallerinizi bırakıyorsanız neden, niçin bizim 70 yaşını aşmış annelerimizin ellerini kelepçeleyip onları ilaç torbalarıyla beraber götürüp cezaevlerine atıyorsunuz. Ayıptır size utançtır size, eğer siz hukuku biliyorsanız hukuk Kürtler için de olsun. Eğer siz hukuku tanıyorsanız Kürtler için de İmralı için de siyasetçiler için de getirin. Biz hukuku herkes için istiyoruz, sizin için de bizim için de istiyoruz. Biz eşitlik istiyoruz. Biz savaşa karşıyız savaş istemiyor ve kardeşlik elini sizlere uzatıyoruz. İstiyoruz ki sizler de bizim elimizi tutun cezaevlerinin kapılarını açın anneler ağlamasın kimse cenazelerini hapishanelerden almasın ve kimse dağlardaki cenazelerini karşılamasın. Asker olsun polis olsun gerilla olsun biz anneyiz biz bütün ölümlerin karşısındayız. Bizler kendi rengimizle, sesimizle, eşitlik içinde, özgürce barış istiyoruz. Kürtler için adalet, Kürtler ve Türkler için kardeşlik diyoruz." (MA)

Öne Çıkanlar