Talimatları Taşçı’dan aldıklarını söyleyen sanığa savcı sordu: 'Bebeği öldür dese öldürecek miydin'

Talimatları Taşçı’dan aldıklarını söyleyen sanığa savcı sordu: 'Bebeği öldür dese öldürecek miydin'
Türkiye’nin gündemine oturan ‘Yenidoğan Çetesi’ davasının ilk duruşması, dördüncü günde de devam etti. Sanık Serdar Yüksel, savunmasında Hasta sevki yaptıkları devlet hastanelerini saydı.

Müzeyyen YÜCE


İSTANBUL- İstanbul’da yenidoğan bebekleri, önceden anlaştıkları özel hastanelere sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç elde ettikleri iddiasıyla yargılanan 22’si tutuklu 47 sanık, dördüncü günde de hakim karşısına çıktı.

Bakırköy 22'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nce 500 kişilik konferans salonunda görülen davanın üçüncü celsesi, sanık ve müdafi yoklamasıyla başladı. Davanın dördüncü gününde ilk güne göre yoğun bir katılım bulunmazken, geçen üç günde 47 sanıktan 13’ünün ifadesi alındı.

DURUŞMA SALONUNDA FOTOĞRAF ÖNLEMİ

Duruşmanın dördüncü gününde mahkeme salonu içerisindeki güvenlik önlemleri artırıldı. Seyirci bölümünde yer alan ilk sıra koltuklar boş bırakılarak kimsenin oturmasına izin verilmezken, polis tarafından ses, fotoğraf ve görüntü alınmaması uyarısı yapıldı.

‘TIBBİ BİLGİM YOKKEN TIBBİ EVRAKTA OYNAMA YAPMAM MÜMKÜN DEĞİL’

Duruşmada yoklamanın ardından Reyap Hastanesi’nde muhasebeci olarak çalışan Funda Özen, sanık kürsüsüne getirildi. “Usulsüz hasta sevki, basamak değiştirme ve usulsüz ilaç düşümü yaparak nitelikli dolandırıcılık” suçundan yargılanan Özen, dolandırıcılık suçu işlediğine dair ne bir para alışverişi ne de hesap hareketi olduğunu söyledi. Özel Reyap Hastanesi’nde 2020 yılından bu yana çalıştığını belirten Özen, savunmasının devamında mahkeme başkanın telefon tapelerine ilişkin sorularını yanıtladı.

Mahkeme başkanının, evraklarda oynama yapıp yapmadığını sorduğu Funda Özen, “Ben sadece SGK faturalandırma sürecini yapıyorum. Tıbbi bir bilgim yokken tıbbi evraklarda oynama yapmam mümkün değil. Ben basamak değiştirmenin, hasta sevkinin, epikriz yazmanın nasıl mümkün olduğunu bilmiyorum. Muhasebede çalışan birinin sevk yapma durumu olamaz” diye konuştu.

‘SADECE FIRAT SARI’NIN EPİKRİZLERİ DÜZELTİLİYORDU’

Savcı: Sen sadece yenidoğanın faturalandırmasını yapmıyorsun. Diğer bölümlerden gelen epikrizleri de inceliyor musun?

Sanık Funda Özen: Evet.

Savcı: Bir eksiklik olduğunda kime iletiyorsun?

Sanık Funda Özen: Doktora ya da doktor asistanına iletiyorum.

Savcı: Hasan Basri sizin hastanenizde çalışmıyor. Niye Hasan Basri’yi arıyorsun?

Sanık Funda Özen: Doktor çok yoğun olduğu zaman ya da ulaşamadığımda kendisiyle iletişime geçiyordum. Fırat Sarı bu gibi zamanlarda Hasan Basri’ye sorabileceğimi söyledi.

Savcı: Başka doktorların epikiriz raporları da düzeltiliyor muydu?

Sanık Funda Özen: Evet sadece Fırat Sarı. Başka doktorların epikirizlerini görmedim.

SANIK AVUKATI: ‘DİNLEME KARARI YOK, TAPELER HUKUKSUZ’

Funda Özen’in ifadesinin ardından sanık avukatı savunma yaptı. İddianamede yöneltilen suçlamaların tamamının müvekkilinin görev ve sorumluluk alanına girmediğini ifade eden avukat, Özen’in epikriz raporu düzenlemesi, hasta sevki yapması gibi faaliyetlerde bulunmasının mümkün olmadığını kaydetti. Yapılan dinlemelerin de izinsiz olduğuna dikkat çeken avukat, “Müvekkilimin herhangi bir suç işlediğine ilişkin herhangi bir tape kaydı yoktur. Müvekkilim hakkında dinlenme kararı da yoktur. Bu yüzden tapelerin tamamı hukuka aykırıdır” dedi.

‘BAŞKAN ‘SENİ ÇOK SEVİYORLAR, SÖZLEŞMELİ MEMUR ALALIM’ DEDİ

Esenyurt Belediyesi’nde Sağlık Hizmetleri Müdürü olarak çalışırken tutuklanan ve “112 sistemi kullanılmaksızın hasta sevki, hastaların basamaklarında oynamaya yapıp ve gerçeğe aykırı şekilde ilaçları SGK'ya fatura ettirerek nitelikli dolandırıcılık” suçuyla yargılanan Renas Kılıç, ifade verdi.

2021’in Kasım ayında Esenyurt Belediyesi’nde sözleşmeli memur olarak işe başladığını, sonrasında da Sağlık Hizmetleri Müdürü olarak görevine devam ettiğini kaydeden Kılıç, “Kemal Deniz Bozkurt başkan o dönem ‘insanlar seni çok seviyor, seni sözleşmeli memur alalım’ dedi. Benim de siyasi olarak hedeflerim vardı. Ben de başkanın teklifini kabul ettim. Başkanın benden bir isteği vardı. O da muhtarlar, dernekler ve özel hastanelerden oy sağlayacak birilerini istedi” şeklinde konuştu.

‘FIRAT SARI BENİM ÇOCUĞUMLA ÇOK İLGİLENDİ’

Mahkeme başkanının “Fırat Sarı’yı tanıyor musun?” sorusunu yanıtlayan Kılıç, “2017 yılında benim çocuğum erken doğum oldu, ben bakarım dedim. O sırada benim çocuğumla çok ilgilendi” dedi.

HASTA SEVKİ SORUSU: ‘BEN İHTİYACI OLAN VATANDAŞLARI YÖNLENDİRİYORUM’

Mahkeme başkanı, sanık Kılıç’a yenidoğan yoğun bakımına ilişkin hasta sevkine dair Fırat Sarı ile yaptığı çok sayıdaki telefon tapesini sordu. “Senin görevin hastanelere hasta göndermek mi?” diye soran mahkeme başkanına cevap veren Kılıç, “Hasta yakınlarından, muhtarlardan, ilçe başkanlarından talep gelirse gelirse yönlendiriyoruz. Esenyurt sosyoloji-ekonomik olarak seviyesi düşük bir ilçe. Bu yüzden vatandaşların durumu olmuyor, bir şeylere ihtiyacı oluyor. Bez ihtiyacı, 112 ihtiyacı, medikal ve işitme cihazı ihtiyaçları oluyor. Belediyeden destek isteyen vatandaşlar olduğu zaman tamamen yardım amaçlı hastaneden talepte bulunuyoruz. Menfaat sağlamadım” ifadelerine yer verdi.

‘EŞİM 112’DE ÇALIŞIYOR’

Mahkeme başkanı yine Fırat Sarı ile sanık Renas Kılıç arasında geçen “‘Hastam az’ diyor, sen ‘Nasıl dolu değilsin, ya bırak’ diyorsun. 3-4 tane boşum var’ diyor” konulmasını sordu. Kılıç, bu soruyu da “Ben hasta hangi hastaneyi isterse oraya gönderiyorum” ifadesiyle yanıtladı. Kılıç, mahkeme başkanın “Eşin ne iş yapıyor?” sorusunu da “Hasdal 112 acilde çalışıyor” diye yanıtladı.

'AMACIM ESENYURT BELEDİYE BAŞKANI OLMAKTI'

Mahkeme başkanının çapraz sorgu öncesi söyleyeceği bir şey olup olmadığını sorduğu Kılıç, şunları söyledi:

“Sosyal medyada çıkan haberlerden dolayı masumiyet karinesine bakılmadı. Ben kamu zararı ile suçlanıyorum ama katil ilan edildim. Ben sadece belediyeyi zarara uğratmamış olabilirim. Bir amacım vardı, belediye başkanı olup insanlara yardım etmek istiyordum. Ben nasıl insanların arasına nasıl çıkacağımı düşünüyorum. Bir insanın hayatıyla oynamak bu kadar kolay olmamalı.”

‘SAĞLIK BAKANLIĞI’NIN AÇIĞI ARANIYOR’

“Siyasi partiler, siyaset yapıyor biz burada katil damgası yiyoruz. Siyasi partiler erken seçimden dolayı bizim hayatımızla oynuyor. Siyasiler kendi aralarında siyaset yapıp, Sağlık Bakanlığı’nın bir açığı aranıyor. Filler tepişir çimler ezilir. Bir insanın hayatıyla oynamak bu kadar basit değil. Adalete sığınıyorum.”

'MAAŞIMIN ÜÇTE İKİSİNİ ALIYORUM'

Duruşma savcısı, Renas Kılıç’a soru sordu. Bu konuyla ilgili belediyede hakkında idare bir işlemin yapılıp yapılmadığını soran savcıya cevap veren Kılıç, “Bana iletilen bir bir soruşturma yok, hala belediyedeyim. Maaşımın üçte ikisini şu an alıyorum” dedi.

Duruşmaya yarım saat ara verildi.

‘ÖLECEĞİMİ BİLSEM BÖYLE BİR TEŞEBBÜSE GİRMEM’

Mahkemenin verdiği aranın ardından duruşma sanık ifadelerinin alınmasıyla devam etti. Sanıklardan Serdar Yüksel sanık kürsüsüne getirildi. Hakkında yöneltilen “suç örgütüne üye olmak" ve "kamu kurumlarını dolandırmak" suçlamaları reddeden Yüksel, “7 aydır tutukluyum. Kamuyu zarara uğratacak bir faaliyetim olmadı. Öleceğimi bilsem böyle bir teşebbüse girmem. Sağlık Bakanlığı’nın sistemi iyi işliyor, 112 algoritmasını bozmak kolay değildir. İl dışı için algoritmanın dışına çıkmak imkansız” dedi.

‘GIYASETTİN’DEN 10-12 DEFA PARA ALDIM’

Mahkeme başkanın sanıklardan Gıyasettin Mert Özdemir’e sorduğu Serdar Yüksel de “Evet iki üç defa yüz yüze görüştüm” diye konuştu.

Mahkeme başkanı: Para aldım diyorsun, parayı kimden aldın?

Serdar Yüksel: Mert Özdemir’den ve Fırat beyden aldım.

Mahkeme başkanı: Gıyasettin Mert Özdemir’den aldın mı ?

Sanık Serdar Yüksel: 10-12 defa aldım.

Mahkeme başkanı: Gıyasettin’den her sevk başı para aldın mı?

Sanık Serdar Yüksel: Kesinlikle almadım.

ÇAM SAKURA ŞEHİR HASTANESİ’NDEN BAHSEDERKEN HAKİM MÜDAHALE ETTİ

Hasta sevklerine ilişkin konuyu anlatırken Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nden çok hasta gönderdiğini anlatan sanık Yüksel’e mahkeme başkanı müdahale etti: “Sorduğum sorulara cevap versen iyi olur.”

HASTA SEVKİNDEN 112’NİN HABERİ VARDI’

Hasta sevklerine yönelik sanık Serdar Yüksel ile hakime arasında geçen diyalog şu şekilde:

Hakime: Hasta sevki için 112’den seni kim arıyor?

Serdar Yüksel: O anki 112 çalışanı.

Savcı: Senin hastaneye sevk etmelerinden 112’nin haberi var mıydı?

Serdar Yüksel: Evet, kesinlikle.

HASTA SEVKİ YAPTIKLARI DEVLET HASTANELERİNİ SAYDI

SGK avukatı: İl dışından gelen hastaları İstanbul’da hangi hastanelere sevk yapıyordunuz?

Sanık Serdar Yüksel: Marmara Üniversitesi Hastanesi, Siyami Ersek Hastanesi, Ümraniye Eğitim Araştırma Hastanesi.

Avukat: Yönlendirdiğin özel hastaneler hangileri?

Sanık Serdar Yüksel: Yönlendirme değil, tavsiye.

Avukat: Hangileri?

Sanık Serdar Yüksel: Medicalpark Hastanesi, Avcılar Medilife Hastanesi.

‘’BEŞ’TE BİRİ YENİDOĞANDI’

Avukat: Tavsiye verdiğiniz hastalar içerisinde yenidoğan hastalar ne kadardı?

Sanık Serdar Yüksel: 5’te biri yenidoğandı.

‘İL DIŞINDAN GETİRİLEN BİR HASTA BAKIRKÖY ŞADİ KONUK’A GİDECEKKEN NASIL BEYLİKDÜZÜ’NE GÖTÜRÜLÜYOR’

Sanık Serdar Yüksel’in çapraz sorgusu devam ederken sanık avukatlarından biri söz alarak hasta sevkine ilişkin şu soruyu sordu:

“İl dışından İstanbul’a getirilen bir hasta, örneğin Bakırköy Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürülecekken Beylikdüzü Devlet Hastanesi’ne götürülüyor. Bu nasıl oluyor? 112 avukatları açıklasın."

‘MÜVEKKİLİM SEVK YAPMADI, ARAYAN 112 PERSONELLERİNE TAVSİYEDE BULUNDU’

Serdar Yüksel’in savunmasının adından sanık avukatı söz aldı. Müvekkilinin beraatini talep eden avukat, “Müvekkil hiçbir hastaneye sevk işlemi yapmadı. Sadece 112 personeli onu aradığında tavsiyede bulunmuştur. Sonrasında hasta oraya gitti mi, gitmedi mi bilmez. En son kararı sevki isteyen doktor veriyor. Dolayısıyla bir suç oluşmamıştır” diye konuştu.

‘MOTİVASYON ÜCRETİ İLE İŞTEN AYRILMAMIZI ENGELLERDİ’

Serdar Yüksel’in savunmasının tamamlanmasının ardından sanık Sümeyye Nur Arslan ifade vermek üzere sanık kürsüsüne getirildi. Fırat Sarı’nın sorumlu hemşire olarak Reyap hastanesine girmesini istediğini, aynı zamanda da asistanlığını yaptığını kaydeden Arslan, “2022-2023 ihbar sürem boyunca Fırat beyin dediği işleri yaptım. Kaşesini kullanmadım” dedi.

Mahkeme başkanının para transferlerine ilişkin sorusu üzerine de şunları söyledi:

“Motivasyon ücreti diyorlar ya, aslında arkadaşlar bunu doğru anlatamadı. Hastaneler hep çok iş, az para şeklinde çalışıyor. Örneğin, 3 hastaya bakmanız gerekirken 5 hastaya bakıyorsunuz. Bu yük bir süre sonra ağır geliyor. Daha rahat çalışmak istiyorduk. İşten ayrılmak istediğimizde de Fırat Sarı araya girip ücret verirdi ve işten ayrılmamızı engellerdi.”

FIRAT SARI’YI KORUDU: ‘HASTA YEĞENİMİ ONA EMANET ETTİM’

Savunmasına hakkındaki tüm iddiaları reddederek devam eden sanık Arslan, asistanlığını yaptığı Fırat Sarı’ya ilişkin çıkan haberlerle ilgili de şunları söyledi:

“Ben her zaman bebekleri kendime emanet bildim. Özel hastanelerdeki çalışma şartlarında biz gerçekten fedakarlık yaparak çalıştık. Ben tutuklandıktan sonra adli kontrolle serbest bırakılmıştım. O süreçte evlendiğimde, benim baktığım bebeklerin aileleri düğünüme gelip bana takı taktılar. Fırat Sarı ile ilgili çıkan haberlere de şunu söylemek istiyorum: Fırat Bey’in de böyle bir şey yaptığını görmedim.
Kendi yeğenimi Fırat Hoca’nın hastanesinde yatırdım. İnsan başkasının bebeğine kıyarsa, kendi bebeğine nasıl kıyar? Böyle bir şey olduğunu düşünsem kendi yeğenimi ona emanet etmezdim.”

Sanık Sümeyye Nur Arslan’ın savunmasının ardından duruşma savcısı sorular yöneltti.

‘400 BİN GELİRİ OLAN BİRİ NEDEN ASİSTANINDAN BORÇ İSTER?’

Savcı: Fırat Sarı’nın borç istediğini söyledin. Fırat Sarı 400 bin aylık geliri olduğunu söylüyor. Hayatın olağan akışına aykırı. Bu kadar geliri olan biri asistanından neden borç ister?

Sanık Sümeyye Nur Arslan: Ben asistanken kendisine borç vermedim.

Savcı: 20 bin TL borç verdim dedin.

Sanık Sümeyye Nur Arslan: Daha önceki zamanlarda borç verdim. Sadece 20 bin değil, daha fazla verdim. Biz de anlam vermiyorduk. Herkesin içinde bankoda ‘sen de para vardır, borç versene’ diye alınan paralar.

‘FIRAT SARI’NIN BANA 150 BİN TL BORCU VAR’

Savcı: “Sormuyor muydunuz? 400 bin geliri var. Şirketleri var. Sizden borç alıyor?

Sanık Sümeyye Nur Arslan: Biz de bunu sorduk. Ama sonuçta bir ortamda çalışıldığı için şakaya vurulan bir durumdu. Hiçbir zaman ihtiyacından dolayı istediğini düşünmedim.

Savcı: Ne diye düşündün?

Sümeyye Nur Arslan: “Mesela yurtdışına gideceği zaman benden para aldığı oldu. Şu anda da zaten bana 150 bin TL borcu var.

UĞRUNA SAVCI TEHDİT EDİLEN TOPTEMEL YAKINLARINI KAYBEDEN AİLELERE BAŞSAĞLIĞI DİLEDİ

Duruşmada Birinci Hastanesi’nde baş hemşire olarak çalışan Tuğce Toptemel ifade verdi. Yenidoğan çetesine ilişkin yürütülen soruşturmada kilit bir isim olarak gösterilen Toptemel, Mustafa Kemal Zengin'in Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin’i makamında etmesine neden olan kişi olarak da biliniyor.

Yakınlarını kaybeden ailelere başsağlığı dileyerek savunmasına başlayan Toptemel, “Hakan Doğukan Taşçı’nın kendisini doktor olarak tanıttığı doğru. Aileler "Neden doktor yok?" diye sorduğunda mahcup oluyorduk” dedi.

‘DEFALARCA BEBEĞİN KALBİNİ HİSSEDEMİYORUM, BİR ŞEY YAPILACAK MI DİYE SORDUM’

Birinci Hastanesi’nde çalışırken Opara bebeğin ölümüne sebep olmaktan sorumlu tutulan Toptemel, o günü şu şekilde anlattı:

“Olayın yaşandığı gün benim mesai saatim akşam 8’e kadardı. Bebek 7:45’den sonra kötüleşmeye başladı. Monitör öttü, kalbinin yavaşladığını gördüm. Kalbini hissedemedim. Bu esnada narkotik ilaçlar verilmişti. Hakan Doğukan Taşçı’yı aradım, bebeğin kalbini hissedemediğimi, müdahale edilecek mi diye sordum. Benden bebeğin videosunu istedi. Daha sonra Hakan Doğukan Taşçı beni aradı, '6 aylık bebek olduğu için kalbini hissedemezsin' dedi. Israrla ‘ne yapılacak?' diye sordum. Bana 'kan şekeri bakın' dedi. Ben kan gazına da baktım.

‘BEN BEBEĞİ YAŞARKEN TESLİM ETTİM’

Hastaneden çıkmadan önce Hakan Doğukan Taşçı’yı tekrar aradım. Defalarca bir şey yapılacak mı diye sordum. Sonra müdahale ettim. Bana bir şey yapılmayacak denmesine rağmen müdahale ettiğim kameralarda görünecektir. 6 aylık bir bebeğin yenidoğan yoğun bakımında olmaması gerektiğini sorguladım ancak doktor talimatı olduğu için bir şey diyemedim. Bebeğin öldüğünün sonradan fark edildiği iddiasını kabul etmiyorum. Çünkü monitör öter ötmez bebeğin yanına gittim.. Ben bebeği yaşar şeklinde teslim ettim.”

‘BEBEK ENTÜBEYDİ’

Mahkeme Başkanı: Peki bebek teslim alındığında orada değil miydin?

Tuğçe Toptemel: Değildim.

Mahkeme Başkanı: Kim vardı?

Sanık Tuğçe Toptemel: Hakan Doğukan Taşçı vardı. Ben akşam 18.00’de nöbeti teslim aldım.

Mahkeme Başkanı: Bebeği ilk gördüğünde ne dediler?

Sanık Tuğçe Toptemel: Solunum sıkıntısından yattığını söylediler. Bebeği teslim aldığımızda bebek entübeydi, baygındı. Elleri kısıtlı şekilde hareket ediyordu.

Mahkeme Başkanı: 6 aylık bir bebeği normalde yenidoğana alıyor musunuz?

Tuğçe Toptemel: Hayır, bunu sorguladım zaten. Söylüyorum da.

‘MÜDAHALE ETTİĞİM İÇİN BURADAYIM, ETMESEYDİM DE BURADA OLACAKTIM’

Sanık Tuğçe Toptemel: Vicdanım rahat. Ben bebeği yaşar şekilde teslim ettim. Bebeğe müdahale ettiğim için buradayım. Müdahale etmeseydim de burada olacaktım.

Mahkeme Başkanı: Bebek kötüleştiğinde doktora mı sormak lazım, hemşireye mi?

Sanık Tuğçe Toptemel: 10 yıldır hemşireyim. Yenidoğan yoğun bakımında gece nöbetlerinde çocuk doktoru olmuyordu.

‘DOĞUKAN’IN TALİMATIYLA HAREKET ETTİK’

Mahkeme başkanı: Acil bir şey olduğunda kim bakıyordu?

Sanık Tuğçe Toptemel: Acil bir durum olduğunda Fırat Sarı geliyordu. Ama Fırat Sarı çok yoğun biri olduğu için genelde Hakan Doğukan Taşçı ile iletişime geçerdik. Biz 6 ayda hep Doğukan’ın talimatıyla hareket ettik. O benim üstüm.

Mahkeme Başkanı: Nasıl yani, hiyerarşi mi var? Doktora söyleseydin.

Sanık Tuğçe Toptemel: Söyledim.

Mahkeme Başkanı: Kime?

Sanık Tuğçe Toptemel: Fırat Hoca’ya söyledim. Zaten kendisi bebek öldükten sonra geldi. O zaman konuşma fırsatımız oldu. Bu olaydan sonra hastaneden çıkışımı yaptı. Fırat Hoca zaten her zaman gelen bir doktor değildi. Ayda birkaç kez görürdüm.

‘ÇOCUĞU ÖLDÜR’ DESE ÖLDÜRECEK MİYDİN?’

Savcı: İddianamede bebeğin ailesine Hakan Doğukan Taşçı’yı doktor olarak tanıttığın belirtiliyor. Neden öyle tanıttın?

Sanık Tuğçe Toptemel: Biz talimatlara uyuyorduk. Uymasak işimizden olabilirdik.

Savcı: Suç olan bir şeyi yapmamak genel bir ilkedir. “Çocuğu öldür” dese öldürecek misin? Suç olduğunu bilmen lazım.

Sanık Tuğçe Toptemel: Ben her talimata uymadığımı söyledim. Bir şey yapma demesine rağmen müdahale ettim. Aile doktor sorduğunda mahcup oluyorduk, o an bir çözüm üretiyordu Doğukan, ben de telefonu aileye telefonu veriyordum, konuşuyorlardı.

DURUŞMA YARIN DEVAM EDECEK

Sanık avukatının savunmasının ardından duruşma sona erdi. Duruşma yarın sabah 09:30’da sanık ifadeleriyle devam edecek.

‘DÖRT GÜNDE 18 SANIĞIN İFADESİ ALINDI, 29 SANIK KALDI’

Dava kapsamında 18 sanığın ifadesi tamamlandı. 34 sanığın daha ifadesi alınacak.

Şu ana kadar savunmasını veren 47 sanıktan 18'i şu şekilde:

-Hakan Doğukan Taşçı (Hemşire)
-Hasan Basri Gök (Hemşire)
-Deniz Korkmaz (Hemşire)
-Hüseyin Günerhan (Hemşire)
-Hüseyin Gündüz (Ambulans şoförü)
-Fehmi Alperen (112 acil çalışanı)
-Cansu Akyıldırım (Hemşire)
-Çağla Durmuş (Hemşire)
-Damla Atak (Hemşire)
-Rıza Keykubad (Doktor)
-Emine Avcı (Hasta Hakları Birim Müdürü)
-Mehtap Sayar (Hemşire)
-Mehmet Halis Başli (Hemşire)
-Funda Özen (muhasebe)
-Renas Kılıç (Esenyurt Belediyesi Sağlık İşleri Müdürü)
-Serdar Yüksel
-Sümeyye Nur Taşçı(Arslan) (hemşire)
-Tuğçe Toptemel (hemşire)

İDDİANAMEDEKİ ŞEMA

Öte yandan, iddianamede çetenin örgütsel şeması şöyle yer aldı:

29e37375-435d-4ad9-8204-cac9a62b5720.jpeg

Öne Çıkanlar