TTB Merkez Konseyi Üyeleri görevden alındı
Artı Gerçek - Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi'nin görevden alınması talebiyle açılan davanın karar duruşması Ankara Dışkapı Adliyesi'nde görüldü.
Duruşmaya, görevden alınmaları istenen TTB Merkez Konseyinin üyeleri ve avukatlarının yanı sıra milletvekilleri, sendika temsilcileri, meslek örgütü yöneticileri ile CHP, HEDEP, EMEP'ten milletvekilleri katıldı. Hakim, duruşmayı ertelemek isterken, avukatlar ve görevden alınmaları talep edilen TTB Merkez Konsey üyeleri savunma yapmak istedi.
Duruşmada ilk olarak müdafilerin avukatlarından Hülya Yıldırım söz aldı. Yıldırım, “Geçtiğimiz celse hem TTB hem Yüksek Seçim Kuruluna (YSK) hem de 24’üncü Ağır Ceza Mahkemesine bir yazı yazılmıştı. 24’üncü Ağır Ceza Mahkemesine yazılan yazı için söz alıyorum. Bu dosyada delil olması gereken unsurlar değildir. 24’üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararının bekletilmesi gerekiyor, bu nedenle bekletici mesele yapılmasını talep ediyoruz. Yargılamaya devam edilecekse Anayasa’ya aykırı hususlara ilişkin beyanda bulunmak için yeni bir duruşma günü belirlenmesini talep ediyoruz” dedi.
DAVANIN REDDİ İSTENDİ
Avukat Leyla Verda Ersoy da “Bütün dünyanın gözü bu duruşmada ve gözlemci olarak da buradalar. Kimyasal maddelerin silah olarak kullanılmaması yönünde çağrı yapmak, TTB'nin amaç dışı faaliyeti olarak görülmesi mümkün değildir. 2017 yılında çatışmalarda hekim tutumunun ne olduğu konusunda da bir sözleşme güncellemesi var. Bu nedenlerle davanın reddini talep etmekteyiz” dedi.
NEDEN YARGILANDIKLARINI TEK TEK SAYDI
TTB Merkez Konsey Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, hak sağlığına yönelik ciddi ve sistematik çalışmalar yürüttüklerinden dolayı iktidar tarafında sindirilmek istenildiklerini belirterek, “Davayı başında beri özenle dinliyorsunuz? Dosyayı okumuş olduğunuz için teşekkür ederiz. Bizim de mesleki anlamda iyi hekimlik örneklerimiz var. Hak sağlığı alanındaki çalışmalarımız bu örgütümüzün omurgasını oluşturuyor. Yılardır bu nedenle TTB yargılanıyor. Nedeni halk sağılığı konusunda ödün vermediğimizden dolayıdır. Salgın döneminde toplum sağlığından bahsediyorduk. Bu konuda mücadele veriyorduk. Sağlık Bakanlığı salgında toplam 100 bin kişi yaşamını yitirmiş söyleminde bunulurken, biz TTB olarak 300 binden fazla ölüm tespit ettik. Deprem geçirdik ve yine yetkililer 50 bin kişinin depremde yaşamını yitirdiğini söyledi. Bu tablo da doğru değil. Halen hekim arkadaşlarımız kayıptır. Bununla beraber deprem bölgesinde hava kirliliğine yönelik çalışmalar yaptık. Bizi susturma nedenleri işte budur. Sonunda tamamen susan ve konuşmak istemeyen bir toplumla bizi baş başa bırakmak istiyorlar. İktidar, benden bahsederken ‘her türlü örgütle iletişim halindedir’ söyleminde bulunuyorlar. Böyle bir durumla karşı karşıyayız. Bu suçlama konusu benim üzerimden arkadaşlarıma da dalga, dalga yaylıyor” diye konuştu.
‘KİMYASAL SİLAHA DAİR GÖRÜŞÜM BİLİMSELDİR’
Kimyasal silahın canlı sağlığına zarar verdiğini belirten Fincancı, kimyasal silah kullanıldığı iddialarının araştırılması gerektiğinin altını çizerek, “Bir iddia varsa araştırma yapmak zorundayız. Bu konuda 4 tane kitap yazdım. Basın bu konu hakkında benimle görüşmeyecekte kiminle görüşecek? Bizim hakikat arayışımız delilleri araştırmamız gerekiyor. Örneği İsrail Gazze’de kimyasal silah kullanıyor ve basın bu durumu değerlendirmemi istiyor. Ben de görüntülere baktığımda kimyasal silah kullanıldığını görüyorum. Biz de bu durumu araştırmak istiyoruz. Yaptığım değerlendirme bir kişisel görüş değil bir bilimsel görüştür. Bu durumun bilimselliği nasıl ortaya çıkar? Bağımsız heyetleri oraya gider incelemelerde bulunur. Ben görüntüleri izledim. 3 kişin görüntüleri var. Biri sapasağlam, biri son derece neşeli ve birisi ise kan kusuyor. Ben bu verilere baktığımda bir adli tıp uzmanı olarak değerlendiririm. Bu madde bir silah mıdır yasak silahlar kapsamındadır onu uluslararası kurumalar tespit eder. Bundan daha olağan bir durum olamaz. Tabi ki meslek örgütü olarak biz bu açıklamayı yaparız. Bu benim alanımda uzman olduğumdan dolayı benden görüş alındı. Bu durumu konsey üyeleriyle ilişkilendirilmesi uygun değil” ifadelerini kullandı.
‘İŞİMİZ HAKİKATİ SÖYLEMEK’
TTB’ye 1998 yılında başladığını dile getiren Fincancı, “Bir hekimin nasıl olması gerekliğini anlatan bir okul oldu. Yalnızca okul değil her türlü faaliyet yürütüyoruz. Öğrenciliğimden bu yana bu örgütün içindeyim. Bizim işimiz hakikati söylemek. Hoşlanmıyorlar diye beni görevden alacaksanız ama ben yine o kapıdan girerim. Kararınız ne olursa olsun, biz emek vermeye devam edeceğiz. Bu örgütün hakkını vermek gerekiyor. Ben TTB’nin getir götür işlerini bile yaparım. Bu benim için her zaman böyledir. Hava ve zamanla değişen bir kimyasal silah söz konusudur ama hangi kimyasal silah olması konusunda araştırma yapılması gerekiyordu” dedi.
‘DAVA POLİTİKTİR’
Ardından müdafilerin Avukatı Oya Meriç Eyüpoğlu, Fincancı’ya yönelik iktidar eliyle bir linç kampanyasının başlatıldığını belirtti. Eyüpoğlu, yargının TTB üzerinde artık kılıç gibi sallanmasını istemediklerini vurgulayarak, bu davanın politik olduğunu aktardı. Eyüpoğlu, “Bu davada verilecek karar tarihe not düşecek. Fincanı Avrupa’da iken Medya TV’ye bağlandı ve kimyasal silah gündemi hakkında düşüncelerini söyledi. 20 Ekim’de Savunma Bakanlığı dava açtı. Dava açıldığı gibi TTB kapatılması, ismindeki ‘Türk’ kelimesinin çıkarılması ve Fincancı’nın vatandaşlıktan çıkarılması ile akla hayale gelmeyen şeyler söylendi. Ayrıca Fincancı sosyal medyada gündem oldu. O zaman Avrupa’da gelecekti ısrarda gelme diyenler oldu. Fincancı ‘geleceğim bu ülke benim ülkemdir’ dedi. 26 Ekim 2022 tarihinde ev baskınıyla gözaltına alındı. Gözaltına alınırken polis tarafından canlı yayın yapıldı. Gerçeğe dayalı olmayan birçok haber yapıldı. Nefes alınmaz bir dönem yaşadık. Ertesi gün sabah 06.00 mahkeme sevk edildi ve tutuklandı. Bu yargılama politiktir derken kimse laf olsun diye söylemiyor. Bütün yaşananları yan yana getirdiğimizde bir fotoğrafın toplam parçasıydı. Usul ve hukuka göre karar vermeniz zordur. Davanın reddini talep ediyoruz” diye aktardı.
TTB MERKEZ KONSEYİ ÜYELERİNİN GÖREVİNE SON VERİLDİ
Duruşma verilen aranın ardından kararın açıklandı. Kararını açıklayan mahkeme heyeti, TTB Merkez Konsey üyelerinin görevlerine son verilmesine ve 1 ay içerisinde yeni seçimlerini tamamlayarak büyük kongre ile 5 kişilik heyetin görevlendirilmesine karar verdi.
MAHKEME YENİ ÜYELER GÖREVLENDİRDİ
Mahkeme büyük kongre üyelerinden Bahadır Öztürk, Mustafa Sezai Demirel, Muhammed Çağatay Engin, Ömer Fazıl Çadır, Fazıl Necdet Ardıç'ın görevlendirilmesine karar verdi.
Görevden alınan üyelerin isimleri ise şöyle:
“TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı, TTB İkinci Başkanı Ali İhsan Ökten, Genel Sekreter Vedat Bulut, üyeler Nursel Şahin, Onur Naci Karahancı, Kazım Doğan Eroğulları, Alican Bahadır, Ahmet Karer Yurtdaş, Adalet Çıbık, Aydın Şirin ve Lütfi Tiyekli.”
FİNCANCI: MÜCADELEYE DEVAM EDECEĞİZ
Kararın ardından Türk Tabipleri Birliği'nin Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı, şunları söyledi:
"Biz her zaman TTB içinde emek vermeye devam ederiz. Gerekirse yeri sileriz, gerekirse deprem bölgesinde yükleri taşırız gerekirse de üretiriz. Halk sağlığı sorunlarını dile getiririz. Görevimizin başındayız. Görev başında olmak da sonlanmayacak. Burada hep beraberdik. Gelecek arkadaşlarımız da bu örgütün bütünü içinde. Bu örgütün yaptığı çalışmaları daha da büyütmesini, güçlendirmesini sağlayacağız. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Bu mücadeleyi sürdüreceğimizi ve bu mücadelenin TTB içinde, o çatının altında olacağını bilmenizi istiyoruz."
'EŞİTLİK, ÖZGÜRLÜK, DEMOKRASİ, ADALET, SAĞLIK YOKSA; MÜCADELE HAKTIR'
Türk Tabipler Birliği kararı protesto ederken, sosyal medyadan, karara ilişkin yapılan açıklamada şu ifadelere yer verdi:
"Siyasi iktidar eliyle egemen kılınmak istenen hukuksuzluk rejimi bir meyvesini daha vermiş; Türk Tabipleri Birliği’ni hedef alan davada, bir yıldan bu yana süregelen hukuksuzluklar silsilesi Merkez Konseyi üyelerinin görevden alınması ile sonuçlanmıştır. Altını kalın çizgilerle çiziyoruz: Türk Tabipleri Birliği için dünden bugüne değişen hiçbir şey yoktur. Merkez Konseyi karar temyizde kesinleşene kadar görevinin başındadır. Eşitlik yoksa, özgürlük yoksa, demokrasi yoksa, adalet yoksa, sağlık yoksa; mücadele haktır! Ve mücadele, Türk Tabipleri Birliği'nin adıdır!"
Siyasi iktidar eliyle egemen kılınmak istenen hukuksuzluk rejimi bir meyvesini daha vermiş; Türk Tabipleri Birliği’ni hedef alan davada, bir yıldan bu yana süregelen hukuksuzluklar silsilesi Merkez Konseyi üyelerinin görevden alınması ile sonuçlanmıştır.
— Türk Tabipleri Birliği (@ttborgtr) November 30, 2023
Altını kalın çizgilerle…
(MA)