‘Yenidoğan Çetesi’ davasında 10’uncu gün: Fırat Sarı'nın mal varlıklarına tedbir konuldu

‘Yenidoğan Çetesi’ davasının ilk duruşmasının 10’uncu oturumu devam ediyor. Çete lideri olmakla suçlanan doktor Fırat Sarı'nın mal varlıklarına mahkeme kararıyla tedbir konuldu.

‘Yenidoğan Çetesi’ davasında 10’uncu gün: Fırat Sarı'nın mal varlıklarına tedbir konuldu

Müzeyyen YÜCE

İSTANBUL- İstanbul'da, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları iddia edilen 47 sanığın yargılanmasına bugün de devam ediliyor.

Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından adliyenin konferans salonunda yapılan duruşmanın 10’uncu oturumunda çete lideri olduğu iddia edilen Fırat Sarı'nın da aralarında bulunduğu 22 tutuklu ve bazı tutuksuz sanıklar ile tarafların avukatları hazır bulundu.

18 Kasım'da başlayan ve 22 tutuklunun savunmalarını yaptığı duruşma, bugün yedi tutuksuz sanığın ifadeleri ile sürüyor.

SAVUNMASINI OTURARAK YAPTI: HİÇBİR YOLSUZLUĞA SEBEBİYET VERMEDİM

Duruşmada ilk olarak Reyap Hastanesi Başhekimi 81 yaşındaki Hıdır Yüksel, ifade verdi. Yapılan usulsüzlüklerden haber olduğu iddia edilen ve iddianamede hakkında ‘nitelikli dolandırıcılık’ suçlaması yöneltilen Yüksel, savunmasını oturarak yaptı.

55 yıllık hekim olduğunu hatırlatarak hakkındaki iddiaları reddeden Yüksel, çalıştığı kurumda hiçbir yolsuzluğa sebebiyet vermediğini söyledi. Yüksel, “Çalıştığım yerde böyle bir şey olması imkansız. Reyap Hastanesi’nde işletme diye bir şey yok. Biz uluslararası kurumsal bir hastaneyiz. Yenidoğan yoğun bakımı 25 yataklıdır. Bazen hastanenin bile ihtiyacını karşılamaz durumdaydı. Dışarıdan pek fazla sevk geldiğini tahmin etmiyorum” ifadelerine yer verdi.

‘REYAP’TA HİSSEM VAR’

Duruşma savcısının Reyap Hastanesi ortaklarından olup olmadığını sorduğu Hıdır Yüksel, “Çok cüzi bir yüzdem var. Yüzde 5 de olabilir, 7 de olabilir, 10 da olabilir. Tam hatırlamıyorum” dedi.

‘FIRAT SARI’YI İŞE BEN ALMADIM’

Çete lideri olduğu iddia edilen Fırat Sarı’nın da Reyap Hastanesi’nde 5 yıl kadar önce çalışmaya başladığını, kendisinin işe almadığını anlatan Yüksel, “İnsan kaynakları aracılığıyla başvuruda bulunuyor. Belgeleri il sağlık müdürlüğüne gidiyor. Çalışma belgesi geldiği zaman da işe başlıyor. Benle görüşme yapmadı” şeklinde konuştu.

‘BASAMAK YÜKSELTMEK, ÖDEME YAPILACAĞI ANLAMINA GELMEZ’

Tutuksuz sanıklardan Ali Aksu, sanık kürsüsüne getirildi. Birinci Hastanesi Mesul Müdürü Aksu, savunmasına “Böyle bir dosyadan karşınızda bulunmaktan üzgünüm” diyerek başladı. Hakkında yöneltilen ‘SGK dolandırıcılığı’ suçlamasını reddeden Aksu, duruşmada en çok tartışılan konulardan olan basamak yükseltmenin, SGK’dan daha fazla ödeme alınacağı anlamına gelmediğini söyledi ve ekledi:

“SGK, aralıklarla hastaneleri ziyaret eder, yerinde inceleme yapar. Basamağı yükseltmek demek de ödeme yapılacağı anlamına gelmez. Bunun başka kriterleri de var. Bazı hekimlerin üçüncü basamak dediği bir hastaya, diğer bir hekim ikinci basamak diyebilir. Bu davada da tartışmaların kaynağı, SGK’nin basamağa göre ödeme yapmasıdır. Basamak düzeyleri arasındaki farklılıklar nedeniyle şu anda SGK ile hastaneler arasında çok fazla dava bulunuyor.”

‘UZMAN GÖRÜŞÜ EKSİKLİKLER VE HATALAR İLE DOLUDUR’

İddianamede yer alan 10 bebek ölümüne dayanak oluşturan Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu raporunun eksiklikler ve hatalar ile dolu olduğunu savunan Aksu, rapordaki uzman görüşünün devlet hastanesindeki üç çocuk doktoru tarafından hazırlandığını söyledi. Böylesi önemli bir dosyada uzman görüşünün köklü üniversitelerdeki hocalar tarafından hazırlanmış olması gerektiğini kaydeden Aksu, “Bu raporda hasta dosyaları ve Epikrizler incelenmemiş, subjektif yorumlar yapılmıştır. Opara bebeğin yatırıldığı ilk hastanenin adı bile yanlış yazılmıştır. Objektif değerlendirmeye zemin olamaz” diye konuştu.

OPARA BEBEĞE OTOPSİ YAPILMASINI TALEP ETTİ

Uzman görüşleri ile hazırlanan bu raporun en büyük eksikliğinin bebeklere ait otopsi raporları olduğuna vurgu yapan Ali Aksu, Opara bebeğin ölümünden sorumlu tutulduğuna dikkat çekerek şöyle konuştu:

“Opara bebek altı aylık olmasına rağmen 5 kilogram ağırlığındadır. Normal şartlarda 7 buçuk 8 kilo olması beklenir. Ciddi bir gelişim geriliği vardır. Tüm tedavilere karşılık vermeyip kaybedilmesinin ardında genetik hastalıklar, metabolik hastalıklar olabileceği unutulmamalıdır. Bu dava, Türkiye tarihinde doktor, hemşire ve sağlık çalışanlarının iş birliği yaparak yeni doğmuş bebeklerin ölümünden sorumlu tutulduğu ilk davadır. Basın eliyle yargısız infaz yapılıyor. Bu dosyanın en büyük eksikliği otopsilerin yapılmamış olmasıdır. Otopsi olmadan gerçek ölüm nedeni anlaşılmaz. Biz mahkemenizden taraflar uygun görürse Opara bebek için otopsi talep ediyoruz.”

‘GİDERLER ARTINCA HASTA RİCA ETTİM’

Yenidoğan yoğun bakımlarının yüzde 30’unun devlette, yüzde 70’inin dr özelde olduğunu belirten Ali Aksu, mahkeme başkanının Fırat Sarı ile arasında geçen “Olabildiğince hasta almaya bak” tapesine ilişkin sorusunu yanıtladı. Asgari ücretin artmasının ardından bütçede de giderlerin artığını belirten Aksu, “Bütçe önüme geldi. Giderlerin artığını gördüm. Yenidoğan yoğun bakımında maaşlar yüksektir. SGK’nın ödediği tutar ise çok düşüktür. Bu yüzden 10 yataklı ünitemize hasta almalarını rica ettim” diye konuştu.

FIRAT SARI'NIN MAL VARLIKLARINA TEDBİR KONULDU

Öte yandan çete lideri olmakla suçlanan doktor Fırat Sarı'nın mal varlıklarına mahkeme kararıyla tedbir konuldu. Ayrıca Medicence şirketine bağlı kişilerin de mal varlıklarına tedbir konulmasına karar verildi.

HALİME BEBEK: ‘SAÇINI KAZIYARAK KAFASINA DAMAR YOLU AÇTIM’

Ali Aksu’nun savunmasının ardından sanıklardan Bahar Kanık, ifade verdi. Çorlu Reyap Hastanesi’nde yenidoğan yoğun bakım hemşiresi olan Kanık, “Halime Alkari bebeğin ölümüne sebep olarak ihmalen adam öldürme’ suçlamasıyla yargılanıyor.

Bahar Kanık, hakkındaki tüm suçlamaları reddetti. Medisense şirketi üzerinden veya Fırat Sarı tarafından hesabına aktarılan ödemeleri ‘motivasyon primi’ olarak açıklayan Kanık, Halime Alkari bebeğin öldüğü günü anlattı:

“Halime bebek yaklaşık aydır hastanede yatan, durumu kötü olan bir bebekti. Öldüğü gün sabah hastaneye geldiğinde durumu daha da ağırdı. Fırat Sarı’yı aradım, bebeğin durumunun kritik olduğunu, erken gelmesi gerektiğini söyledim. Biraz gecikeceğini söyledi. Gün içinde de bebeğin durumunu ara ara bildirdim, talimatları ile doğrultusunda aspire gibi hemşirelerin yapabileceği müdahalelerde bulundum. Halime bebek damar yolu aşırı problemli bir çocuktu. Bu yüzden saçını kazıyarak kafasından damar yolu açtım. Fırat Sarı bebekten tamamen umutsuz olduğunu söylemişti.”

ÖLÜ BEBEĞİ MONİTÖRE BAĞLI BEKLETMİŞLER

Halime bebeğin öldüğü saatlerde Fırat Sarı’nın hastanede olmadığını, hemşirelerin de bu yüzden ölü bebeği monitöre bağlı şekilde beklettiklerini anlatan Bahar Kanık,

“Biz hemşire olarak bebeklerin ölüm saatini belirleyemeyiz. Bu aşamada doktorun olması gerekir. Ben saat 4 gibi toplantıya çıktım. O sırada bebek ex olmuş. O anda hekim olmadığı için arkadaşlar bebeği makineye bağlı şekilde bekletmişler. Sonra Fırat Sarı gelip beneği hazırlamamızı istedi. Bebeği temizledik ama aileyi bekledik, kefenlemedik. Aileye çok zor ulaştık. En son polisi arayacakken aile bize ulaştı. Fırat Sarı ölüm saatini kendine göre uyarlıyor. O sırada denetim geliyor. Biz elimizden geleni yaptık bebek için” ifadelerine yer verdi.

‘FİŞİNİ ÇEK’ FİLMLE İLGİLİYDİ, ŞAKAYDI’

Mahkeme başkanının Sarıkaya bebekle ilgili tapelerde yer alan “Fişini çek’ konuşmasına cevap veren Kanık, “Sarıkaya bebekle ilgili maalesef öyle bir şey söyledim. Asla bebekten bahsetmiyorum. Bir filmle ilgiliydi, şaka yapmıştık. Talihsiz şakalar” dedi.

SAVCILIK İFADESİNİ REDDETTİ: ‘YORGUNDUM’

Ceylan Çetin, soruşturma aşamasında savcılıkta verdiği ifadeyi reddetti. Savcılıkta hastane ve çete üyeleri aleyhine savunma yapan Çetin, duruşma salonunda tam tersi yönde ifade verdi.

Mahkeme başkanının çelişkili savunmasının nedenini sorduğu Çetin, “Biz gözaltına alındığımızda dört gün nezarette kaldık. Sonra savcılığa çıktık. Yorgundum. Bir sürü sayıyorlardı. Usulsüz olan ne söylemem gerekiyorsa onu söyledim. Ben bu durumun böyle olabileceğini düşündüğüm için öyle söyledim, yorum yaptım” ifadelerine yer verdi. Öte yandan Çetin, hali hazırda Metris Cezaevi’nde hemşire olarak çalıştığını söyledi.

‘SAVCI BACAK BACAK ÜSTÜNE ATARAK İFADE ALDI’

Ceylan Çetin’in avukatı da yaptığı savunmada, “Savcılık ifadesi sırasında bacak bacak üstüne atarak “Bana burada seni tutuklamam için bie sebep söyle” böyle bir ifade alma usulü yoktur ve savcılık ifademizi reddediyoruz” dedi.

DURUŞMA SONA ERDİ, HAFTAYA DEVAM EDECEK

Yenidoğan çetesi davasında ilk duruşmanın 10’uncu celsesi, 4 tutuksuz sanığın ifadesinin ardından sona erdi. Duruşma 2 Aralık Pazartesi günü 09:30’da devam edecek. Duruşmanın bugün yapılan oturumu ile birlikte şu ana kadar 22’si tutuklu 44 sanık ifade verdi.
Pazartesi günü tutuksuz 3 sanık ve müştekilerin ifadesi alınacak.

yenidoğan davası