Aykan Erdemir: Transatlantik İşbirliği, Erdoğan’ı Beyaz Rusya krizinde hizaya getirdi

Aykan Erdemir: Transatlantik İşbirliği, Erdoğan’ı Beyaz Rusya krizinde hizaya getirdi
'Türkiye'nin otoriter Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, bölgenin diğer güçlü adam Lukashenko'nun yardımına koşarak NATO içinde yıkıcı bir rol oynaması bir ilk değil.'

ARTI GERÇEK - Demokrasileri Savunma Vakfı Kıdemli Direktörü ve eski CHP Milletvekili Aykan Erdemir, ABD ve Avrupa Birliği’nin Beyaz Rusya’nın AB’yi hedef alan mülteci saldırısında oynadığı rol nedeniyle THY’yi hedef alan tavrını değerlendiren bir makale kaleme aldı:

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, geçtiğimiz Çarşamba günü Başkan Biden ile Beyaz Saray'da yaptığı görüşmenin ardından Twitter'dan bir açıklama yaptı. Leyen, Beyaz Rusya-Polonya sınırında giderek artan gerilimlerin bir "göç krizi" değil, askeri ve askeri olmayan yöntemleri harmanlayan düzensiz bir hibrit savaş olduğunu söyledi.

Bu arada Avrupa Birliği ve ABD'nin insan kaçakçılığına karışan üçüncü ülke havayollarına yaptırım uygulanması konusunda işbirliği yapacağını vurguladı. Von der Leyen'in uyarısının açıklanmayan hedefi, bayrak taşıyıcısı Belarus'a göçmen teslim eden Türk hükümetiydi. Ankara baskı ve yaptırımı gördüğünde rotayı tersine çevirdi. Bu gerçek, herkese koordineli transatlantik işbirliği ve yaptırımlarının, hibrit bir saldırıyı nasıl engelleyebileceğini gösterdi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in bu ayın başlarında yabancı "müdahaleye" karşı destek sözü verdiği Belaruslu diktatör Alexander Lukashenko, Haziran ayından bu yana üç AB üye ülkesine (Letonya, Litvanya ve Polonya) göçü AB yaptırımlarına karşı bir silah olarak kullanıyor.

Lukashenko bunu, Afrika ve Orta Doğu'dan gelen göçmenleri Beyaz Rusya'ya çekerek, onlara AB sınırına, genellikle devlet otobüsüyle engelsiz geçiş teklif ederek ve hatta bazen onları silah zoruyla AB'ye geçmeye zorlayarak yapageldi.

Lukashenko bu melez saldırıyı, Brüksel'in Lukashenko'nun "ciddi insan hakları ihlalleri" olarak adlandırdığı olaylara karşı Haziran ayında uygulanan bir dizi AB ekonomik ve mali yaptırımına misilleme olarak tasarladı. AB bu yaptırımları, Mayıs ayında bir Belarus jetinin uçakta bulunan muhalif gazeteci Roman Protasevich'i tutuklamak için ticari bir uçağı zorla indirmesinin ardından uygulamaya koymuştu.

Belarus krizini önceki hibrit saldırılara kıyasla daha zorlu hale getiren şey, gazetecilerin NATO üyesi bir ülke olan Türkiye'nin de suç ortağı olduğu yönündeki iddialarıydı. Geçtiğimiz Salı günü, von der Leyen'in AB'nin "insan kaçakçılığında faaliyet gösteren üçüncü ülke havayollarına nasıl yaptırım uygulanacağını" açıklamasından bir gün sonra EU Observer, Türk Hava Yolları'nın Beyaz Rusya'nın suç ortağı havayollarından biri olduğuna işaret etti.

Politico gazetesi, Türkiye’yi "Minsk'e inen uçuşların ana çıkış noktalarından biri" olarak gösterdi.Aynı gün Polonya Başbakanı Mateusz Morawieckibir  de bir tweet atarak tabloya açıklık getirdi: "Tam senkronize bir eylem görebiliyoruz; Türkiye'nin Belarus ve Rusya ile eylemleri. Endişeliyiz ve bu durumdan hoşlanmıyoruz." 

Bu, Türkiye'nin otoriter Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, bölgenin diğer güçlü adam Lukashenko'nun yardımına koşarak NATO içinde yıkıcı bir rol oynaması bir ilk değil. Washington Post, Türkiye'nin Protasevich olayının ardından Mayıs ayında Lukashenko'ya yönelik resmi bir kınamayı sulandırmak için NATO içindeki veto yetkisini kullandığını yazmıştı. Reuters'e göre de Ankara, Baltık müttefikleri ve Polonya'nın savunduğu belirtilmemiş cezai adımları engellemede kilit bir rol oynadı.

Bu, Erdoğan hükümetinin benzer şekilde Rusya'ya yönelik daha sert bir NATO tepkisini engellediği önceki iki olayı takip ediyor. İlk olarak Ankara, Rusya'nın ABD devlet kurumlarına yönelik siber saldırıları konusunda Amerika ile dayanışmayı ifade eden 15 Nisan NATO bildirisinin ifadesini sulandırdı. 

Benzer şekilde, Türkiye, Rus askeri istihbaratının 2014 yılında Çek Cumhuriyeti'ndeki mühimmat depolarını havaya uçurmasından duyduğu endişeyi dile getiren 22 Nisan tarihli bir açıklamayı da sulandırdı. Türkiye ayrıca Polonya ve Baltık ülkeleri için bir NATO savunma planını Haziran 2020'ye kadar altı aydan fazla bir süre bloke etti. New York Times Ankara’nın bu eylemi nedeniyle Türkiye’yi "NATO'nun Odadaki Fili" olarak adlandırdı.

ABD-AB'nin Türk Hava Yolları'na yönelik koordineli yaptırım tehditleri, ne Washington ne de Brüksel, havayolunun hedeflerinde olduğunu açıkça belirtmemiş olsa da hemen sonuç vermiş görünüyor. Von der Leyen'in Beyaz Saray açıklamasının ertesi günü Türkiye Dışişleri Bakanlığı, Ankara'nın "Polonya, Litvanya ve Letonya'nın maruz kaldığı zorlukları anladığını" ve "bu sorunun üstesinden gelmek için gerekli tüm desteği vermeye hazır olduğunu" belirten bir basın açıklaması yaptı. 

Ertesi gün, Türkiye Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, Ankara'nın Lukashenko'nun yönlendridiği göçmenlerin büyük bölümünü oluşturan Irak, Suriye ve Yemen vatandaşlarının Beyaz Rusya uçuşlarına binmesine izin vermeyeceğini duyurdu. Türk Hava Yolları, bu uçuşlar nedeniyle herhangi bir yanlış yapmayı reddettiği açıklaması yaptıktan 24 saat bile geçmeden sonra Ankara, NATO müttefiklerinin derhal harekete geçme baskısına boyun eğdi ve mülteci akımını engelledi.

Geçen haftaki gelişmeler, uyumlu ve hızlı transatlantik geri dönüşün, Minsk'in hibrit saldırılarını engellemenin yanı sıra, rahatsız edici bir oyun bozan rolü oynamakta olan bir NATO üyesi ülkenin gidişatını tersine çevirmenin anahtarı olduğunu gösteriyor. Bu, bir sonraki hibrit saldırı için transatlantik ittifakın akılda tutması gereken bir derstir.

Öne Çıkanlar