Cumartesi Anneleri: Bizim kayıplarımızı arama davamız yargılanıyor

Cumartesi Anneleri: Bizim kayıplarımızı arama davamız yargılanıyor
'Adliyelerde yargılanması gerekenler bizler değiliz. Çeyrek asırdır haykırdığımız gibi, evlatlarımızı, kardeşlerimizi yakınlarımızı kaybedenler ve onları koruyanlardır.'

Yağmur KAYA


ARTI GERÇEK- Cumartesi Anneleri'nin 700'üncü hafta eylemine yönelik polis müdahalesinde darp edilen ve aralarında kayıp yakınlarının da olduğu 46 kişi hakkında açılan davanın ilk duruşması bugün görülüyor. İstanbul Çağlayan'da bulunan İstanbul Adliyesi 21'inci Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülecek dava, duruşma salonunun küçük olması nedeniyle 33. Ağır Ceza Mahkemesi'ne alındı. Duruşma öncesi adliye önünde basın açıklaması gerçekleştirildi.

Açıklamaya Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul il başkanı Canan Kaftancıoğlu, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekilleri, demokratik kitle örgütü ve çok sayıda insan hakları savunucusu katıldı.

Açıklama da ilk söz alan gözaltında devlet güçleri tarafından kaybedilen Murat Yıldız'ın annesi Hanife Yıldız konuştu. Anne Yıldız, yargılandıkları yer olan Çağlayan Adliyesi'ni işaret ederek, "Burası bizim yerimiz değildi; bizim yerimiz Galatasaray Lisesi önünü. Bizi oradan kayıplarımızdan, arkadaşlarımızda ayırmaya çalıştılar" dedi. 

'BİZ DAVACIYIZ'

Galatasaray Meydanı'nın buluşma yeri olduğunu vurgulayan anne Yıldız, "Bize mezar yeri göstermemişlerdi. Bugün ise burada arkadaşlar yargılanıyor. Komik bir yargılanma. Biz davacıyız, biz yargılanacak değiliz. Bizim kayıplarımızı arama davamız yargılanıyor, biz değil" sözleriyle tepkisini dile getirdi. 

Ardından söz alan İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, kayıpların bulunmasına yönelik başlatılan eylemin Türkiye'nin en uzun sivil itaatsizlik eylemi olduğunu vurgulayarak, Cumartesi Anneleri'nin, hak savunucularının keyfi sebeplerle yargılandığı söyledi.

Türkdoğan sözlerine şöyle devam etti:

"Oysa bu kadar kendi kuralları olan 700 hafta boyunca aynı kurallara tabii olarak gerçekleşen bir eylemi siz nasıl yargılabilirsiniz? Dava başladığında birçok hukuka aykırı şeyleri söyleyeceğiz. Davacı olan biziz, şikayetçi olan biziz. Kayıplarımızı araran biziz; faillerinin yargılanmasını ve yargı önüne çıkartılması isteyen biziz. Siz hangi faili yakaladınız? Gerçekten vicdanları kanatacak şekilde ailelere dava açıyorsunuz. Böyle bir dava hiç olmalıydı ama annelerin inancı ve direnci hepimize güç veriyor. Göreceksiniz ki; adalet arayışımız sürecek ve elbette en kısa zaman da Galatasaray Meydanı'nında annelerle birlikte olacağız."

TOSUN: ADLİYELER ADALET İÇİN VARDIR, ADALET İSTEYENLERİ SUSTURMAK İÇİN DEĞİL

Basın metnini Fehmi Tosun'un kızı Jiyan Tosun okudu. Tosun yaptığı konuşmada şu ifadelere yer verdi: 

"Adliyeler adalet dağıtmak için vardır, adalet isteyenleri susturmak için değil. Devletin güvenlik güçleri tarafından gözaltına alındıktan sonra bir daha geri dönemeyen, akıbetleri bir sır perdesiyle örtülüp kaybedilenlerin  aileleri ve hak savunucuları olarak buradayız.

'HAKİKATİN SESLENDİĞİ BİR AGORA'

Bizler bir insana yönelmiş en vahşi saldırı olan gözaltında kaybetme gerçeğini hatırlatmak, unutturmamak için 699 hafta boyunca Galatasaray Meydanı’nda, Türkiye’nin en uzun barışçıl buluşmalarını gerçekleştirdik. Galatasaray Meydanı’nı hakikatin seslendirildiği bir agoraya dönüştürdük. O meydanda, inkara karşı hakikatin tarihini yazdık. Galatasaray’ı bir hafıza mekanına çevirdik.

Ancak 'sorununuz kabinemin sorunudur' diyen iktidar sahipleri, 25 Ağustos 2018 tarihinde 700’üncü hafta buluşmamızı ağır bir polis şiddetiyle engelledi. Üzerimize gaz sıkıldı, yerlerde sürüklendik, yaralandık, gözaltına alındık. O tarihten beri de Galatasaray Meydanı’ndaki buluşmalarımız İçişleri Bakanı’nın talimatı, Beyoğlu Kaymakamlığı’nın kararı ile polis tarafından engelleniyor. 

'DARP GÖRÜNTÜLERİNİ SUNDUK'

Baskı ve şiddetle gözaltına alındık. Barışçıl toplanma ve ifade özgürlüğümüzü kullanmamız engellendi. Ve bizleri işkence ederek yaraladıkları için kamu görevlileri hakkında şikayetçi olduk. Darp görüntülerini ve darp raporlarımızı sunduk. Ancak tüm başvurularımız, suç duyurularımız hakkında "İşleme Konulmama Kararı", bu karara yaptığımız itiraza da "…incelenmeksizin reddine" denilerek yok sayıldı.

Anayasal haklarımızı kullanmamızı engelleyenler hakkındaki şikayetlerimize de kulaklarını tıkayan yargı makamları, 700’üncü haftadaki gözaltıları bahane ederek, hukuka ve vicdana aykırı bir şekilde hakkımızda dava açtı.

Savcılık makamı hakkımızda düzenlediği iddianame ile iç hukuka ve evrensel hukuk değerlerine meydan okudu. Ceza yargılamasına dayanak oluşturabilecek hiçbir delil sunmayan bu iddianameyi kabul eden mahkeme, hukukun temel prensiplerini ihlal etti. Özetle hukuki dayanaktan yoksun, siyasi iklimin etkisiyle düzenlenmiş bir iddianame ve açılmış bir dava ile karşı karşıyayız.

'BARIŞÇIL GÖSTERİ BİR HAKTIR'

Barışçıl toplanma hakkı Anayasa’nın ve uluslararası sözleşmelerin güvencesindedir.Toplanma yerini seçmek ise bu hakkın ayrılmaz bir parçasıdır. Çeyrek asırdır süren, artık geleneksel hale gelmiş Cumartesi Anneleri’nin buluşmasını engellemek, onların buluşma mekanı olan Galatasaray Meydanı’nı yasaklamak, polis şiddeti ve yargı tacizi ile bu hakkın kullanımını engellemek, hukuka aykırıdır. Adliyelerde yargılanması gerekenler bizler değiliz. Çeyrek asırdır haykırdığımız gibi, evlatlarımızı, kardeşlerimizi yakınlarımızı kaybedenler ve onları koruyanlardır. Adliyeler adalet dağıtmak için vardır, adalet isteyenleri, haklarını kullanmak isteyenleri susuturmak için değil.

'SUÇLAMAYI KABUL ETMİYORUZ'

Gözaltında kaybedilen insanlarımızı aradığımız için, anayasal haklarımızı kullanarak yaşadıklarımızı kamuoyuna anlattığımız için, devletin, hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlattığımız için suçlanmayı kabul etmiyoruz.

Bu yargılama vesilesiyle bir kez daha ilan ediyoruz: Biz Galatasaray Meydanı’ndan vazgeçmeyiz. Çünkü Galatasaray Meydanı çeyrek asırdır hayatımızın bir parçasıdır. Kayıplarımızı ararken o meydanda yaşlandık, çocuklarımız o meydanda büyüdü, torunlarımız o meydana doğdu. Mezarsız sevdiklerimizin mezarlarına bırakamadığımız karanfilleri götürdüğümüz yerdir o meydan, mezar yerimizdir.

Galatasaray Meydanı kendi yazdığımız tarihimiz ve hafızamızdır, bedeli ne olursa olsun vazgeçmeyeceğiz."

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar