İstanbul’un Yahudi mahalleleri ve Sabetayistler

İstanbul’un Yahudi mahalleleri ve Sabetayistler
Suzan Nana Tarablus, "‘Baba Bize Neden Dönme Dediler?’ kitabındaki Sabetay ve dönmeler kimlerdir?” sorusu üzerine, Sabetay ve dönmelerin hikayesini anlattı.

Mesut Varlık’ın Editörün Defteri programında Şalom Dergi’nin Yayın Yönetmeni Suzan Nana Tarablus konuk oldu, "Baba Bize Neden Dönme Diyorlar?' kitabını anlattı.

Tarablus'un üçleme kitapları; ‘Bir Sabah Galata'da Uyandım', 'Çek Kayıkçı Balat'a', 'Kuşaktan Kuşağa Kuzguncuk Yolculuğum' ve son kitabı 'Baba Bize Neden Dönme Diyorlar?' kitapları üzerinden İstanbul'daki Yahudi cemaatinin yaşamına, tarihine ve gündelik hayatına değinildi.

KUZGUNCUK, BALKANLARIN KUDÜS’Ü

Yazdığı üçleme kitabın serüvenini anlatan Şalom Dergi Yayın Yönetmeni Suzan Nana Tarablus, Balat ve Hasköy civarındaki yaşanmışlığa aşina olduğunu ve bu yüzden üçleme yapamaya karar verdiğini ifade etti. "Hedefim Kuzguncuk'tu. Çünkü Kuzguncuk Balkanlar'ın Kudüs'ü olarak adlandırılıyor. Dünyanın en büyük mezar yeri olarak tanınıyor. Oradaki yaşanmışlık geçmişe dönmek insanların anlatıları ve tarihi benim için çok önemli" dedi.

Tarihin insanların yaşadıklarını ve mutluluklarını dile getirmesi gerektiğini ve bunu başkalarının değil yaşayanların anlatması gerektiğini vurgulayan Tarablus, "Maalesef tarih kitapları zaferlerle donanmış, gülsuyuyla yıkanmış oluyor. Benim kitaplarım gerçekçi anlatılara dayanıyor. Sosyal, politik, gündelik hayat ve cinsiyet ayrımcılığı gibi konulara yumuşakça ve gazeteci etiğiyle yaklaştım. Karşılığında güzel tepkiler aldım çünkü insanların hayatının satırlara dönüşmesi onları çok etkiledi" dedi.

KALEMİM GÜÇLENDİKÇE AİLE ÖYKÜMÜ DE KALEME ALACAĞIM

Tarablus, "Ne zaman ayrıştırıldık bilemiyorum. Ortaokula gittiğimde sen Yahudi’sin diyen bir öğretmenim oldu ve bunun kötü bir şey mi iyi bir şey mi olduğunu anlayamamıştım. Kendi ailemin tarihini de göz önüne aldığımız zaman bunları anlatma ihtiyacım olduğuna inandırdı. Sadece mahalle kültürüm değil kalemim güçlendikçe aile öykümü de kaleme alacağım" diyerek anlatacağı çok şey olduğunu vurguladı.

Yaratıcı olmak kadar gerçekçi ve güven sağlayıcı olmak gerektiğinin altını çizen Tarablus "İlk defa hikayemi size anlatıyorum diyenler oldu. Son kitabımda çocuklarına bile konuşmayan kadınlar veya babasından duyduğu anılarını anlatanlar oldu. Bu yüzden böyle bir söyleşi yapmanın ilk etabı karşınızdakini kendinize inandırmak oluyor. Kendi toplumumda tanınır olmak uzun süredir medya sektöründe çalışıyor olmak da güven sağlıyor" dedi.

YA DİN DEĞİŞTİRİRSİN YA DA İDAM EDİLİRSİN

‘Baba Bize Neden Dönme Dediler?’ kitabının Yahudilerin yaşamlarının köklerine bir yolculuk olduğunu belirten Mesut Varlık’ın "Kitapta geçen Sabetay ve dönmeler kimlerdir?" sorusu üzerine Tarablus, Sabetay ve dönmelerin hikayesini anlattı.

"1626 yılında İzmir'de Haham bir ailenin Haham oğlu Sabetay doğuyor. Sabetay 18'ine varmadan Yahudi mistisizmi ve bütün din kitaplarını hatim ediyor. Sıradışılığı aileden ve çevreden gördüğü tepki ile büyüyor. Söylentiye göre yapmak istediği bir reform hareketiydi. Yahudileri Babil döneminde kovuldukları kutsal topraklara geri götürmeyi vaat ediyordu. Bu padişahı çok rahatsız etti ve ‘ya din değiştirirsin ya da idam edilirsin’ denildi. Sonuç olarak din değiştirdi. Görünürde Müslüman iç dünyasında Yahudi oldu. Sabetay’ın çok takipçisi oldu ve kendi dinlerini ve ritüellerini gizli bir şekilde yaşamaya devam ettiler."

Kitabında tanıklık edenlerin ‘dönme’ kavramının kötü anlamda kullanıldığını ve kendilerine ‘Selanikli’ denmesini istediğini belirten Tarablus, kendilerinin olayları anlatırken ‘dönme’ kavramını kullanmaya devam ettiklerini aktardı. 
"Onlara neden dönme deniyor? Çünkü döndüler. Hepsi ne olurlarsa olsunlar etnik ve kültürel olarak Yahudi olduklarını biliyorlar çünkü hepimiz aynı yerden çıktık. Endülüs, İspanya ve Sefarad Göçü... İnsan doğduğu şeydir, olduğu şey olabilir mi?"
SERVETLERİNİN YANINDA BİLGİLERİNİ DE GETİRDİLER

Tarablus, "Azınlık bilincinde kendini farklı göstermemek vardır. Bu insanlar Türkiye'ye geldiklerinde Batı eğitimi almış nitelikli kişilerdi. Servetlerinin yanında aynı zamanda bilgilerini de getirdiler. Cumhuriyetin kuruluşunda ön ayak oldular. Bu kadar öne çıktıktan sonra üstüne dönme damgası görmek onlar için iyi bir durum değildi. Hepsine Varlık Vergisi uygulandığı dönemde artık daha da kapanmaları için iyi bir sebep vardı" dedi.

Yahudiler arasındaki içevliliklere de değinen Tarablus, "Hapishane hayatı yaşamadılar fakat kapalı bir hayat yaşadılar. Son nesle kadar içevlilikler yaptılar. İçevliliklerin, gizliliğin ve korkunun yarattığı travma dışında en önemlisi çocuklardan gizlenen soyuna ve kültürüne ait bir gerçek var. Bundan sonra yalnızca yaşlıların gizliliği sürdüreceğine inanıyorum" dedi ve bunun bir sebebinin de İspanya'nın Seferadlara vatandaşlık hakkı vermesi olduğunu belirtti. Amerika'da yaşayan bir Selaniklinin ‘atalarının özrü’ olarak pasaportu almasının göz yaşartıcı olduğunun altını çizdi.

HERKESİN HİKAYESİ BENZERSİZDİ

Kitapta 28 söyleşi olduğunu fakat çok daha fazla söyleşi yaptığını aktaran Tarablus, bir kısmının sonradan vazgeçtiğini ve isminin yayınlanmasını istemediğini de belirtti. 

"Geniş bir yaş yelpazesi kolladım. Hem gençler hem de yaşlılar konuştu. Herkesin hikayesi benzersizdi ve benim açımdan eşsiz bir çalışmaydı. Böyle insanlar vardı, var ve var olacak. Hurafelerle, ötekileştirilmelerle ayrıştırmalarla sadece kendimize zarar verebiliriz" diyerek sözlerini noktaladı. 

 

Öne Çıkanlar