'Laikliği savunuyoruz diyenlerin Türkiye'de gerçek bir laikliğin olmadığını bilmeleri lazım'
ARTI GERÇEK- Ayşe Yıldırım ve Kemal Göktaş'ın sunduğu Detay programının konuğu, HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu oldu.
ARTI TV'de ekrana gelen programda Keresticioğlu, HDP'nin "Herkes için Adalet" kampanyasını, diğer muhalefet partileriyle yapılan görüşmeleri, iktidarın "yeni anayasa" ve "uzay" çıkışını değerlendirdi.
Erdoğan'ın "uzay müjdesi" hakkında konuşan Kerestecioğlu sözlerine "Bir 'hanım olarak' böyle bir hayalim yok, hiç olmadı. 'Hatta bir hanım' lafı bile içselleştirilmiş bir ayrımcılığı gösteriyor, öncelikle bunu vurgulamak isterim" diye başladı ve şöyle devam etti:
'BİZİM YOKSULLUK GİBİ DAHA GERÇEK VE SOMUT ŞEYLERİ ÖNLEMEK GİBİ HAYALLERİMİZ VAR'
"Onun dışında, her şey 2023 zaten. Meclisteki bir konuşmam için hazırlanırken baktım, mesela doğalgaz meselesiyle ilgili 2003'ten beri aynı bölgede 30 kez doğalgaz müjdesi verilmiş ve bu 2023'e kadar sarkıyor. Bu müjdeler aslında oyalama müjdeleri. Ben gerçekten Z kuşağının da bundan etkileneceğini zannetmiyorum. Ama kendileri sert bir iniş yapmak istiyorlarsa, tabii ki onların tercihidir, önden buyursunlar. Kadınların da buna çok itibar edeceğini zannetmiyorum. Öncelikle raylı sistemi oturtabilirler mesela, insanlar hayatlarını kaybetmez. Öncelikle maske dağıtmayı becerebilirler, öncelikle aşıyı becerebilirler. Bizim; yoksulluk gibi, adaletsizlik gibi daha gerçek ve somut şeyleri önlemek gibi bir hayalimiz var."
''YENİ ANAYASA' DENMESİNİ ZUL KARŞILIYORUM'
Programda, AKP sözcülerinin yeni anayasa açıklamalarında 1921 ruhuna vurgu yaptıkları, HDP'nin de anayasa çalışmalarında 1921 anayasasının çoğulcu niteliğine referans verdiği hatırlatıldı ve AKP'nin 1921 anayasasına bakışı ile HDP'nin bakışı soruldu. Kerestecioğlu, bu konuda şöyle yanıt verdi:
"Bizim oraya yaptığımız vurgu bütünüyle bir 1921 anayasası değil. Ama özellikle yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, özerklik meselesi ve çoğulculuk. Bizim anladığımız şeyler bunlar. Fakat ben 'yeni anayasa' denmesini dahi zul karşılıyorum. Böyle bir şeyin gerçekliği olduğunu da düşünmüyorum. Bugün bu kadar insan cezaevindeyken, AYM ve AİHM kararları uygulanmazken, aslında tekçiliğin daha fazla güçlendirileceği bir takım çabalar olduğunu düşünüyorum. Ortada olan tehlike, anayasanın 90. maddesinin ikinci fıkrasının kaldırılması olabilir, Avrupa'yla olan ilişkiler olabilir. Ama toplumun gündemi ve tartışması bu değil.
'BUGÜN BİR SİVİL DARBEYİ YAŞIYORUZ'
"Şu çok dramatik değil mi? Meclis başkanı diyor ki, 'yeni anayasa herkeste çok büyük bir heyecan yarattı.' Adalet Bakanı diyor ki, 'darbe anayasasından kurtulacağız.' Evet darbe anayasasıdır ama pek çok değişiklik oldu üzerinde. Bugün bir sivil darbeyi yaşıyoruz ve var olan anayasanın kurallarını dahi uygulamayan bir iktidarla karşı karşıyayız. 'Darbe anayasasından kurtulacağız' diyerek yine aynı vesayet tartışmalarını, karşı çıkanları darbecilikle suçlayacakları günleri yaşayacağız demektir."
İktidarın, "İslami perspektifle bazı kesimleri yanlarına çekmeyi hedeflediğini" söyleyen Kerestecioğlu, şöyle devam etti:
'TÜRKİYE HİÇBİR ZAMAN LAİK OLMADI'
"Türkiye hiçbir zaman laik olmadı. 'Laikliği savunuyoruz' diyenlerin de Türkiye'de gerçek bir laikliğin olmadığını bilmeleri lazım. Diyanet İşleri Başkanlığı, tek dinin hâkimiyeti, inancı olmayanların ya da Alevilerin yok sayılması; bütün bunlara baktğımızda 'Devlet dini' diye bir şey var. Bu laikliğe işaret etmiyor. Tamam, laiklik duruyor orada ama bu bile fazlaysa bizi hakikaten tehlikeli şeyler bekliyor. 'Gidiyorlar, eriyorlar, bitiyorlar' demek yerine muhalefetin güçlenmesi, onların argümanlarıyla hareket etmek yerine kendi söylemlerimizi, kendi gücümüzü, kendi birleşikliğimizi kurmak gerektiğini düşünüyorum. Yoksa öyle sürekli anket bakarak 'Gidiyorlar mı, azaldı mı?' diyerek siyaset yapılmaz."
'ERDOĞAN'IN TEPEDEN SÖYLEDİKLERİNE İTAAT ETMEK ZORUNDA OLAN YARGI MENSUPLARIYLA KARŞI KARŞIYAYIZ'
HDP'nin başlatıığ Adalet Kampanyasıyle ilgili de konuşan Kerestecioğlu, "Kucaklayıcı bir söyleme ihtiyaç var ve bizim yapmak istediğimiz bu. Zaten partilerle yaptığımız görüşmeler de, 8 Şubat'ta ilan ettiğimiz deklerasyon da buna işaret ediyor. Çünkü 7'den 70'e her cenahtan insanlar adalete aç, adalete susuz. Nereye yüzünüzü dönseniz bunu görmeniz mümkün. Ciddi bir adaletsizlik ve biat eden bir yargı var. Her kesime yönelen büyük hak ihlalleri var. Ben 35 yılı aşkın meslek hayatı olan bir insanım. DGM'leri, özel yetkili mahkemleri, sıkıyönetim mahkemelerini, hepsini gördüm. Hiçbir denetimin ya da soruşturmanın olmadığı, tamamıyla Erdoğan'ın tepeden söylediklerine itaat etmek zorunda olan yargı mensuplarıyla karşı karşıyayız" dedi.
'MÜCADELENİN NEREDEN YÜKSELECEĞİ BELLİ OLMUYOR; BAZEN HRANT'IN DELİK AYAKKABISI, BAZEN GEZİ'DEKİ AĞAÇLAR'
Kerestecioğlu, "Gerçekten onurlu yaşamaktan ve mücadele etmekten başka bir yol var mı? Bu ülkede daha örgütlü mücadelenin yükseleceği zamanlar olacak. Bunun nereden yükseleceği belli olmuyor. Bazen Hrant Dink'in delik ayakkabısı bazen Gezi'deki ağaçlar" diyerek, "Partilerin daha sağlam durması ve iktidarın bizleri çekmek istediği noktaya çekilmemesi gerekiyor. Net, şeffaf, tutarlı ve demokrasiden yana tutum almak gerekiyor. Diplomasi fazla oyuncaklı, gerçek siyaset tabanların yakınlaşmasıdır" ifadeleriyle sözlerini tamamladı.