Kılıçdaroğlu ve oluşturduğu parti yönetiminin böylesine büyük bir 'karşı-devrim' dalgasını önleyebilecek bir kapasitesi yok. Bir halk hareketi için kolları sıvayacak insanlara ihtiyaç var.
Türkiye medyasında Aydın Doğan dönemi kapandı. 1979'da Milliyet Gazetesi'ni alarak medya patronu olmuştu. İşte Doğan'ın iş yaşamının kısa hikayesi.
Doğan Medya Grubu'nun satışı, Aydın Doğan'ın 1979 yılında Milliyet'i satın alarak girdiği medyadan 40'ncı yılı yaklaşırken çıkışına da işaret ediyor...
Zaten Milliyet’ten transfer edilen baş polis, Hürriyet’in tepesine yerleşip gereken hazırlığı ve temizliği yaptı. Geriye, kılçıkları temizlemek kaldı.
'Toplumumuzu ve kadını rahatsız edecek konuları ekranlarda tartışmak, reyting kaygısı ile ekrana taşımak uygun değildir.'
Sayın cumhurbaşkanı, bizzat kendi başbakanlığında, 2004’te TCK Md. 216/2 olarak getirilen grup tahkiri suçunu nasıl 'duyurmayın' diyebiliyor?
Şehit kavramı devletin ve sosyal ampirizmin şekillendirdiği anlamıyla biçimlenip algılanıyor. Devletin kurumları, medya ve tetikçileri algı pompalıyor, temiz yürekler algının fedaisi oluyor.
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, Jin Haber Ajansı, Azadiya Welat Gazetesi, Patnos FM, Bugün Tv Ankara Şubesi ve Cihan Haber Ajansı'nın teçhizatlarına 954 bin lira değer biçti.
Oysa Murat Belge hiçbir zaman militan olmadı, neden ondan militanlık bekleniyor? Neylersin, volontarizm kitaptaki gibi durmuyor, dünya üniversite yönetimleri yönetilip hesap bile soruluyor.
‘Yerli ve milli medya’ AKP iktidarının ‘beklenti’lerini yerine getirmek için halka yalan söylüyor. Bu yüzden de dünyanın bildiğini Türkiye’nin ‘yerli ve milli ahalisi’ bilmiyor.
Neo-Osmanlı olacaktı… Eski topraklara kavuşacak kendisi de yeniden tahta çıkacaktı… Ama elin tankıyla savaşa gidilmezdi. Gidemiyor nitekim.
Cumhurbaşkanı dün de, Afrin’e harekat için yeşil ışık yakan Putin’le, Esad güçlerinin Afrin’e girme kararı üzerine yeni bir telefon görüşmesi yaptı.
İlkeli demokratik duruşa saçma diyenlerin bile bu partide kendini ifade edebilmesi gerekiyor. Demokratik örgütlenmelerde, içeri düşenin yetkileri otomatik olarak düşüyor.
İktidarın uygulamalarından ve siyaset yapma tarzından yaralanan, zarar gören tüm toplumsal kesimlerinin bir cephe açarak, ortak ses oluşturmasıyla bu karanlık dönem atlatılacak.
Eğer PKK veya PYD, Türkiye’ye roket yollamak gibi, Suriye’de kendilerini silip atmaya yönelik bir harekatı meşrulaştıran bir iş yapıyorlarsa, çıldırmışlar demektir.
Medya gönüllü olarak silah altına aldırdı kendini. Haber merkezleri sahadan haber almak yerine başkentten talimat almaya daha özenli davranıyorlar.
İnsan sormadan edemiyor, Efrin Hıristiyan olsa Efrin işgal edilir miydi? Bunun sorgulanması gerekiyor. Bunu daha çok Müslüman dünyanın sorgulaması gerekiyor.
Afrin'i işgal girişiminde Türk medyası, vicdansızlaştırma taburu olarak cephede. 'Biz Kürdü sevmeyiz!', 'Biz bizden olmayanı ezer geçeriz!' diyorlar.
Başbakan, medyadan ‘Afrin operasyonunun DEAŞ’a da yönelik olduğunun ön plana çıkarılmasını’ istedi. Bir beklentisi daha var; ‘PYD’nin moralini yükseltecek haberler yapılmaması...
Merkez medya zaten eridi gitti; Baş komutanın yanında, arkasında çoktan hizalanan, sanki askeri harekata bizzat katılan bir yayıncılık anlayışı mevcut.
Afrin harekatına ilişkin yayınların nasıl yapılması gerektiğini 15 maddede sıraladı.
Nevşin Mengü, kadına yönelik taciz ve şiddetin azaltılmasına katkı yapmak amacıyla başlatılan #SenDeAnlat kampanyası için konuştu.
Birileri öyle istiyor diye boyun eğecek değiliz. Asli işimiz, 'halkı bilgilendirme hakkı'na sahip çıkmak. Uçaklarda baş köşelerde oturmak veya borazancıbaşılık yapmak değil.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin basın özgürlüğü alanında dünyanın önde gelen ülkelerinden olduğunu savundu.
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Diyarbakır Temsilcisi Mahmut Oral, 2016-2017'de 178 medya kuruluşunun kapatıldığını ve 10 bin gazetecinin işsiz olduğunu söyledi.
Yeni yılın ilk mesai günü dört haber sitesine erişim engeli konuldu. Ancak yasakları aşmak mümkün. Evler, işyerleri; bir gazete merkezi, bir televizyon stüdyosu olmalı.
Macron’un tutuklu gazetecileri gündeme getirmesi durumunda Erdoğan’ın nasıl bir tepki vereceği Avrupa’da merak konusu oldu.
‘Yandaş’ da olsa medya denilebilmesi için yayınlarının gazeteyi ve televizyonu andırması gerekiyor. Saray’ın borazanı gazete ve TV’leri yönetenler gazeteci taklidi yapmaktan bile vazgeçmiş.
cem küçük, israil’in katil bir devlet olduğunu söyledi. katil bir devletin katliam yöntemlerini benimsemekte, bunları büyük bir iştahla savunmakta bir sorun görmüyor tabii.
Muhalefet bakımından medyanın öneminin altını çizmek ve umutlarımızın iniş çıkışlar yaşadığı bu günlerde 'enseyi karartmamak' için Channel N'in efsanevi hikayesine bakmak gerekir.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.