En uzun gece 'Şeva Yelda' Van'da hikaye ve stranlarla kutlandı: 'Artık karanlık çok uzun olmasın'
Şenol BALI
VAN - Kış mevsiminin başlangıcı olarak da kabul edilen 21 Aralık, yılın en uzun gecesi. Kürtçe 'Şeva Çile', Farsça 'Şeb-i Yelda' olarak isimlendirilen bu gece, Kürtler, Azeriler ve Farslar tarafından
tarafından kutlanıyor.
Miladi takvime göre kış ve yaz ayları iki kırk gün olarak hesaplanıyor. Kürtçe, 'çileyê bicuk' (küçük kırk) ve 'çileyê mezin' (büyük kırk) olarak ayrılıyor ve her bir bölüm 40'ar gün olarak hesaplanıyor. 21 Aralık, 'çileya biçuk'un başladığı gece olarak kabul ediliyor ve 'Şeva Yelda / Şeva Çile' olarak isimlendirilerek kutlanıyor. 21 Aralık'tan sonra geceler kısalıyor, gündüzler uzuyor.
EN UZUN GECE...
Farsçada 'şeb' gece; 'yelda' ise uzun ve siyah anlamına geliyor. O gece; şiirler okunuyor, şarkılar söyleniyor, hikayeler anlatılıyor ve nar ikram ediliyor. Şeb-i Yelda, Farslar, Kürtler ve Azerilerin yanı sıra bölgede yaşayan birçok halk tarafından kutlanıyor.
ERKMEN HİKAYELER ANLATTI, PANOSİ STRANLAR OKUDU
Son yıllarda birçok Kürt kentinde 'Şeva Çile' etkinlikleri düzenleniyor. Van'da Eğitim Sen Şubesi'nin Şanowan Salonu’nda düzenlediği kutlamaya Kars'tan hikâye anlatıcısı Ayhan Erkmen ve Ağrı'dan dengbêj Keremê Panosî katıldı. Katılımcılara nar ikram edilmesiyle başlayan ve üç saat süren etkinlikte Erkmen’in anlattığı hikayeler ile Dengbêj Panosî’nin stranları (ezgi) büyük beğeni topladı. Katılımın yoğun olmasından dolayı birçok kişi ayakta kaldı.
'ŞÖLEN HAVASINDA GEÇİYOR'
Artı Gerçek’e konuşan hikâye anlatıcısı Ayhan Erkmen, Şeva Yelda hakkında şunları söyledi:
"Kışın uzun geceleri, toplumun bir araya gelerek hikayeler anlattığı, stranlar (ezgi) söylediği bir şölen havasında geçiyor. Bu şölenin taçlandırıldığı gece, kuzey yarım kürenin en uzun gecesi olan 21 Aralık gecesidir. ‘Şeva Yelda’, bir başka ismiyle ‘Şeva Çile’. Şeva Yelda sadece Kürtlerin bir bayramı değil. Kürtlerin beraber yaşadığı Farsların, Ecemlerin ve Türkmenlerin de ortak değeri ve bayramı. Bence halklar arasında bayramın kullanış şeklindeki tek fark; dil farkı.
Herkes kendi dilinde stranlarını söylüyor, öykülerini anlatıyor. Kürtler, daha fazla anlam yüklüyorlar. Sadece kendi hikayelerini anlatmıyorlar. Mesela ben Ermeni halkının ve Ezidi Kürtlerin de öykülerini anlattım. Şahmaran’ın da öyküsünü anlattım, ölümsüzlük diyarının peşinde koşan Mîr Mihê’nin hikayesini de anlattım.. Tamara ve Meryem’in aşkını da anlattım. Biz Kürtler bu ortak coğrafyadaki değerlerin buluştuğu Şeva Yelda’yı en anlamlı kutlayan halklarız" dedi.
'BAZEN KARALANDI BAZEN YASAKLANDI'
Bu gecenin uzun yıllar kutlandığını ancak bir dönem karalandığını veya yasaklandığını hatırlatan Erkmen, "Gerek bazı yanlış dini inançlar gerekse de iktidarlar, toplumun bu şekilde bir araya gelmesini yasakladılar. Bu baskılardan kaynaklı unutuldu. Doğduğum köyde odalarda hazırlıklar yapılırdı, herkes bir şeyler getirirdi. Çîrokbêjler (hikâye anlatıcısı) hikayelerini anlatırdı ve dengbêjler stranlar söylerdi. Anılar anlatılırdı ve hep birlikte kutlanılırdı. Toplumun hafızasını yok etmek için bu geceler bazen karalandı, bazen de yasaklandı.”
'HAFIZAYI YOK ETMEK İÇİN YASAKLADILAR'
Toplumsal hafızaya değinen ve Newroz örneğini veren Erkmen, şöyle devam etti
"Niye unutuldu? Newroz da öyle değil miydi? 1960’lı yıllara kadar kutlandı. Daha sonra baskılarla unutturulmaya çalışıldı. Benim doğduğum köyde bile 1980 darbesine kadar Newroz kutlanıyordu ve sonra yasaklandı. Kan döküldü Newrozlardan dolayı. Yelda da öyle. Toplum oturuyor, hikayeler anlatıyor, toplumun hafızası yenileniyor. Kahramanlık öyküleri, destanlar anlatılıyor. Bu hafızayı yok etmenin yolu onu yasaklamaktır.
Alevi toplumunun cemleri yasaklandı, fetvalar çıkarıldı ama cem bir araya gelmenin, arınmanın ve hakikate beraber yürümenin mekanıydı. Şeva Yelda da öyle. Biz hep toplanmalıyız, gençler ve yaşlılarımızla birlikte. Yaşlılar anılarıyla taşımalı bu hafızayı. Gençler de o merakla öykülere, stranlara ve bu geleneğe yeltenmeli. Helalleşip umutla yürümeliyiz geleceğe."
'KARANLIĞI TOPLUM OLARAK GERİDE BIRAKIRIZ'
Toplumun hafızasına dönük bir geri dönüş yaşadığını kaydeden Erkmen, "Toplum, kendi hafızasına geri dönüş yapınca bu değerlere sahip çıktı ve son birkaç yıldır yaygınca kutlanılıyor. Ben de Van’da ikinci kutlamamı yapıyorum. Artık uzun gecenin karanlığını toplum olarak ülke ve dünya olarak geride bırakırız. Artık karanlık çok uzun olmasın" dedi.
'BİR YILI UĞURLAYIP YENİSİNİ KARŞILIYORUZ'
Kutlamada stranlar söyleyen dengbêj Keremê Panosî ise "Bu gece bana yıl kendini yeniliyormuş gibi geliyor. Bir yılı uğurlayıp yenisini karşılıyorsun. Kötü şeyler yerine güzel şeyler diliyorsun. Bu gece bizler için çok güzel ve keyifli. Bizler için bir gurur kaynağı. Eskiden cemaatler toplanırdı. Odalarda hikayeler anlatılır ve dengbêjler kilamlar (ezgi) söylerdi. Televizyon yoktu. Kimse konuşmaz, hikâyeyi dinler ve kilamı ezberlerdi. Bugün yine bize bir araya getiren herkese minnettarız" diye konuştu.
'UNUTULMAYA YÜZ TUTMUŞ BİR GECE'
Kutlamaya katılan dinleyicilerden Recep Kara da Yelda Gecesi’nin bir milat olarak kabul edildiğini söyledi. Kara, “21 Aralık, en uzun gece ve eski bir bayram. Biz Kürtlerde kutlanıyor. Bir evde toplanılan, meyvelerin ikram edildiği, dengbêjlerin katıldığı, hikayelerin anlatıldığı önemli bir gelenek. Kutlanmaya kutlanmaya unutulmaya yüz tutmuş bir gece. Bayram olarak kutlanmasının nedeni gecenin bir milat olarak kabul edilmesi. Gündüzlerin uzamaya başlaması biz Kürtler için bir milat. Bir diriliş olarak da görülüyor" dedi.
Alevi Kürtlerin yüzyıllardır devam eden yılbaşı ritüeli: Gağan