'İnsanlığa Gönderilmiş Mektuplar': Hakları için mücadele edenler

'İnsanlığa Gönderilmiş Mektuplar': Hakları için mücadele edenler
'Hafızayı, kayda geçirmenin çok önemli olduğunu biliyoruz. Çünkü kendilerince hakları ihlal edip başka bir gerçeklik kurmaya çalışanlar önce geçmişi yok ederler.'

Yağmur Kaya


ARTI GERÇEK- TİHV'nın yapımını üstlendiği, "İnsanlığa Gönderilmiş Mektuplar" adlı belgesel filminin gösterimi yapıldı.

Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın (TİHV) yapımını üstlendiği ve yönetmenliğini Yusuf Kenan Beysülen’in yaptığı "İnsanlığa Gönderilmiş Mektuplar" adlı belgesel Şişli’de bulunan Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda izleyiciyle buluştu. Belgesel filminin ilk gösterimine Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, TİHV İstanbul Temsilcisi Ümit Efe, sanatçı Erdal Güney, filmin yönetmeni Yusuf Kenan Beysülen ve birçok kişi katıldı.

Belgeselde Hafıza Merkezi kurucusu Murat Çelikkan, TİHV Yönetim Kurulu Üyesi ve Barış Akademisyeni Prof. Dr. Nilgün Toker, Kayıp yakınlarından Maside Ocak, Besna Tosun ve Cemal Babaoğlu, Türk Tabipleri Birliği Diyarbakır Şube Başkanı Dr. Elif Turan, LGBTI+ aktivisti Şevval Kılıç, mülteci hakları aktivisti Yusuf Ak, ekolojist Eren Dağıstanlı, gazeteci-aktivist Hacer Foggo, zorunlu askerlik yapmayı reddeden vicdani retçi Şendoğan Yazıcı ve kadın hakları savunucusu-feminist İlknur Üstün'ün tanıklıklarını ve mücadelesini konu ediniyor.

Belgeselde acılar, haksızlıklar karşısında sadece yas tutunmakla yetinmeyip hakikati ve adaleti arayan 12 insanın öyküsünün anlatılıyor. 'İnsanlığa Gönderilmiş Mektuplar'da insan hakları mücadelesinin dünü ve bugünü anlatılıyor.

'ANLATILAN BİZİM HİKÂYEMİZ'

Film gösterimi öncesi konuşan TİHV İstanbul Temsilcisi Ümit Efe, filmin Cemal Süreya'nın insan hakları hareketinin üyelerinden gazeteci Emil Galip Sandalcı için kullandığı "İnsanlık adresine gönderilmiş bir mektup gibidir" ifadesinden alındığını aktardı. Efe, "Katılımdan da anlıyoruz ki, en çok insan haklarına ihtiyaç duyduğumuz zamanlardan geçiyoruz. Bu belgeselde anlatılan bizim hikâyemizdir" dedi.

ADALET VE HAKİKAT MÜCADELESİNDE 26 YIL

Belgeselde tanıklığını anlatan isimlerden biri gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun'un kızı Besna Tosun. Besna Tosun 12 yaşındayken babası Fehmi Tosun İstanbul Avcılar’daki evlerinin önünden kaçırıldı, kendisinden bir daha haber alınamadı; tarih 19 Ekim 1995’ti. Tosun,  babasının akıbetini öğrenmek için çıktığı bu yolda artık bir hak savunucusu olduğunu ifade ediyor. 26 yıldır hakikat ve adalet mücadelesi yürüten Besna Tosun, belgeselde, bu 26 yıllık süreçte gördüğünü, bildiğini anlattığını ifade ediyor. "Babamı arama mücadelem bir insan hakları mücadelesine döndü benim için" diyen Tosun, belgeselde yer alan isimlerin mücadele ettiği alanlar farklı olsa da aslında ortak amaçlarının hak ve adalet olduğunu vurguluyor.

'HEPİMİZ HAKSIZLIĞA KARŞI BİR ŞEYLER YAPABİLİRİZ'

Tosun, filmi izlemeye fırsat bulun kişilere ise şu çağrıda bulundu: "Ben suna hep itiraz ediyorum: 'Ben ne yapabilirim ki?'. İnsanlığa karşı işlenmiş bir suç, bir hukuksuzluk karşısında insanların kendini güçsüz, zayıf görmesini kabul etmiyorum. 'Benim yapabileceğim bir şey yok' demesini kabul etmiyorum. Bu belgeselde onu girebiliriz. Hayır, hepimizin olduğumuz yerden yapabileceği bir şeyler var. Yapabileceğimiz şeyler farklı ama hepimizin insanlık onuru adına, eşitlik, hukuk ve adalet adına yapabileceği bir şeyleri var; olmalı. Siz resim yaparsınız, ben dans ederim, öbürü şarkı söyler, biri eylem yapar, birisi haber yapar, biri belgesel çeker... Hepimiz bulunduğumuz noktadan haksızlığa ve hukuksuzluğa karşı, doğanın talan edilmesine karşı bir şeyler yapabiliriz. Belgesel, bu farklılığı konu ediniyor. Bence bu yüzden çok önemli" diye konuşuyor.

'HER YERDEN, HER KESİMDEN MÜCADELE'

Belgesel de yer alan isimlerden biri ise insan hakları savunucusu, feminist İlknur Üstün. İnsan hakları mücadelesinde yer alan, değer üreten, farklı kesimlerden isimlerle buluşmanın mücadeleyi büyüttüğünü dile getiren Üstün, "Her şeye ve her koşula rağmen hakları için her yerden, her kesimden mücadelenin varlığını gördüm. Bu insana umut veriyor. Bu umudun parçası olmak güzel. Yine bu zor koşullara rağmen göstermek, kayda geçirmek geleceği kurtarmak demektir. Bu filmle, küçükte olsa bunun bir parçası olmak bana güç kattı.

Hafızanın, kayda geçirmenin çok önemli olduğunu biliyoruz. Çünkü kendilerince hakları ihlal edip başka bir gerçeklik kurmaya çalışanlar önce geçmişi yok edenler. Bu film aslında geleceğe kalacak bir şey. Dolayısıyla geleceğimizi kurtarmış olacağız" diyor.

Öne Çıkanlar