Selçuk Baran’ın 'Günlükler’ini okumak
Abdullah EZİK
Modern Türk edebiyatının kendisine özgü isimlerinden biri olan Selçuk Baran’ın 'Günlükler (1948-1989)’i Can Yayınları tarafından yayımlandı. Baran’ın ilk gençlik günlerinden 1990’lara dek tuttuğu, hayatının birçok farklı evresinin yansıdığı bu günlükler, okura hem yazara hem de dönemine dair sunduğu anekdotlarla dikkat çekiyor.
Öykülerinde kaçış, çaresizlik, yalnızlık, yabancılaşma gibi konulara ağırlık veren, hemen her zaman kendisine özgü sembolik bir dil geliştirmeye çalışan Selçuk Baran, bu bilinçli tavrıyla duru, akışkan ve fazlalıklardan ari bir edebiyat geliştirmiştir. Küçük insanın trajedisine odaklanan, kişiyi kendi yaşamı ve sınırları içerisinde değerlendiren, kıyıda köşede kalmış hayatları kendisine mesele/dert edinen Baran, bu tutumuyla Türk edebiyatının kendi sesini bulmuş yazarlarından biri olmuştur.
Günlükler (1948-1989), Selçuk Baran’ın ilk gençlik döneminden 90’lara uzanan çizgide tuttuğu 12 defterden meydana gelmektedir. Baran’ın kimi zaman büyük bir yalnızlık, kimi zamansa heyecanla kaleme aldığı notlar; zihninden geçenleri yazıya döktüğü karalamalar bu kitap aracılığıyla ilk kez okurla buluştu. Bir yazarın zihin dünyasına, kişisel yaşantısına, duygu ve düşüncelerine dair özel metinler olarak görülebilecek bu tür kitaplar, şüphesiz edebiyat tarihlerinin bir başka yüzünü temsil eder. Öznel, kişisel ve ayrıksı olan bu metinler, işleyen bir zihnin arka planında neler olduğunu ve o zihnin nasıl çalıştığını açıkça ortaya koyması, görünür kılması bakımından önemlidir.
1933 yılında Ankara’da doğan ve 1999’a dek sürekli üreten, düşünen, yazan bir entelektüel olarak Selçuk Baran, bir yandan kurgusal metinler kaleme alırken diğer yandan kendi yaşamına dair notlar almaktan da geri durmaz. Onun kurguyla kurgu dışı arasında sürekli mekik dokuyan bu tavrı, yazarın nasıl bir bilinçle hareket ettiğini göstermesi bakımından da anlamlıdır.
Günlük, bir yazarın, entelektüelin, şairin kendisini açıkça görünür kıldığı en özel türlerden biri olarak görülebilir. Kişinin sadece ilgilendiği disiplinde değil, aynı zamanda kendi yaşamında neler olup bittiğini de görünür kılan bu tür, geçmişten bugüne iyi örnekleriyle gelişegelmiştir. Franz Kafka’dan Albert Camus’ye, Erdal Öz’den Cemal Süreya’ya kadar birçok yazarın günlükleri, bu anlamda türü zaman içerisinde geliştirmiş ve genişletmiştir. Selçuk Baran’ın günlükleri de bu anlamda türe yeni bir katkı ve iyi bir örnek olarak değerlendirilebilir.
Selçuk Baran’ın ilk kez gün yüzüne çıkan ve Can Yayınları tarafından yayımlanan Günlükler (1948-1989)’i okura yazarın edebiyatına ve yaşamına dair birçok özgün veri sunan özel bir metin. Baran edebiyatını daha da anlamlı kılan ve bu edebiyatın zaman içerisinde nasıl gelişip dallanıp budaklandığına dair düşünsel bir izdüşümü/harita vadeden bu kitap, günlük türüne dair de önemli bir katkı olarak değerlendirilebilir.