Ahmet Nesin
1 Nisan şakası gibi, Devlet Bahçeli erken seçim isteyecek...
Yine anketler başladı, yine seçim loto oynanıyor ve bu kez AKP ve Recep Tamam Erdoğan yalnız başına kalmış durumda. Belki inanmayacaksınız ama Erdoğan yenecek aday arıyor ve bulamıyor. Bunun çeşitli nedeni var ama en önemlisi parti olarak inandırıcılıklarını ciddi bir şekilde kaybettiler. Esasında partinin kuruluş amacı da bunun üzerine kurulu, tek adama inananlar topluluğu gibi bir parti AKP. Bunu daha net açıklamak gerekirse AKP bir siyasi parti değil, siyasi partide iç muhalefet olur, il yada ilçe başkanlığı için hepsinde olmasa da birkaç aday çıkar, yani parti içi rekabet olur. Oysa AKP'de sesini çıkaran herkes partiden ayrılmak zorunda kaldı.
AKP'nin siyasi parti olmamasının çok nedeni var yada çok açıklaması var. En azından Erdoğan'dan sonra Ahmet Davutoğlu biraz anlaşılabilir bir başbakandı ama Binali Yıldırım'ın hiçbir açıklaması olmaz. Ciddi bir siyasi partide Binali Yıldırım'ın bırakın başbakan olmasını bence bakan olma yada Parti Meclisi'ne girme şansı yoktur. Tersten de bakabiliriz esasında olaya, siyasi bir kişilik eğer bir partiye genel başkan olmak istiyorsa çıkar ve adaylığını açıklar. Bunun tersi oluyorsa, yani AKP'de olduğu gibi Erdoğan "Şunu parti başkanı ve başbakan yaptım" diyor ve siz de kabul ediyorsanız bir anlamda emir kulu olmayı kabul etmişsiniz demektir ve kimse sizi ciddiye almaz, kendi siyasi yaşamınızı bitirmişsiniz demektir. AKP'nin tabanına sorsanız Binali Yıldırım aday yapılmaz ama Erdoğan'ın emriyle yapılır.
Uzun zamandır ülkeyi Erdoğan'ın yönetmediğini yazıyorum ve sanırım bu yerel seçimler final olacak. Tek adamlık seçim sistemini yerleştirmek ayrı bişey, onu uygulamak ayrı bişey. Bütün sistemi değiştirmeden buna askeri ve sivil bürokrasiyi eğitmez ve alıştırmazsanız –ki bu çok ciddi bir uğraştır ve zaman alır- birdenbire kendinizi tek başına bulursunuz. Erdoğan şimdi tek başına ve bütün bu hengameden yargılanmadan çıkmanın yollarını arıyor.
Bunca yanlışına karşın Doğu Perinçek'in söylediği bir doğru var, o da kim olursa olsun askeriyeyi arkasına almamışsa diktatör olamaz. Barış masasını deviren Ergenekon Erdoğan'a bir şart koştu. Barış masası devrilecekti ve HDP'nin hükümete girip milli güvenlik masasına oturması önlenecekti. Bunun da 1-2 yolu vardı ve birincisi 1 Kasım seçimleriyle uygulandı. İkincisi tek adamlık sisteminin onaylanması ve Erdoğan'ın kendisini başkan hissedebilmesiydi.
Biliyorsunuz burada kararı Erdoğan değil MHP verdi ve Devlet Bahçeli erken seçim kararını aldı. Seçime güle oynaya gittiler diyebiliriz ve seçimlerde kayrılan parti AKP değil MHP oldu. Burada Ergenekon tek başına AKP'nin artık hiçbişey olmadığını kanıtladı. Hem AKP oy kaybetti, hem de Erdoğan.
Şimdi sanırım oyunun son noktasına gelindi ve MHP yerel seçimlerde ittifak yapmayacağını açıkladı. Son anketlerde ittifaklar bile hâlâ geçerliymiş gibi yapılan çalışmalarda Cumhur İttifakı önemli belediyeleri kaybediyor. En önemli 8-10 büyükşehir belediye başkanlığını kaybettiğinde -ki şimdilik öyle gözüküyor- ittifakın devam etmesi için hiçbir neden kalmıyor. O an çok önemli bir an, bu seçim 1 Nisan şakası gibi bir sonuç verecek ve Devlet Bahçeli o gece "Erken seçim" için ilk adımını atacak. Şaka gibi değil mi, Bahçeli sanki erken seçimleri açıklamak için siyasete atılmış gibi. Bu seçimin sonucu ne mi olur, Erdoğan kaybeder ve yeni bir milliyetçi cephenin yolu açılır, MHP, İYİ Parti ve CHP koalisyonu Ergenekon başkanlığında yola koyulur. Bu seçim daha çok Erdoğan'ın yapmak istediği sivil darbeye karşı Ergenekon ve milliyetçi bir sivil darbe savaşı gibi gözüküyor.