Eser Karakaş
AKP bu lafın anlamsızlığını anladı mı?
AKP’nin 21 sene kesintisiz iktidarından sonra seçim propaganda sloganı olarak Demokrat Partinin 1950’de kullandığı “Yeter, söz milletindir” formülünü kullanacağını duyduğum zaman çok şaşırmış, bu tercihin çok komik olacağını düşünmüş idim.
Bu arada özellikle listeler belirlenene kadar yaşanan başka gelişmeler bu “Yeter, söz milletindir” sloganının, 1950’de anlamlı durabilen bu ifadenin komikliğini daha da görünür hale getirdi.
Sevsinler sizin “Yeter, söz artık milletindir” palavranızı.
Düşünebiliyor musunuz, bir Cumhurbaşkanı var, o Cumhurbaşkanı aynı zamanda AKP Genel Başkanı ve bu Cumhurbaşkanı/AKP Başkanı karışımı kişilik seçim çalışmalarına Cumhurbaşkanlığı makamının tüm olanaklarını kullanarak giriyor, gittiği her yerde devletin tüm olanakları, valiler, kaymakamlar emrinde, harcamaları da kısmen Cumhurbaşkanlığı bütçesinden karşılanıyor.
“Böyle şey olur mu, seçim kampanyasının masrafı neden Cumhurbaşkanlığından ödensin?” demeyin lütfen, Erdoğan Ankara’dan Van’a mitinge giderse hangi uçakla ve kimin benziniyle gidecek?
Üstelik bunu denetleyebilecek bir Sayıştay da ortada yokken.
Bu manzara karşısında “Yeter, söz milletindir” ifadesi ne kadar da komik kaçıyor mevcut Cumhurbaşkanlığı sisteminde değil mi?
Yesinler AKP’nin “Yeter, söz milletindir” sloganını.
Partiler YSK’ya seçim aday listelerini teslim ettiler, bu listeler epey tartışma yarattı.
Ancak, kanımca en çok tartışma yaratması gereken konu “yetmez ama evet” referandumunda ‘evet’ çağrısı yapan iki kişinin, Hasan Cemal ve Cengiz Çandar’ın YSP listelerinden girmesi değil, ikisi hariç tüm bakanların illerde birinci sıradan AKP adayı olması idi.
Ve bu bakanlar görevlerinden istifa etmeden seçime giriyorlar.
Bunun anlamı şu: Tüm bu bakanlar bakanlıklarının tüm olanaklarını seçim propaganda çalışmalarında kullanabilecekler.
Bu tam bir siyaset ve maliye skandalıdır.
Bu skandalın aktörlerinin seçime “Yeter, söz milletindir” sloganı ile birlikte girmeleri bu siyasi ve mali skandalın boyutunu katlamaktadır.
Bakanların seçim çalışmalarına bakanlık arabaları ve korumaları ile katılmaları tam bir komedyadır.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu İstanbul’da birinci sıradadır, tüm emniyet güçleri tüm olanakları ile emrindedir ve bu seçimin bu koşullarda yapılmasına YSK ses çıkarmamaktadır.
“Yeter, söz milletindir” sloganının AKP tarafından kullanılmasında sadece Cumhurbaşkanlığı ve bakanlıkların tüm olanaklarının kullanılmasındaki garabet yatmamaktadır.
Maalesef, evet maalesef, Yüksek Seçim Kurulu da devletin ve seçim süreçlerinin en yüksek karar organı olarak devletin yani AKP’nin yanındadır.
YSK başkanının ve Sayıştay başkanının kardeş olmaları bile bir tür göstergedir.
Erdoğan’ın yükseköğretim diplomasının orijinalini bile soramayan, Anayasanın 101. Maddesinin amir hükmünü bile ciddiye almayan YSK şimdi de bakanların tüm devlet olanaklarını kullanarak seçimlere görevlerinden istifa etmeden girmelerine ses çıkarmamaktadır.
Dünya siyaset ve demokrasi tarihinde muhtemelen hiçbir iktidar seçimlere devlet olanaklarını bu kadar pervasızca kullanarak girmemiştir.
14 Mayıs seçimleri umarım kime yeter denmesi gerektiğinin açıkça ifade edildiği bir seçim olacaktır.
Sevsinler AKP’nin kullanmak istediği “Yeter, söz milletindir” sloganını.
Eser Karakaş: Kadıköy Saint Joseph lisesi muzunu. 1978’de Boğaziçi Üniversitesi İİBF’den mezun oldu. Doktorasını 1985 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde yaptı. 1996’dan itibaren İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü’nde profesör olarak ders verdi. Bahçeşehir Üniversitesi İİBF’de Dekanlık yaptı. 2016 yılında 675 sayılı KHK ile ihraç edildi. 2008 yılından itibaren Strasbourg Üniversitesi Science Po’da misafir öğretim görevlisi olarak bulunuyor.