Eser Karakaş
Anayasa 127’nin mantığı yanlış
Erdoğan’ın şahsının İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Çarşamba (28 Aralık) günü yaptığı basın toplantısında İmamoğlu’nu görevden alma ile tehdit etti ve yetkiyi de anayasanın 127. maddesinden aldığını söylerken elindeki anayasayı salladı.
Doğrudur, anayasanın 127. maddesi içişleri bakanlarına mahalli idarelerin seçilmiş organlarını, bu organların yöneticilerini geçici bir tedbir olarak kesin hükme kadar görevlerinden uzaklaştırma yetkisini veriyor ama mesele bu yetkide değil de 127. maddenin mantığında, idari vesayet kavramının çok yanlış bir devlet telakkisi üzerine inşa edilmiş olmasında.
Benim mesleki alanıma da giren konuya ilişkin yaklaşımımı bugün sizlerle paylaşmak istiyorum.
Anayasa madde 127 beşinci paragrafı şöyle: “Merkezi idare, mahalli idareler üzerinde, mahalli hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi , kamu görevlerinde birliğin sağlanması, toplum yararının korunması ve mahalli ihtiyaçların gereği gibi karşılanması amacıyla kanunda belirtilen esas ve usuller dairesinde idari vesayet yetkisine sahiptir.”
Bu “idari vesayet” anlayışı, merkezi idarenin mahalli idareler üzerinde yukarıdaki nedenlere istinaden kullanacağı vesayet kanımca çok sorunlu bir anlayış.
Meseleye şöyle yaklaşalım:
1-Devlet kamu hizmeti üretimi demektir, devletin kamu hizmeti üretmek dışında faaliyetleri anayasal ve meşru olamaz.
2-Kamu hizmeti, ara kategorileri basitleştirme maksatlı olarak ihmal edelim, merkezi idarenin ürettiği merkezi kamu hizmeti ile mahalli idarelerin ürettiği yerel kamu hizmetinin toplamından ibarettir.
3-Bir kamu hizmeti, merkezi ya da mahalli, diğerinden daha önemli, daha öncelikli olamaz.
4-Merkezi kamu hizmeti (Ankara merkezi hükümet) ile yerel kamu hizmeti (Edirne, Diyarbakır, vs. mahalli idareleri) arasında hiyerarşik bir ilişki tanımlanamaz.
5-Merkezi kamu hizmeti ile mahalli kamu hizmeti arasında tamamlayıcılık (komplemantarite) ilişkisi vardır ancak.
6-Aralarında hiyerarşik ilişkinin tanımlanamayacağı, ancak tamamlayıcılık ilişkisi olan hizmetlerin yöneticileri arasında da, merkezi ve mahalli, birinin diğeri üzerinde kamu hizmetleri üzerinden vesayet yetkisi kullanmasının anayasal bir yetki haline gelmesi anlamsızdır.
Anayasa 127’de idari vesayetin gerekçesi olarak kullanılan nedenler, yukarıda yazıyor, üzerlerinde iyi düşünüldüğünde çok da anlamlı durmamaktadırlar.
Evet, mahalli idarelerin seçilmiş yöneticileri de suç işleyebilirler, çok önemli görev kusurlarının altına imza da atabilirler ama bu durumlarda soruna yargının doğrudan çözüm bulması en objektif çözüm yoludur.
“Kamu hizmetlerinde birliğin sağlanması, toplum yararının sağlanması” gibi idari vesayet argümanları zaten Anayasada, yasada belirtilmiş konulardır, Anayasa ve yasaların açık, objektif ihlali durumlarında vatandaşın, merkezi idarenin yargıya başvurması yoluyla sorunlar çözülür.
Açık görev suiistimali durumlarında, suç unsurunun varlığı durumunda idari yargı gerekeni zaten yapacaktır.
Merkeze tanınmış idari vesayet kavramının hukuk açısından zararları getirebileceği yararın çok üzerindedir.
Diyarbakır’ın seçilmiş büyükşehir belediye başkanı Selçuk Mızraklı’nın görevden alınmasının vicdanlarda sorun yaratmayacak bir açıklamasına henüz ulaşabilmiş değiliz, bu durumlarda bu yetkinin bu kadar sorumsuzca kullanımı devletin işleyişine yarardan çok zarar vermektedir.
Yapılması her geçen gün daha da zorunlu hale yepyeni bir anayasada bu idari vesayet kavramının çok daha yargısal denetim temelli bir kurumsal/hukuksal/anayasal yapıya kavuşturulması gerekmektedir.
Bu yazı 2022 senesinin son yazısı.
Herkese daha mutlu, daha sağlıklı, daha huzurlu bir yeni yıl diliyorum.
Eser Karakaş: Kadıköy Saint Joseph lisesi muzunu. 1978’de Boğaziçi Üniversitesi İİBF’den mezun oldu. Doktorasını 1985 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde yaptı. 1996’dan itibaren İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü’nde profesör olarak ders verdi. Bahçeşehir Üniversitesi İİBF’de Dekanlık yaptı. 2016 yılında 675 sayılı KHK ile ihraç edildi. 2008 yılından itibaren Strasbourg Üniversitesi Science Po’da misafir öğretim görevlisi olarak bulunuyor