İşxan Miroyev

İşxan Miroyev

Ankara ne yapacak Suriye’yi?

Türkiye’nin kalkınmasının önemli bir boyutu da Fırat nehrinden çalınan sudur. Tabi ki Türkiye kendine bağlı ve bu su hırsızlığına karşı çıkamayan bir Suriye'yi tercih eder.

Fırat üzerindeki su kaynakları ve barajları araştırırken çok ilginç bilgilere rastladım. Bu bilgiler çerçevesinde Türkiye’nin Suriye ilgisinin başka bir boyutunu gördüm. "2016 yılına kadar Esad’la iyi ilişkiler içerisinde olan Erdoğan birden ilişkilerini neden bozdu" sorusuna yoğunlaştım.

İlgili olanlar bilirler 1960-70 yılları arasında SSCB Suriye’de Esad barajını yaptı, bu barajın amacı Suriye’nin bazı bölgelerindeki su ve elektrik ihtiyaçlarının karşılaması ve kuraklığa karşı önlem almaktı.

Rusya'da bu baraj yapımlarına ilişkin çok yazıldı, çizildi. Bu plan bir dizi baraj yapımını öngörüyordu ve Esad barajı ilki idi. Ama bu plan yarıda kaldı çünkü aynı dönemde Türkiye de aynı kaynaklar üzerinde barajların yapımına başladı. Böyle olunca Fırat’ın suları azaldı ve Suriye’deki projelerin gerçekleşmesi için su yetersiz oldu.

Fırat’ın üzerinde kurulan barajlar sayesinde Türkiye 1970-2000 yılları arasında ucuz elektrik üretimine başladı ve bunun sayesinde 90 yıl büyük bir ekonomik kalkınma yaşadı. Bu barajlar sayesinde sanayi ve tarım gelişti. Tüm bunlar Fırat ve Dicle nehirlerinden alınan suların sayesinde yaşandı. Türkiye bunu yaparken de aşağıda yaşayan halkı umursamadı ve bu aşağıdaki topraklar susuz bir çöle dönüştü.

Suriye hükümeti Türkiye’nin bu yaptıklarından acizdi ve sürekli 1987 yılında sağlanan su anlaşmasına sadık kalmaya çağırıyordu. Türkiye’nin bu baraj politikalarından dolayı milyonlarca insan açlıkla ve sefaletle yüz yüze kalmıştı. Suriye ve Irak, Arap Ülkeleri Birliği'ne Türkiye’yi şikâyet ediyordu. Ama Erdoğan da kendisinden önceki iktidarlar gibi belirlenen su kotasını ihlal ediyor.

Eğer bu hususları göz önünde bulundurursak o zaman Erdoğan’ın hangi çıkarlar nedeniyle Esad’a karşı muhalefeti desteklediğinin diğer bir nedenini daha bulmuş oluruz. Türkiye’nin refahı ve ekonomik kalkınmasının önemli bir boyutu da Fırat nehrinden çalınan sudur. Tabi ki Türkiye kendine bağlı ve bu su hırsızlığına karşı çıkamayan bir Suriye hükümetini tercih eder. Ya da eğer Esad buna karşı çıkmayacaksa - belki de kabul etmiş- o zaman Türkiye Esad’ın kalmasını kabul eder. Tabi ki Suriye halkının buna nasıl yaklaşacağı önemli çünkü susuzluk çeken halktır. Türkiye , bunun çaresini ise Suriyeli mültecileri ülkesinde kabul etme biçiminde bulmuş, yani Suriye’yi boşaltarak. Bu halk Türkiye’nin bu politikalarına karşı çıkacağına, Türkiye’de ucuz ve tüm hakları elinden alınmış iş gücü olarak kullanılıyor. Böylelikle iki sorun da çözülmüş oluyor Erdoğan için.

Irak ise Erdoğan için fazla sorun teşkil etmiyor çünkü bu Fırat suyundan mahrum bırakılan kesim çok özgündür ve Irak hükümeti onları sevmez bundan dolayı da sadece susuz bırakmayı değil de ellerinden gelse havasız da bırakmaya hazır.

Eğer tahmin yürütürsek o zaman anlarız ki Erdoğan’ın "Zeytin dalı" operasyonunun hedefi sadece Kürt kantonlarının birleşmesini engellemek değil hedeflerinden biri de Al Esad barajının sularına ulaşmak. Tabi ki diğer şeyler sadece kılıf uydurmaktan ibaret ve bu politikaya kurban olan Suriyeli muhalif gruplar kendi halkının çıkarlarını düşünebilecek durumda değiller.

Yani Erdoğan’ın gerçek amacının "Suriye halkına yardım", "Müslümanları koruma" ve "kanlı rejime" karşı koyma değil de kendi menfaatleri olduğu anlaşılmakta. Bu propagandanın asılsız olduğu nettir. Suriye’de kuraklığın yaşandığı 2006-2007 yılları ile 2010 yılında Erdoğan nerede idi, niye "sunileri savunmadı"?  2014 yılında Erdoğan Suriye’yi nerdeyse susuz ve elektriksiz bırakacaktı. Bu mudur "koruma"? Bu tür "koruyucuların" sayısı sınırsızdır.

Suriye’ye gelecekte atfedilen rol kaynak, sömürme ve kullanılma kolonisi rolüdür. Suriye halkına ise ucuz iş gücü, yabancı rejimlerin askerleri olma veya yok olma rolü hazırlanmış.

Fırat nehri hayatın atardamarıdır. Erdoğan’ın jeopolitik aktivitesinin en önemli jeoekonomik teşvik unsurlarından biri de su olmaktadır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
İşxan Miroyev Arşivi