Sibel Hürtaş
Ankara’nın ‘Rahşan affı travması’
15 Nisan’da yürürlüğe giren infaz düzenlemesi için yargı süreci başladı. Artık top Anayasa Mahkemesi’nde.
Cumhuriyet Halk Partisi –ki düzenlemeyi Anayasa Mahkemesi’ne götürmekle yükümlü tek muhalefet partisi- infaz paketinin iptali için ilk başvuruyu dün Yüksek Mahkeme’ye yaptı. CHP Milletvekili Ali Mahir Başarır, pakete ilişkin olarak usul itirazlarını içeren dilekçeyi Anayasa Mahkemesi’ne sundu.
Başvuruda, söz konusu düzenlemenin bir af düzenlemesi olduğuna vurgu yapılıyor ve Anayasa’nın 87. Maddesinde af düzenlemelerinde TBMM’de nitelikli çoğunluk arandığı belirtiliyor.
Bu tartışma AKP ve MHP milletvekillerinin imzasıyla infaz kanununda değişiklik yapılmasına dair kanun teklifinin Meclis’e geldiği ilk günden bu yana sürüyor. Hatta teklif, Adalet Komisyonuna yönlendirilince, muhalefet milletvekilleri görevli Komisyonun Anayasa Komisyonu olduğuna yönelik itirazlarını dile getirmişlerdi.
Adalet Komisyonunda kabul edilip TBMM Genel Kurulu’na taşındığı ilk gün de HDP Milletvekilleri, söz konusu düzenlemenin basit bir kanun teklifi olarak tartışılamayacağını, zira bir af kanunu olduğunu belirterek, nitelikli çoğunluk aranmasını istemişlerdi. Bu usul tartışması sonuca ulaşılmadan kanun teklifi görüşmelerine geçilince de sırtlarını kürsüye dönerek, durumu protesto etmişlerdi.
Teklifin başından bu yana süren tartışmada artık top Anayasa Mahkemesi’nde.
CHP önümüzdeki günlerde esasa ilişkin olarak bir başvuru daha yapacak. CHP İstanbul Milletvekili Anayasa Profesörü İbrahim Kaboğlu’nun üzerinde çalıştığı başvuru da Yüksek Mahkeme’ye sunulacak.
İptal başvurusuna Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu bakacak. Genel Kurul önce başvuruları bir raportöre yönlendirecek. İlk aşamada her iki başvurunun birleştirilerek, görüşülmesi bekleniyor. Raportörün raporunu hazırlamasının ardından Genel Kurul, on binlerce mahkûmu ilgilendiren bu paket için kararını açıklayacak.
Yüksek Mahkeme ne karar verecek?
Açıkçası bir "Rahşan Affı" travmasının Ankara siyasetini sardığını söylemek mümkün. Kapsamlı bir affın siyasi maliyetini yüklenmek istemeyen AKP, bu konuda topu şimdiden ana muhalefete atmış durumda. Ana muhalefetin talebi ise genel bir affa kapı açacak, kapsamlı iptal değil, kanunun yeniden görüşülebilmesinin kapısının açılması.
Anayasa Mahkemesi’nin önündeki seçeneklerden ilki, iptal başvurusunu reddetmek. Ancak daha önce hem Rahşan Affı olarak bilinen 4616 Sayılı Yasa’da verdiği karar hem de infazın eşitliğine ilişkin verdiği kararlar göz önüne alındığında emsal kararlarıyla çelişebilir.
Önündeki diğer seçenek ise kanunu iptal etme. Bu durumda TBMM 6 ay içinde yeniden düzenleme yapacak. CHP’nin istediği de tam olarak bu. Kanun iptal edilsin, TBMM’de sağlıklı bir görüşme yapılsın.
Son seçenek ise kapsamlı iptal. Yani Rahşan Affı olarak bilinen yasada yaşanan gelişmeler.
Rahşan Affı’nın dönemin hükümetine faturası ağır olmuştu. Şimdi Ankara’daki tansiyonun geri planında da tam olarak o travma yatıyor. Muhalefet, böyle bir siyasi faturayı yüklenmek istemiyor; iktidar ise böylesi bir faturayı muhalefete yüklemek istiyor.
Aslına bakılırsa ikisi de nafile çabalar…
Rahşan Affı olarak bilinen 4616 Sayılı Yasa’nın başına gelenleri anımsayacak olursak, faturanın kime kesileceğini şimdiden kestirmek zor değil.
Bazı suçlarda 10 yıllık indirim öngören o düzenleme Bülent Ecevit’in Başbakan olduğu Hükümet tarafından hazırlanmış ve Meclis’ten geçmişti. Ecevit’in merhum eşi Rahşan Ecevit de kader mahkûmları üzerinden o düzenlemeyi savunmuştu.
Aynı şimdi AKP’nin Meclis’ten geçirdiği gibi bazı suçlarda infaz indirimi öngörüp, bazı suçları kapsam dışı bırakıyordu. Af niteliğindeydi ancak kanun teklifinde af ifadesi geçmiyordu. Af gibi değil aynı şimdi olduğu gibi infaz düzenlemesi adı altında kanunlaşmıştı.
Bunun Anayasa’ya aykırı olduğunu iddia eden 226 yerel mahkeme Anayasa Mahkemesi’ne başvurarak, kanunun Anayasa’nın eşitlik maddesine aykırı olduğunu iddia etmişlerdi. Daha sonra da dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, yasanın af niteliğinde olmasına karşın kanun teklifi gibi görüşülmesine istinaden usul başvurusunda bulunmuştu.
Anayasa Mahkemesi önce kanun teklifinde bir af ifadesi geçmemesine karşın, Türk Ceza Yasası’ndaki af tanımından yola çıkarak düzenleme için af tespiti yapmıştı. Bunun altını çizelim. Esastan ise eşitlik ilkesine aykırı bulduğu gerekçesiyle iptal yoluna gitmişti.
2001 yılındaki infaz düzenlemesini affa çeviren yargıydı. Ama bunun affa çevrilmesine kapı açan siyasi iktidardı. Bu yüzden o affın Rahşan Affı olarak anılması pek manidar!
Bugün Anayasa Mahkemesi’nin vereceği olası bir kapsamlı iptal kararının mimarı da yine bu karara kapıyı açan siyasi iktidar olacaktır.
Bu yüzden CHP’nin de AKP’nin de fatura hesapları boşa çıkacak. CHP’nin şu an yapması gereken "Rahşan Affı Travmasından" kurtulup, ortaya çıkan eşitsiz ve ayrımcı infaz düzenlemesine gerçek bir tavır koymaktır.
Hemen belirtelim ki; Rahşan Affı olarak bilinen Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararının altında o gün imzası bulunanların hiçbiri bugün Anayasa Mahkemesi üyesi değil.
CHP’nin yaptığı yeni başvuruyu Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı döneminde Yüksek Mahkeme’ye atanan Zühtü Arslan başkanlığındaki 15 kişilik heyet karara bağlayacak. Üyelerden, Burhan Üstün, Engin Yıldırım, Muammer Topal, Muhammed Emin Kuz, Hasan Tahsin Gökcan’ı da Gül atamıştı. Recai Akyel, Şevki Hakyemez, Yusuf Serefinoğlu, Selahaddin Menteş, Basri Bağcı ve Kadir Özkaya ise Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından atanan üyeler. Genel Kurul üyelerinden Hicabi Dursun, Celal Mümtaz Akıncı ve Rıdvan Güleç ise TBMM tarafından seçilen üyeler.
Üyeler aynı olmasa da kararlar yerinde…