Ahmet Nesin
Artık partileşme zamanı!..
HDK ve HDP’nin kuruluş kongrelerinde herkes gibi ben de çok umutluydum. Hatta henüz HDP kurulmamıştı ve Ertuğrul Kürkçü ile beraber Almanya'da 3 dernekte HDK'nın neden kurulduğunu ve HDP'nin neden kurulacağını anlattım. Güzel bir işbölümü yapmıştık, Kürkçü teknik olarak anlatırken, ben de pratik olarak Türkiye'de yaşananları anlatıyordum.
HDK ve HDP'nin kuruluşu ve mantığı çok akıllıca bişeydi ancak bişeyi bana göre unutmuştuk. Aynı isimle parti kurulunca HDK'nın önemi sanki azaldı yada tabana pek fazla anlatılamadı. Bir de önemli bir hedef konuldu önümüze, Türkiyelileşmek adı altında bir çalışma başlatıldı. Köşe yazarları ve TV programcılarının çok hoşuna gitti bu Türkiye partisi olma konuşmaları, her gece ekrana çıkıp bize numara vermeye başladılar. Öyle noktaya gelen insanlar oldu ki, sanki HDP'li yetkililer bir açıklama yaparsa onlar da hemen gelip HDP'ye üye olacaklar. Onların anladıkları Türkiye’yi kapsayan bir parti olmak, Türkiye'deki diğer partiler gibi olmak, yani Türk partisi olmaktı. Bunlar olmadığı süreçte HDP'yi tek başına Kürt Partisi yaptılar ve şimdi kapanmaya kadar gidebilecek süreçte bunlar tartışılıyor.
İlk günden beri arkadaşlarımla tartışırken söylediğim eksiklik bence HDK ve HDP kurulduğunda BDP'nin kendisini bir anlamda siyasetten çeker gibi yapıp, bütün vekillerinin HDP'ye katılmasıdır. BDP 11 Temmuz 2014'te isim değişikliği yaparak Demokratik Bölgeler Partisi adını aldı ama siyaset arenasında hep HDP ve eşbaşkanları ve diğer milletvekilleri tartışıldı.
HDP'nin 7 Haziran seçimlerine katılacağını öğrendiğimde bişeyden emindim, bu partinin bir baraj sorunu olmayacaktı ve bunu 4 Nisan tarihinde Süleymaniye'de bulunan Kürtsat TV kanalında %13 ve 80 milletvekili diye açıkladım. Benim kafamdaki sorun başkaydı, seçimlerde işbirliği yapılan HDP'de vekiller seçildikten sonra kendi partilerine geçmeliydiler. O yüzden hepsi olmasa da grup kuracak kadar bir ekip BDP'ye geçmeliydi. Arkasından diğer partilerden gelen arkadaşlar da kendi partilerinin vekili olmalıydılar. Aynı bugünkü TİP'e geçenler gibi.
Bu bize bikaç avantaj sağlayacaktı, mecliste 2 grup olacaktı, belki de 3, ayrıca hemen hemen bütün sosyalist partilerin mecliste adı olacaktı, bunun teknik olarak da çok avantajı var. Şimdi HDP üyelerinde ciddi bir boşluk var, Kürtler ve bağımsızlar bir anlamda HDP'li de olamıyorlar, tartışacakları ayrı partileri de yok. Partileri yok derken kimse Demokratik Bölgeler Partisi'ni önemsediğimi filan sanmasın ama eğer HDP üyesiyseniz sorun sizin kendi partinizledir, yapmak istedikleriniz partinizledir.
Yazının başında partileşme zamanı dediysem de illa da parti kurulmasını söylemiyorum. Söylediğim şu, ya HDP tek başına bir Kürt ve diğer partilerde aradıklarını bulamayan sosyalistlerin ortak bir partisi olur ve HDK tekrardan canlandırılır ve HDP'nin yerini alır yada Kürtler ve isteyenler DBP'ye geçer ve HDP sadece bileşenlerin bir araya geldiği ve önemli kararları aldığı bir parti haline gelir.
Kenan Kırkaya'nın geçtiğimiz günlerde Yeni yaşam Gazetesi'nde yazdığı "Sahi HDP Kürt Partisi mi?" yazısı çok önemli bir yazı. Kenan Kırkaya yazısında "HDP elbette gövdesiyle, bedeniyle, büyük oranda bilinciyle Kürt. Ama bir o kadar da Alevi, bir o kadar da emekçi, bir o kadar da kadın, bir o kadar da gençlik, bir o kadar ezilen bütün kimliklerin tümü. HDP’nin bu çoklu kimliklerinin neresi yanlış, kimi neden rahatsız ediyor?" diye yazıyor.
Dediğinde haklı ama geçmişten bugüne geldiğimizde toplamında bir o kadar SYKP'li ve bir o kadar da Yeşiller ve Sol (Geçmişe göre) bir o kadar EMEP ve bir o kadar da TİP'li ve bütün sorun ağırlıklı olan Kürtler bir o kadar sadece HDP'li ama HDP Kürtlerin ağırlıklı olduğu ama bir Kürt partisi değil. Ve arada sıkışan kalabalık bir grup olan bağımsızlar. HDP kapatılır yada kapatılmaz ama biz bu konuyu tartışmalıyız artık.