Pelin Cengiz
Avukatları mücadeleden de tasfiye edecek değilsiniz ya!
Türkiye Barolar Birliği yönetimi bünyesinde çalışan gönüllü çevre avukatlarından oluşan Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu'nu tasfiye etti. Sağlıklı, adil ve eşit bir çevrede yaşama hakkını savunmak ve korumak, bu yöndeki hukuki norm ve kurallara işlerlik kazandırmak, bu normların tüm canlıların bir arada, uyum içinde ve sömürülmeden yaşamasına uygun şekilde değişimine yön vererek geliştirmek amacıyla kurulan bu komisyon, 2011 yılından bu yana faaliyetteydi.
Barolar Birliği, Türkiye'nin önemli çevre ve kent davalarını temsil eden 24 kişilik avukat grubunu haklı bir gerekçe olmadan antidemokratik biçimde tasfiye ederek, yerine yedi kişilik yeni bir kurul oluşturdu.
En sonda söylenecek sözü en başta söyleyeyim, Türkiye'de çevre ve yaşam alanları mücadelesi Türkiye Barolar Birliği ile başlamadığı gibi Türkiye Barolar Birliği ile de sonlanmayacak. Komisyonu lağvederek çevre ve yaşam alanları mücadelesini işlevsizleştireceğini, mücadeleyi kesintiye uğratacağını sananlar varsa, çok bekler...
Yaşam savunucularıyla birlikte yürüyen avukatların doğa koruma mücadelesinin ne kadar meşakkatli, ne kadar özverili olduğunu farklı deneyimlerde gördük.
Bu insanlar her türlü hava ve coğrafya şartlarında çevre tahribatlarının tespit edilmesinde çok önemli bir rol üstlendiler, direnişlerde iş makinalarının, jandarmanın önüne geçtiler, yüzlerce sayfayı bulan torba yasaları, KHK'ları satır satır okuyup çevre koruma yönünden sakıncalı maddeleri ortaya çıkardılar, usulsüzlükleri gösterdiler, yurttaşların katılımı olmadan yapılmış gibi gösterilmek istenen halkın bilgilendirme toplantılarının zar zor tutanaklarını tuttular, oldu bittiye getirilen bilirkişi raporlarına itiraz ettiler.
Karadeniz'de HES'lere, Yeşil Yol'da kolluk kuvvetlerinin arkasına gizlenen şirketlere Cerattepe'de madencilere, Trakya'da, Çanakkale'de, Eskişehir'de, Karaman'da ülkenin her yanında üreyen termik santrallere, yapboz tahtasına dönen ÇED kararlarına, millete küfür eden patronlara, Ege'de maden ocaklarına, radyoaktif kirliliklere, Akkuyu'da, Sinop'ta, İğneada'da nükleer santral projelerine direnişte, Akdeniz'de kıyılara, sahillere, koylara göz dikenlere, tarihi varlıkları, tarım topraklarını, SİT alanlarını talan edenlere karşı duruşta her zaman çevre avukatları vardı, bundan sonra da varolacaklar.
Ancak, ülkenin havasının, suyunun, toprağının korunması, insanların ve diğer canlıların zehirlenmeden, hastalanmadan yaşayabilmeleri için çalışan avukatlar birilerini epey rahatsız etmiş belli ki...
Hepsi birbirinden değerli 21 çevre avukatı, tasfiye üzerine bir açıklama yaptı. Orada ifade ettikleri bir nokta çok önemli. Buraya özellikle o kısmı alıntılıyorum:
"Bu mücadelenin fikri bir sembolü olarak her yıl, TBB Yönetim Kurulunca, yaşanılabilir bir çevre için verilen mücadeleleri desteklemek amacıyla platformlara, bireylere "Avukat Noyan Özkan Çevre ve Ekoloji Mücadelesi Onur Ödülü" verilmektedir. Bu ödülün geçmiş dönemlerde İzmir Barosu Başkanlığı da yapmış Avukat Noyan Özkan adına ithaf edilerek verilmesinin sebebi ise meslektaşımızın sadece çevresel ve kültürel değerlerin korunması konusunda değil, en genel anlamıyla hukukun ve insan haklarının korunması konusunda da sorumluluk duyan, bu konulardaki düşünceleri, değer ölçüleri ile gelecek kuşaklara örnek teşkil eden gerçek bir aydın olmasıdır. Ne var ki bu yıl 2 Haziran'da beşinci kez verilmesi planlanan ödülün töreni, TBB YK tarafından ertelenmiş, erteleme bilgisi 1 Haziran 2018 günü öğleden sonra sözlü olarak komisyona iletilmiş, gerekçesi hakkında daha sonra verilen bilgi ile ödül alacak kişi ve kurumlar yeniden belirlenecek denmiştir, bugüne kadar da ödül töreni yapılmamıştır. TBB Yönetim Kurulu, eylül ayında, yedi kişilik yeni bir komisyon listesini ilan etmiştir. Görevden alınan eski komisyon üyeleri olarak 26 Eylül'de Türkiye Barolar Birliği'ne bir dilekçe vererek, bu işlemin gerekçesi talep edilmiştir. Sorularımıza TBB yönetimince bir cevap verilmemiş, sadece üyeliğine son verilen bazı komisyon üyelerine teşekkür yazısı gönderilmiştir. Bu yazıda, Türkiye Barolar Birliği'nin yeni bir yapılanmaya gittiği, bu gerekçeyle görevlerimize son verildiği belirtilmiş ayrıca Avukat Noyan Özkan'a Çevre Ödülleri kapsamında komisyonun yönerge kurallarına uymadığı suçlaması yöneltilmiştir."
Önce şunu belirtelim, bu ödüller ödül jürisini oluşturan beş kişilik heyet tarafından veriliyor. Tabii, karar tamamen keyfi olduğu için ödül nasıl veriliyor tartışmasını yapmak bile abes.
Avukatlar, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu'nun kendilerinden 'rahatsız' olduğunu, ödül meselesinin bahane edildiğini söylüyor.
Bu arada hatırlatalım, çevre avukatlarından rahatsız olan Feyzioğlu, Koç Holding'e bağlı Demir Export A.Ş.'nin Sivas Kangal'da siyanürlü altın işletmeciliği yapan Çetinkaya Demir İşletmesi'nin avukatı.
Köylülere arsenikli su içirmeyi layık gören Feyzioğlu, tabii kendine yakışanı yaptı. Çevre avukatlarından rahatsız olması normal, o avukatlar tam da onun zihniyeti ile mücadele ediyor ne de olsa!
Ve aslında tam da bu iktidarın bugüne kadar yaptığı ve yapmaya çalıştığı duruma göre ötekileştirme, yok sayma, kriminalize etme uygulamasını avukatların meslek örgütünün en tepesi yapıyor.
Bugün bu ülke biraz daha az tahrip edilmiş doğaya, yok edilmemiş canlılara, henüz talan edilmemiş toprağa, havaya, suya, daha yaşanabilir kentlere sahipse bu insanların gece gündüz verdikleri emekler sayesindedir, onlar en savunmasızların, kendi hakkını kendisi savunamayanların avukatı...
Avukatlar diyor ki:
"Yargı kararlarını dolanmak için mahkemelerin iptal ettikleri ÇED raporlarıyla sürekli yeni izinler koparan şirketlerin karşısında ülkenin çevre hakkını, merasını, suyunu, toprağını, onurunu, yaşamını savunanlarla bir arada olup olmayacaklarını; madencilik, inşaat, enerji şantiyelerinde yok olan doğanın ve insanların haklarını savunup savunmayacaklarını, iklim değişikliği konusunda bilimsel kamu politikalarının oluşmasına katkı sağlayıp sağlamayacaklarını, kent haklarını savunan planlı ve demokratik bir şehircilik için kent ve çevre davaları yoluyla karar alma süreçlerinde aktif rol alıp almayacaklarını, bugüne kadar izlenen davaları ve hukuki destekleri katlayarak arttırıp arttırmayacaklarını, hukuki izleme sorumluluğumuz gereği izleyeceğimizi, belgeleyeceğimizi ve hukuki açıdan halkın yaşama haklarını korumaya devam edeceğimizi, kamuoyuna saygıyla sunarız."
Türkiye'deki çevre ve yaşam alanları mücadelesini yürütenler tüm örgütler avukatlarına sahip çıkacaktır, bundan hiç kuşkum yok.
Mücadeleye devam, direnişe selam...