Aydın olmak, ehven-i şer olmak değildir Ataol Behramoğlu!..

Aydın olmak zor bişey, yaşama aydın olarak devam etmek iyice zor. Aydın önce ilerici olmalı, devrimi savunmalı, yapılan iyi şeyleri değil, yapılmayanları yazmalı ve eleştirmeli.

Yine aynı şey başıma geldi, Ataol Behramoğlu'yla ilk tartışmamızda da karısı Hülya İşbilir Behramoğlu ilk yanıtı vermiş, daha sonra kendisi Cumhuriyet Gazetesi'nde yanıtlamıştı. O yazının başlığını hiç unutmam, "Alçaklığın Dereceleri"ydi ama bugünkü yazısının başlığı ne olacak bilemiyorum. Eşi Hülya Facebook sayfasından beni eleştirmiş kendine göre. O bölümü, imlasına da dokunmadan alıyorum buraya: "Ataol Behramoğlu'nun geçen cumartesi günü yayınlañan yazısının ardından, eleştiri yüklü ve hakaret dolu ve bir o kadar da, ( Sol anlamda ortak beğeni mesajları geldi) Ahmet Nesin, çok sevdiğim biri değildir .... Bu da çok şaşırtıcı olmamalı ki 28 Şubat dönemde, görüşlerine karşı çıktığı icin ( Ataol'un 28 şubat sürecine ilişkin anlaşmazlığina Cüneyt Özdemir ile, çünkü tuzak sorularla kapan kurarken C. Özdemir, A. Behramoğlu, sadece kendi iç öfkesi ile savunacagını sandı yine Rte katşıtĺığıni yanıtladı .. . ( Bu boşluğu fırsat bilen A. Nesin, kendince, vurdu da vurdu...Şimdi o öyle demişti de, bu böýle anlamıştı savunusunu yapmayacağım ama; Sizin gibi dost yavşaklarından korusun tengri diyorum... Uzun lafın kısasi; "Tiranlardan" kurtulmak için her yol mübahtır..."

Bu sözümona eleştirinin altına da bir Face arkadaşları benim Ataol'un tırnağı olamayacağımı yazmış. Bu da sanırım Ataol'un çok hoşuna gitmiş olmalı ki, hemen "Sevgili Coşkun, değerli dostum, bu cumartesi yayınlanacak yazım dostlarımın yüreğini daha da ferahlatacak." diye yanıtlamış.

Konuya girmeden önce şunu söyleyeyim, benim kimsenin tırnağı olmak gibi bir derdim yok. Hele Ataol gibi birisiyle hiç yok, ben gazeteciyim, kendisi şair ve çevirmen, köşe yazısı yazdığına bakmayın, dalında uzmanlaşanlar (ki hem şiirde hem de çeviride uzmandır) yazı yazabilir ama bu onları gazeteci yapmaz.

Bu arada bana da mesajlar gelmedi değil tabi. Aynı Ataol'da olduğu gibi beğenen de var, kızan da ama birisi çok hoşuma gitti, onu buraya alıyorum, arkadaş yazmamış, sadece çizmiş, Belçika'da yaşayan bir karikatürist...

Şimdi gelelim esas konuya, yani Hülya Behramoğlu'nun yazdığı son tümceye: "Tiranlardan kurtulmak için her yol mübahtır..." Ne kadar Hülya Behramoğlu da yazsa, bu gibi durumlarda yazıdan mutlaka haberi vardır ve onaylamıştır, böyle de olması gerekiyor.

Aydın olmak zor bişey, yaşama aydın olarak devam etmek iyice zor. Aydın önce ilerici olmalı, devrimi savunmalı, yapılan iyi şeyleri değil, yapılmayanları yazmalı ve eleştirmeli. Türkiyeli aydınlar bu oyuna sıkça düşüyorlar, bence bu aydın olmanın ne demek olduğunu yeteri kadar anlamadıklarından dolayı olmalı. Bunu o kadar çok yaşadık ki, sanırım Cumhuriyet Tarihi bunun örnekleriyle dolu. Bir sonraki yazımda yazacağım bu konuyu, yazının başlığı da "HALKIN DEMOKRAT SANDIĞI BAŞBAKANLAR" olacak.

Bir kısım aydın Turgut Özal iktidara geldiğinde, onu kurtarıcı demokrat sandı. Neden, Kenan Evren'e göre o ehven-i şer'di. Türkeş yerine Bahçeli geldi, adamın ne kadar demokrat olduğunu yazanları hiç unutmayacağım. Şimdiye kadar sokağa çıkıp da Kürt öldürtmediği için uysal sanılan Bahçeli bugün, "5 bin ülkücü hazır" diyor. Kimse 12 Eylül'de arabasının bagajında yakalanan otomatik silahların kaç devrimciyi katlettiğini sorgulamadı, yumuşak başkan dediler ama bugün yaşadıklarımız ortada.

Muhsin Yazıcıoğlu öldükten sonra yazılan ağıtları unuttun mu Ataol Behramoğlu. Birden unuttular 80'lerde kaç cinayette parmağı olduğunu. Oral Çalışlar'da aynı senin gibi "SOLCU ve SOSYALİST" olduğunu söyleyip ağıtlar yaktı, bir cenaze namazını kılmadığı kalmıştı.

Peki sen Meral Akşener'in İçişleri Bakanlığı yaptığı dönemi unuttun mu, anımsamıyor musun, yoksa çocuk muydun o zaman. Esasında benden küçüksün de yaşını mı büyüttün sonradan.

İstersen sana anımsatayım ne dediğini: "Ben, İçişleri Bakanlığı yaptığım dönemde tarihin en uzun, en geniş, en kapsamlı sınır ötesi harekâtına imza atmış bir bakanım. Utanarak söylüyorum bazıları diyor ki sosyal medyada 'Meral Akşener MHP'ye genel başkan olmasın, faili meçhullerin sorumlusu O'dur' diyorlar. Ne derseniz deyin hepsi kabulümdür. Bu ülke için, bu milletin birliği beraberliği için bir şey yapılması gerekiyorsa yapmışımdır, sorumluluğunu da sonuna kadar alıyorum."

Öldürülen sayı kaç biliyor musun, onu da anımsatayım sana, 17.000. Belki bügüne değin 1 kere de olsa "Cumartesi Anneleri" toplantısına gitmişsindir. Onlar niye bunca yıldır toplanıyor, biliyor musun Ataol, Meral Akşener'in faili meçhullerinin kemikleri için. Anlamadın mı daha Ataol, öldürülen Kürtler için.

İş buraya gelince ben anlıyorum, sen eski genel sekreterin Mustafa Suphi ve arkadaşlarını boğdurtan Atatürk'ü sevdikten sonra ben bunları neden yazıyorum ki... Sen değil, birileri anlasın diye yazıyorum, senden umudum yok zaten. Öldürülenler Kürt olduğu için bu konular da senin umurunda değil zaten.

Bir anısını daha anlatayım istersen de kimin için EHVEN-İ ŞER yaptığını iyi anla. 3 Mayıs 2015'te Radikal Gazetesi'ne verdiği söyleşide şöyle diyor Akşener: "Bir kadın mitingi yapılacaktı ve 'Kahrolsun şeriat' diyorlardı. İnancıma göre şeriat, İslam demektir. İnançlı biri olarak dedirtmemem lazımdı. "Hükümete bağırın, ama bunu demeyin" dedim. Yine de birkaç yerde söylendi. O geceyi hayatımdan silmek isterim. Anlatılamayacak bir acı hissettim." Bu konuda da umarım yazarsın bir gün. Meral Akşener İçişleri bakanlığını Mehmet Ağar'dan teslim almıştır ve bu ikisinin yaptıklarını ne Türk ne de Kürt devrimcileri unutmaz.

Hani eşin Hülya, Erdoğan için "TİRAN" diye yazmış ya, peki bu yazdıklarımdan sen ne çıkartıyorsun? Daha mı demokrat sence, daha mı yumuşak? Sana aralarındaki farkı söyleyeyim mi, Meral Akşener'in gizlice yaptığını Erdoğan açıktan yapıyor. Meral Akşener döneminde de Kürt köyleri yakılmıştı ama insanlar köylerinden atılıp dışarıda öldürüldüler, Erdoğan döneminde de yakılıyor ama gizlemeye gerek kalmadan bodrumlarda çoluk-çocuk, yaşlı-hamile demeden yakılıyor. İşte senin EHVEN-İ ŞER'in bu Ataol, yeme de yanında yat, olur mu? Bir de, bir ricam olacak, birilerine yazarken "Sol'dan arkadaşınız" neyim deme, aydın olmak ve solcu olmak o kadar kolay değil.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ahmet Nesin Arşivi