AYM, AİHM, devlet, Batasuna, Demirtaş

Türkiye devleti altına imza attığı bu madde ile Demirtaş kararını uygulamayı taahhüt etmiştir.

Türkiye’de hukuk devleti sıfırlanmıştır.

Hukuk devleti sıfırlanmakla kalmamış, hukuka dayalı olsun, olmasın, devlet kavramı büyük yara almıştır, bir-iki satır aşağıda açıklayacağım. 

Enis Berberoğlu davasında Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) iki kararını İstanbul’da iki ağır ceza mahkemesi uygulamamıştır; çok az geriye gidersek de Mehmet Altan kararı da (AYM) çok gecikmeli uygulanarak büyük bir mağduriyet yaratılmıştır.

Anayasa bu konuda şöyle diyor (Madde 153, son paragraf): "Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazetede hemen yayınlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını , idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar." 
Gayet sarih bir madde, anlamamak için ebleh olmak gerekiyor muhtemelen.

İstanbul’da iki mahkeme (?) Berberoğlu kararını uygulamayarak hukuk devletini ortadan kaldırmışlar, başka bir ifade ile de anayasal düzeni tağyir, tebdil ve ilga etmişlerdir.

Bu hafta içinde de AİHM Büyük Daire Demirtaş kararını açıkladı. 
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 46. Maddesi birinci paragrafı da şöyledir: "Yüksek Sözleşmeci Taraflar taraf oldukları davalarda Mahkemenin kesinleşmiş kararlarını uygulamayı taahhüt ederler." 

Demirtaş davasında taraf olan Yüksek Sözleşmeci Taraf Türkiye’dir, Mahkeme AİHM’dir, kesinleşmiş karar da Büyük Daire Demirtaş kararıdır.

Türkiye devleti altına imza attığı bu madde ile Demirtaş kararını uygulamayı taahhüt etmiştir.

Birileri şimdi kullanacağım ifadeye kızabilir ama, kanımca değil, kesinlikle, bir devletin çıkarı uluslararası taahhüdüne uymaktan geçer çünkü sadece Türkiye’nin değil, tüm devletlerin uluslararası planda şerefi altına imza attıkları uluslararası taahhütlere uydukları kadardır. 

Girişte, tam da bu nedenden, hukuk devleti olsun olmasın, "ülkemizde devlet kavramı büyük yara almıştır" ifadesini kullanıyorum.

AİHS Madde 46 birinci paragrafını verdim, bu madde burada dururken, birilerinin (?) çıkıp "bu karar bizi bağlamaz" demesi çok İLGİNÇTİR, madde "uygulamayı taahhüt ederler" diye bitiyor.

Siyaseten bir vatandaş olarak sonuna kadar mücadele ederim ama siyasi otoritenin "biz bu karar (Demirtaş) sonrası artık AİHM’in yargı yetkisini tanımaktan vazgeçiyoruz" demesini bu yaptığından daha saygın bulurum, en azından daha dürüst olur. 
Demirtaş kararının tartışıldığı günler HDP’nin kapatılma tartışmaları ile de denk düştü ve HDP’nin kapatılmasını savunanlar ilginç bir biçimde AİHM’in "Batasuna" kararını (parti kapatma) örnek olarak göstermeye başladılar.

Batasuna kararı bence kötü bir karardır çünkü bir parti yöneticisi terörü savunduğu için değil, terörü lanetlemediği için AİHM bu karara yönelmiştir; faşizmin güzel bir tanımı vardır, "faşizm insanları susturmak değil, zorla konuşturmaktır" diye.
Ancak, Batasuna kararı da bir AİHM kararıdır, AİHM kararını beğenin ya da beğenmeyin, Türkiye için, karara taraf olmasa bile,

AİHM içtihadıdır, kimse görmezden gelemez.

Ancak, işin trajikomik yanı, Demirtaş kararını, ki bu kararda taraf ülke Türkiye’dir, tanımıyoruz, uygulamayız diyenler sürekli Türkiye’nin tarafı olmadığı ama bağlayıcı içtihat dahilinde olan başka bir AİHM kararını ortaya sürmektedirler.
İnsanlarda tutarlılık olmayınca, her hukuk kuralına, yargı kararına siyasi çıkar açısından bakıldığında ortaya bir tür siyasi çöplük çıkmaktadır.
Ve çöplükte de birileri.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Eser Karakaş Arşivi