Aytül Hasaltun Bozkurt

Aytül Hasaltun Bozkurt

Basit işler

Sadece zayıfken değil güçlüyken de yan yana durabilmemin önemine inanıyorum. Hayat o anlarda gerçek bir karnavala dönüyor.

Oğluma hayatı neden kadın bakış açısından da kavramak gerektiğini anlatmakta zorluk çekiyorum. Çünkü onun için bütün cinsiyetler zaten eşit. Bu zaman zaman umutlanmama neden oluyor. Hayatımı sürdürdüğüm zaman diliminde olmasa da sonraya kalacak, direnç dolu bir küçük tohumcuğun - her zaman olduğu gibi belki- karanlıkta ve sessizlikte kendini büyüttüğünü düşünüyorum. Ve bu bugünde gülümsemem için harika bir sebep.

(Carl Gustav) Jung’un basit olduğunu hatırlamak için sıklıkla başvurduğunu söylediği ve evin içindeki ekosistemden ‘sorumlu’ kadının gün içerisinde defalarca ve nefes almak gibi hiç düşünmeden yaptığı ‘basit işler’; öncesinde çoğunlukla dinlenmek, rahatlamak, birlikte olmak, ihtiyaç ve isteklerine kulak vermek mekanı olan ama pandemiyle birlikte ‘her yere’ dönüşen ev mekanının -ki evde kaldıkça ihtiyaçları da arttı haliyle-, evde yaşayan kişi sayısıyla orantılı olarak artan ilişki dinamiklerinin, gelecek dönemde, sanatta ve bilimde tekrar tekrar sorgulanacağını öngörmek hiç zor değil. Bunun örneklerine halihazırda da sıklıkla tanık oluyorum. Fotograftaki görsel, pijamalarımı üzerimden çıkarmadan ve kahvaltı sofrasını topladıktan hemen sonra yazı masasına dönüşmüş, kendi masamızdan. Masadaki işlemeli havluyu, çocuklarına muhtaç olmamak için ilerleyen yaşına rağmen çalışmaya devam eden bir tanıdığımdan çok beğenip satın aldım. Pandemiden önce de işlerini evlerine taşıyan, üstelik yemek gideri gibi nice gider kaleminden mahrum bırakılarak, çoğunlukla çocuğunun süt parasını ya da buna benzer asgari bir ihtiyacını karşılamak üzere hareket eden pek çok kadın vardı şüphesiz. Pandemiyle birlikte aslında hayatın bütünü olmayan evlerimize, hayatı taşımak için elimizden geleni, üstelik bir başımıza yapıyoruz. ‘Basit işler’den sorumlu işçi ve kadınları, işçi kadınları birlikte anmak isterim. ‘…Basit işler insanı basitleştiriyor; basit olmak da öyle zor ki!’’* diyen Jung’un tutumunu ise narsizmin hipnozuna kapılmamak olarak anlamayı tercih ediyorum. Çok kullanılan bir görseli vardır narsizmin, belki Siz de bir yerlerde denk gelmişsinizdir; aynanın önündeki bir kedi, aynada kendini aslan olarak görür. Bu narsizmin büyüklenmeci (grandiyöz) haline bir göndermedir. Erkek egemen tüm yapıların, kendini biraz da buradan sorgulamaları gerektiğini elzem buluyorum.

Evin çöpünü hiç çıkarmamış, bulaşıkları makinaya hiç dizmemiş ya da yıkamamış, bir kap yemeği hiç yapmamış, çocuğunun tırnaklarını hiç kesmemiş, hiç çorap katlamamış, hiç çamaşır asmamış, kışın hazırlığını sonbaharda hiç yapmamış, hiç cam silmemiş, hiç ayakkabı boyamamış, hiç çocuğunun bitlerini temizlememiş, hiç yaşlı anne/babasının ya da hasta bir yakınının bakımını üstlenmemiş, hiç ütü yapmamış, hiç toz almamış, hiç soba yakmamış, hiç yumurta haşlamamış, hiç piknik sepeti hazırlamamış, hiç çocuğun okul törenlerine katılmamış ya da toplanma/kutlamalarını organize etmemiş, hiç yer silmemiş, hiç dip köşe temizliği yapmamış, hiç soğan doğramamış, hiç elbise katlayıp raflara yerleştirmemiş, hiç kırılanı/döküleni onarmamış, hiç başkasının saçını taramamış, çevresindeki hiç kimseye neye ihtiyacın var diye sormamış, hiç dolma sarmamış, hiç bir ağaçtan meyve toplamamış, hiç çocuğun sütünün ya da banyo suyunun sıcaklığını parmağı/dirseği ile kontrol yetmemiş, hiç akşamdan kalanları toplamamış, hiç artık dolu masaları silmemiş, hiç tıkanan lavaboları açmamış, hiç…

Listeyi çok uzatmak mümkün elbette. Bunlar bir çırpıda aklıma gelenler. Ben bu işleri yapmayan erkeklere artık pek saygı duyamıyorum. İster dünya devriminin önderi olsun, ister sokakta limon ya da simit satan bir emekçi olsun. Hepimizin yaşadığı ‘Hayat zor’ argümanı beni kesmiyor. Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz. Ayrıca sadece zayıfken değil güçlüyken de yan yana durabilmemin önemine inanıyorum. Hayat o anlarda gerçek bir karnavala dönüyor. Ve bir kadın, bir gün içerisinde bu liste gibi daha pek çoğunu yapmak zorunda. Bütün bunlardan sıyrılabilirse, el çabukluğuyla hepsinden kurtulabilirse ya da ağır suçluluk duygularına rağmen yapmamayı tercih edebilirse mesleğine/sanatına/bilimine/sporuna vakit ayırabiliyor. Yanındakini dövmeyen ve salata yapmayı bilenler değil artık eşitlikçiler. Tüm listeleri gerçek bir eşitlikle paylaşıp, sorumluluk üstlenen, dolayısıyla diğeri için hayatta alan açabilenler.

Hiç kimse Size sormuyorsa bile artık kendinize sormayı öğrenebilirsiniz; ‘Neye ihtiyacım var?’ Bu bir bardak kahve de olabilir, elektrik faturasının ödenmesi de olabilir ya da biraz sokakta başıboş dolaşmak da olabilir. Eğer dikkatli bakarsanız, ihtiyacınızı karşılayabilecek gücünüz de var buna hakkınız da var.

* Günlük Ritüeller/Mason Currey-Kolektif Kitap

Önceki ve Sonraki Yazılar
Aytül Hasaltun Bozkurt Arşivi