Ahmet Nesin
Ben 103 arkadaş bulurum ama sen!..
İnsanın kendisinin inandığı bir eylemi gerçekleştirmek için 103 kişiyi yanında bulması ne kadar zordur yada zor mudur, kolay mıdır? Bu sorumu düşünürken hemen kendinizi düşünmeyin, başkalarını, hatta aynı düşüncede ve görüşte olmadığınız insanları düşünün, o zaman belki daha rahat yanıt bulursunuz.
Bu soruyu sormama 104 amiralin yazdığı bildiri neden olmadı ama önayak oldu diyebilirim. Bu arada belli bir yere gelmiş hiçkimse için kendisi hariç 103 kişiyi daha biraraya getirmek elbette zor değildir ama sorun o 103 kişiyi zor zamanda, mücadele içinde biraraya getirmek zordur. İşte orada insanların kendi egoları ağır basmaya başlar ve korkular ortaya çıkar. Bir de başka türlüsü var, o insanları biraraya getirebilirsiniz ama nereye kadar devam edeceğiniz meçhuldür. Belki de faşist iktidarların önünde sonunda devamlı yenilmesi bu yüzdendir, başlarlar ama birarada tutamazlar.
Belli bir yaş grubu anımsayacaktır, Turgut Özal cumhurbaşkanı olduktan sonra ANAP’ı artık kendi ellerinde tutamayınca yeni bir parti kurmayı düşündüğünü açıklamıştı. Beraber başladığı arkadaşları ve yandaşları artık partiyi Özal’sız yönetmenin yolunu bulmuşlar ve kendisini pek dinlemiyorlardı. Özal partiyi kurmayı becerebilseydi, bunu "Kurmak istiyorum" diye açıklamaz, belli bir noktaya geldikten sonra açıklama yapardı.
Özal bunu yapamadı, çünkü o kadar inanan insan bulmak zordu onun için ve bulamadı. Belki de tekrar birinci adam olamayacağını anladığı ve şahlanış dönemine geçemeyeceğini gördüğü için bu sıkıntıyı yaşadı ve yaşamını yitirdi. Benzerini cumhurbaşkanı olduktan sonra Süleyman Demirel de yaşadı ve Tansu Çiller’in yaşamındaki en büyük hata olduğunu söyledi. Bilemem, belki de diğer hatası da Turgut Özal’dır, kendi partisinden ve dünya görüşünden olmayan bir insanı parlatmanın cezasıdır.
Ve gelelim En Çok Erdoğan’a, cumhurbaşkanı olduğunda aynısını o da yaşadı, Ahmet davutoğlu’nu partinin başına geçirdi ama Davutoğlu kendisine fazla geldi. Kendince Davutoğlu’nu harcayıp Binali Yıldırım’ı getirdi, bu kez de Yıldırım yeteri kadar güçlü gelmedi, sadece Erdoğan’ı dinleyip, kendi inisiyatifini koyamayınca parti zayıflamaya başladı ve hem devlet başkanlığını, hem de partiyi yönetebilmek için bu yaşadığımız ve kendi dahil kimsenin bişey anlamadığı bu sistemi getirdi.
Şimdi En Çok Erdoğan’ın ve AKP’nin geldiği noktaya bakın, AKP’nin kurucularından kaç kişi kalmış yanında, onları neden birarada tutamamış, onların sıkıntısını yaşıyor ve gittikçe sertleşmesinin nedeni de bu. Erken seçim yada zamanında seçim olsa ve iktidardan düşseler büyük olasılıkla yargılanma süreci başlayacak onlar için. İşte o zaman, yani zor durumda kendisini destekleyecek 103 kişi daha bulabilecek mi, yoksa etrafındaki 3-4 kişiyle dımdızlak kalacak mı?
Aynı sorun Devlet Bahçeli için de geçerli, böyle bir durumda o da kendisinin her türlü saçmalığını destekleyecek onca kişiyi bulamayacaktır. O yüzden 104 amiralin uyarı mektubunu hemen darbe olarak niteledi, bu tavrı ülkeyi darbeden kurtarmaktan çok, darbe sonrası kendi paçasını kurtarmaktır.
Evet, 103 arkadaşı herkes bulur ama sorun zor zamanlarda hâlâ beraber olmak yada beraber mücadeleye devam etmektir. Önümüzdeki askeri şûraya kadar daha çok 104’lük gruplar çıkacak, daha çok darbe konuşacağız, hatta erken emeklilikler bile olacak. Bu yıl Türkiye yeniden şekillenecek gibi.