Eser Karakaş
Ben de Ahmet Hakan’ın “fitneci, karaktersiz” dediklerindenim
Yaz aylarını maalesef orman yangınlarından bahsetmeden geçiremiyoruz.
Yaşadığımız Çanakkale yangını felaketi sırasında Ahmet Hakan 24 Ağustos Perşembe günü Hürriyet gazetesinde “Bir karakter sınavı olarak yangın” başlıklı bir yazı yayınladı.
Ahmet Hakan bu yazısında yangının, benzer vakalarda olduğu gibi, bir karakter sınavına dönüştüğünü ve ortaya bazı tipleri çıkardığını yazmış: Utanmazlar, kahramanlar, fitneciler, gönüllüler, komplocular, sallayanlar.
Ahmet Hakan fitneciler diye sınıflandırdığı grubu şöyle tanımlıyor bu yazısında: “Millet canla başla yangını söndürmeye, çalışırken sağdan soldan “İmar rantı için buraları yaktılar” diye fesat çıkarmakla meşgul olanlar”.
Fitneci, fesat çıkarmak gibi çok düzeysiz ifadeleri kenarda bırakalım, Ahmet Hakan bu sınıflandırmasında tam da beni tanımlamış, gururla kabul ediyorum, neden gururla kabul ettiğimi aşağıya tırnak içinde italik olarak aldığım geçen seneki yazımda aktarıyorum.
Ben orman mühendisi değilim, orman yangınları konusunda öneri getirebilecek bir kimya mühendisliği bilgim hiç yok, lisede de en sevmediğim ders idi kimya dersi.
Ancak, bir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşıyım, bir iktisatçı ve maliyeciyim, rant ilişkilerine kafam basıyor ve bu konularda da ÖNERİ getirebilecek bir formasyonum da yok değil.
Bu ÖNERİ konusunda bugünkü yazım üç sene içinde yazdığım dördüncü yazı, hepsi Artı Gerçek internet gazetesinde.
Birincisini 19 Ekim 2020’de, ikincisini 3 Ağustos 2021’de, üçüncüsü de 25 Haziran 2022’de yazmışım, önerimi de içeren bu son yazıyı yine aynen aktarıyorum:
“Yanan ormanlar konusunda önerim (3. kez)*
*Bugünkü ile 4. kez
Aynı öneriyi bir kez daha CHP’ye ve görevdeki Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kirişçi’ye sunuyorum.
Görevdeki Orman Bakanlarına yönelik ilk önerimi 13 Ekim 2020 senesinde Artı Gerçek’de yazmışım, önerimi bir kez daha geçen yaz yaşanan yangın faciaları sonrası 3 Ağustos 2021’de tekrarlamışım, bugün aynı öneriyi, aynı yazıyı (3 Ağustos 2021, Artı Gerçek) bir kez daha CHP’ye ve görevdeki Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kirişçi’ye sunuyorum.
Aşağıda geçen sene yazdığım ikinci yazı var:
"13 Ekim 2020 tarihinde Artı Gerçek gazetesinde Hatay ormanlarının yanması nedeniyle "Orman yangınlarına ilişkin bir önerim" başlığıyla bir yazı yayınlamışım, bugün, yaklaşık on ay sonra aynı yazıyı bir kez daha dikkatlerinize sunuyorum.
Yazının sonunda da küçük bir değişiklik önerim olacak.
İşte noktasına, virgülüne dokunmadan on ay önce yazdığım yazı:
"AKP’ye muhalefet mi etmek istiyorsunuz?
Size, mesela ana muhalefet Partisi CHP’ye somut bir önerim var.
AKP’nin iktidara geldiği 2002 senesinden günümüze ormanlar üzerine bir araştırma sipariş edin bir bilim insanları grubuna (Orman fakülteleri)/emekli ya da KHK’lı Orman Bakanlığı bürokratlarına.
Daha da gerçekçi olmak için 1990’a, 1982’ye kadar da gidebilirsiniz.
Tarım ve Orman Bakanlığı veri temininde bürokratik engel çıkarırsa bu konuyu da gümbür gümbür meydanlarda, ekranlarda halka şikâyet edin.
Ne mi öneriyorum?
Tarım ve Orman Bakanlığında, valiliklerde, belediyelerde 2002’den günümüze çıkan orman yangınlarının mutlaka kayıtları vardır, sizin yapacağınız bu kayıtları derleyip toplamak, ortaya düzgün bir veri tabanı çıkarmak.
Ve, bu yanan giden orman arazilerinin bugün ne durumda olduğunu da araştırın.
Hangi yanan orman arazilerinin üzerine hangi konutlar, oteller yapılmış, hangi maden işletmelerine ruhsat verilmiş, bir görelim.
Hangi yanan bölgeler tekrar ağaçlandırılmış?
Hepsinin mutlaka bürokraside bir yerlerde fotoğrafları vardır, malum bizim bürokrasi ilginçtir, yolsuzluk gırla gider ama her şeyin de mutlaka bir yerde bir kaydı vardır.
İşe önce şimdiki Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli’ye bu konuyu sormakla başlanabilir; bakalım Bakanlığın elinde böyle bir bilgi, bu doğrultuda bir çalışma var mı?
Normal bir ülkede aslında mutlaka Bakanlıkta bulunması gereken çok önemli bir bilgi bu ama bizde bu verinin oluşturulmamış olmasını normal karşılıyorum çünkü bu orman yangınları büyük ölçüde kriminel bir konu ve üzerlerine pek gidilmiyor.
Büyük ve köklü Orman Fakültelerinde de bu konuda bir tez yazılmış olması gerekir ama buna da hiç ama hiç emin değilim, hocalar bile girmezler bu konuya.
Oysa, konu çok net.
Anayasanın 169. Maddesi şöyle diyor: ….Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz…….orman sınırlarında daraltma yapılamaz.
Bu orman konusu da biraz uyuşturucu konusuna benzer bizim ülkemizde, herkes meseleleri bir ölçüde bilir ama çok konuşulmaz, fikr-i takibi ise asla yapılmaz.
Çok değil altı yedi ay önce Cumhurbaşkanlığında danışmanlık yapan eski bir AKP milletvekilinin doğuda bir sınır kapısı müdürüne antetli kağıda yazdığı bir not bir CHP milletvekili tarafından basın toplantısı ile duyuruldu ama sonra kimse meselenin üzerine gidemedi, CHP bile ama konu gerçekten büyük bir skandaldı.
Birisi önünüze böyle ciddi bir çalışma, bir fotoğraf getirse, on sekiz senedir yanan tüm ormanlık alanların yerlerinde bugün neler var, Türkiye’nin bambaşka bir yüzünü göreceksiniz ama nedense bu fotoğraf bir türlü eski tabirle tab edilemiyor.
Hatay’da muazzam bir yangın yaşandı ama eminim yarın bu konu da kapanır, fikr-i takibi yapılmaz; Hatay yangınında konuşulan temel konunun PKK olmuş olması da bizim meselelere nasıl baktığımızın bir göstergesi.
Çok büyük orman yangınları oldu, yerlerine bugün konutlar, oteller, tatil köyleri yapıldı ve bu suçların muhalefet tarafından dahi fikr-i takibi yapılmıyor.
Bir şey ima etmiyorum, bunun nedenini ben de çok aklıma oturtamıyorum.
Tek ihtimal kolektif suç.
Yarın yazmayı planladığım İhale Kanunu 21.b maddesinin maddenin ruhuna aykırı olarak CHP büyükşehir belediyeleri tarafından da yaygın kullanılmaya başlanması gibi.
AKP zaten bu 21.b ile geçiniyor, geçindiriyor senelerdir."
On ay önceki yazım böyle imiş.
Sanki bir "déjà vu" yaşıyoruz.
On ay önce bu yazıyı CHP için yazmışım.
Bugün aynı öneriyi doğrudan Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli’ye yapıyorum.
Bakanın elinde tüm bilgilerin mevcut olması lazım; 1981’den günümüze yanan ormanların yangın sonrası fotoğrafı ile aynı yerlerin bugünkü fotoğrafını beraber yayınlasın, orman alanlarında yerleşim varsa, mülkiyet (!) sahiplerini de açıklasın.
Bunu yapmaya medeni ve siyasi cesareti varsa.
Çocukluğumdan hatırladığım bir deyiş var: "Yüz şişeyi üst üste koysunlar, en alttakini çeksinler, seyreyleyin gümbürtüyü."
xxx
Bugün (25 Haziran 2022, Cumartesi), geçen sene yanan ormanlar sonrası yazdığım yazıyı bir kez daha sundum okurlara.
Geçen sene doğrudan Bakan Pakdemirli’ye yazmışım, bugün Bakan Kirişçi’ye.
Önerimi bizim ülkemizde hiçbir Orman Bakanı hayata geçiremez, böyle bir kitabı yayınlayamazlar; yarın muhtemelen bir CHP’li Orman Bakanı gelir ama o da yayınlayamaz bu kitabı.”
xxx
Evet, yukarıdaki yazıyı geçen seneki Tarım ve Orman Bakanı Kirişçi’ye hitaben yazmışım, bugün (26 Ağustos 2023) aynı yazıyı Bakan İbrahim Yumaklı için yazıyorum ama çok eminim Sayın Yumaklı da önerimi yani 1981’den günümüze orman yangın yerlerinin TÜMÜNÜN yangın öncesi ve bugünkü hava fotoğraflarını yayınlama önerimi yerine getiremez.
“TÜMÜNÜN” kelimesini büyük harflerle yazdım çünkü bir sivri akıllı bürokrat çıkar da bir, iki fotoğrafı saklamak isterse bir iyi gazeteci çıkar, basit bir basın taramasıyla TÜM orman yangınlarını bulur, çıkarır, Bakanlığa da “bu yangın neden atlanmış diye sorar.
Tekraren ifade ediyorum, bu önerimi yapmayan, yapamayan Bakan’a Bakan, Bakanlığa da Bakanlık denmesi zordur, ne denir, takdirlerinize bırakıyorum.
Gelelim Ahmet Hakan’a.
Ahmet Hakan da orman yangınlarının arkasında zamanlamadan bağımsız olarak rant ilişkilerini arayanlara “fitneci, fesat çıkaran” gibi çok düşük kalibreli ifadeler kullanmadan önce mesela sunduğum öneriyi, bu kitap önerisini Bakanlığa, Bakana hatırlatabilir mi?
Sıkar mı?
Ahmet Hakan’a çok beğendiğim bir orman yangını sosyal medya sözünü hatırlatıyorum: “Otel, site olmayacak yerden duman çıkmaz”.
Yazdıklarım fitnecilik, karaktersizlik ise bu çok düşük kalibreli ifadeleri kabul edebilirim Paşa gönülleri öyle istiyorsa ama Bakanlığa yönelik bu kitap önerimin gereklerini yapmayanlar, basında dile getirmeyenler (???) benden de beter olsunlar mı?
Olsunlar.
Bakalım ben daha kaç sene aynı önerimi tarım bakanlarına getirmeye devam edeceğim?
Daha kaç sene de bu öneriyi gözardı ederek rantçılar ve basın laklakçıları bizlere fitneci, fesat çıkaran demeye devam edecekler?
Eser Karakaş: Kadıköy Saint Joseph lisesi muzunu. 1978’de Boğaziçi Üniversitesi İİBF’den mezun oldu. Doktorasını 1985 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde yaptı. 1996’dan itibaren İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü’nde profesör olarak ders verdi. Bahçeşehir Üniversitesi İİBF’de Dekanlık yaptı. 2016 yılında 675 sayılı KHK ile ihraç edildi. 2008 yılından itibaren Strasbourg Üniversitesi Science Po’da misafir öğretim görevlisi olarak bulunuyor.