Eser Karakaş
Ben yanmıştım (Vergilerimle maaşını alıyorsun…)
Neresinden tutsan Türkiye dökülüyor galiba ama sorun önce kafalarda.
Vatandaş, yargı, profesörler, vs…
Hukuk garabeti, çirkin bir KHK ile (675) kamu hizmetinden uzaklaştırılana kadar üniversitelerde senelerce hocalık yaptım, ağırlıklı olarak da kamu maliyesi, kamu ekonomisi türü dersler verdim.
Kamu hizmeti-vergi mantıksal ilişkisini gösterebilmek için de öğrencilere hep "bir kamu görevlisi işini aksatır, size hizmetin gereklerine göre davranmaz ise o memura maaşını sizin ödediğiniz vergilerle aldığını kibarca hatırlatın" derdim.
"128, sana sağa çek diyorum" diye hoparlörlerle bağıran trafik polislerini de örnek verirdim, konu somutlaşsın diye; siz tabi sağa çekeceksiniz polis öyle istiyorsa ama memurun size "sen" diye hitap etmesinin de uygunsuz olduğunu hatırlatacaksınız yanınıza geldiğinde çünkü sistemde siz patronsunuz, vergiyi yani maaşı siz ödüyorsunuz, polis de (her memur için geçerli) size ödediğiniz vergi karşısında yüksek standartlı kamu hizmeti üretmek, size kibar davranmak mecburiyetinde.
Anglosakson kültüründe devlet memuruna "public servant" deniyor, yani kamunun hizmetkârı, isterseniz kamunun hizmetçisi diye de çevirebilirsiniz, hizmetçinin maaşını da siz veriyorsunuz.
Demokrasi, hukuk devleti de biraz bu demek, kamu hizmeti üreticisinin (memur) bu hizmetinin vergi mükellefinin gayreti ile ödendiğinin bilincinde olmak yani.
xxx
Geçenlerde basında çok ilginç bir haber gördüm.
İzmir Ege Üniversitesi Hastanesine N.K. isimli bir vatandaş kızıyla geliyor.
K.H. isimli bir doktorun kızıyla ilgilenmemesi ya da gerekli müdahaleyi geciktirmesi sonucu baba (N.K.) doktorla tartışıyor ve kendisine kibar, düzgün davranılmadığını düşünen baba doktora "Benim ödediğim vergilerle maaşını alıyorsun, bana düzgün davranmak zorundasın" diyor.
Olayın basına yansımayan yönleri var mı, bilemiyorum, araştırmacı gazeteci değilim ama bu kadarı ile babanın tepkisini çok medeni ve demokratik buluyorum.
İşin ilginç tarafı da bu aşamada başlıyor çünkü doktor K.H. bu "Benim ödediğim vergilerle maaşını alıyorsun, bana düzgün davranmak zorundasın" sözünü hakaret (!!!) olarak algılıyor ve dava açıyor. (BİRİNCİ ŞAŞKINLIK)
Mahkeme de bu davada doktoru haklı buluyor ve bu ifadenin "Benim ödediğim vergilerle maaşını alıyorsun, bana düzgün davranmak zorundasın" doktorun şeref ve saygınlığını rencide ettiğine karar veriyor. (İKİNCİ DAHA BÜYÜK ŞAŞKINLIK)
Bu ifadenin neden bir hakaret teşkil ettiğini bir maliye profesörü olarak anlamam mümkün değil, merak ediyorum, o doktor bu sözü hakaret olarak algılıyor ise maaşını nereden aldığını zannediyor acaba?
Aynı soruyu bu tuhaf kararı veren yargıç için de sorabilirsiniz?
Doktor Beyin avukatı bu karardan sonra da şöyle demiş: Vatandaşlar artık böyle bir şey "Benim ödediğim vergilerle maaşını alıyorsun, bana düzgün davranmak zorundasın" diyemeyecek. (ÜÇÜNCÜ ÇOK BÜYÜK ŞAŞKINLIK)
Ben de bu haberi aslında twitterda, adını vermeyeceğim, Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesinde görev yapan bir profesörün bir tweetinde gördüm.
Profesörün tweetini gördüğüm zaman önce şaka yaptığını zannettim, sonra baktım şaka yapmıyor, gerçek fikrini ifade ediyor ve aynen şu kelimelerle: "Bundan sonra dengesiz ve aklı kıt bir insan "Benim ödediğim vergilerle maaşını alıyorsun, bana düzgün davranmak zorundasın" gibi bir laf edemeyecek, ederse de tazminat ödeyecek. (DÖRDÜNCÜ ÇOK ÇOK BÜYÜK ŞAŞKINLIK)
Ben ise senelerce öğrencilerime, size düzgün davranmadığını düşündüğünüz kamu görevlilerine mutlaka "Benim ödediğim vergilerle maaşını alıyorsun, bana düzgün davranmak zorundasın" ifadesini kullanın, dedim.
Allah’tan KHK’lı olmuşum da artık ders veremiyorum Türkiye’de, yoksa mahkemenin suç saydığı bir fiili övmekten başıma bela bile açılabilirdi.
KHK’mın altında imzası olan devlet büyüklerimiz çok öngörülü imişler, benim nasıl bir tehlike oluşturacağımı sezip gereğini yapmışlar.
Pes doğrusu.
Ama manzara-ı umumiye daha da büyük bir pes gerektiriyor.
Doktor, avukat, hâkim, profesör.