Ahmet Nesin
Beraber döküldük biz bu yollarda!..
Öyle bir yasa çıkmalı ki, siyasi yasadan daha önemli bir yasa çıksın. Vekillere her türlü dokunulmazlık konsun ama para konusunda en ufak bir dokunulmazlığı olmasın. Hatta öyle bir yasa çıksın ki, vekil adayı hakkında daha önce şaibe varsa, soruşturma varsa, kendisine "Aklan da gel" denilsin. Recep Tayyip Erdoğan vekil adayı olmadan önce İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığından hakkında 4 adet fezleke vardı. Bu davalardan beraat eder ya da ceza alır, tartıştığım ya da tartışmak istediğim bu değil, duruşmalara gir, aklan ve gel, aklanamıyorsan da vekil neyim olma. Aklanmadan gelen belediye başkanından dolayı Türkiye yargılanıyor.
Biz bunları ilk kez yaşamıyoruz, banka batıran Çiller ailesini anımsarsanız ne demek istediğimi anlarsınız. Banka batırdı, baktı olmuyor, Tansu Çiller ülkeyi batırmaya kalktı, yastık altında annesinden kalan parayla boğazda yalı aldı.
Kaç gündür neleri tartışıyoruz, Recep Tayyip Erdoğan başbakanlığı döneminde uluslararası bankalar yasasına karşı gelmeyi, bunu yapmak için bakanların ve banka müdürlerinin ya da dünürlerle damatların rüşvet yiyip yemediğini, bir de yurt dışında şirket kurup, vergisiz para transferi yaptıklarını...
Yandaş medya şaşkın, yeni bakanlar afallamış durumda, avukatlarla sözcüler aynı şeyi söylemiyor, biri "Ama ticaret" derken, diğeri "Belgeler sahte" diyor. Bununla kalsa iyi, "Belgeler sahte" diyenler bir de CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu halka şikayet ederek "Madem öyle belgeleri neden göstermiyorsun" diyor. Bunlar öyle bir uzman ki görmedikleri belgenin bile sahte olduğunu anlıyor, yani leb demeden leblebiyi anlayanlar bunların yanına yaklaşamaz.
Yandaş medyanın bir feryadı daha var ki, böylesini ben yaşamımda ilk kez duyuyorum. "Türkiye'de bazıları neden feryat ediyor, bu işten Halk Bankası kâr etmedi ki?" diyorlar, yanı doğal olarak Türkiye'nin bir artısı yok. Neden yok, Zarrab'ın açıkladığı rakamları duyunca nasıl kâr olsun ki, bence devlet cepten para bile vermiştir.
Bu konular çok yazılıyor, iyisi mi ben size bir fıkra anlatayım, dün 60'ıma girdim, bugün evlilik yıldönümüm, ne kendimin ne de sizin sinirlerinizi bozmak istemiyorum.
İki arkadaş 20 yıl sonra ilk kez karşılaşmışlar, hal hatır sorduktan sonra:
- Ya senin bir de kızın vardı, büyümüştür...
- Evet, büyüdü, çok akıllı kızım, bir işe girdi, çok iyi çalışıyor.
- Ne güzel...
- Sorma, o kadar iyi çalışıyor ki, patronu ilk ay hemen zam yaptı...
- Hadi ya!..
- Evet, ben bile şaşırdım, evimiz işe uzak diye, patronu ikinci ayın sonunda başka bir ev tuttu.
- Maşallah, maşallah...
- Evet, biliyorsun zeki kızdır, pirim olarak yüzük ve kolye almış geçen ay...
- Hadi ya, şimdi ne yapıyor?
- Bugün patronu ona yılsonu pirimi olarak ev alacak, ona bakıyorlar... Bu arada aklımda yanlış kalmadıysa senin de bir kızın vardı, o nasıl?
- Sorma, benimki de seninki gibi ama ben senin kadar kolay anlatamıyorum...
Biliyorsunuz, Türkiye'de bu olaylar çıktığında Reza Zarrab tutuklanmış ve 40 gün sonra tahliye edilmişti. Sadece tahliye edilse iyi, bir de devletlularımız madalya vermişti. Reza Zarrab tahliye olduktan sonra yardımcısına "Orospu ile memurun bahşişini başında verin" dedi...