Ahmet Nesin
Binali Yıldırım, AKP'nin kötü bir jübilesi olacak!..
Çok ciddi bir siyasi dalgalanma var ama insanlara hem inandırıcı gelmiyor, hem de Recep Tamam Erdoğan ve AKP her şey yolundaymış havasında politika yaptığından çok fazla yazılıp, konuşulmuyor. Oysa bir dönemin sonuna geldik, Erdoğan ve AKP bitiş çizgisinde ama son 100 metreyi koşması için Binali Yıldırım seçildi yada başka deyişle feda edildi.
AKP’nin bitişi ve gidişi iyi bir haber gibi gözükse de giderayak yapmayı planladıklarını düşündükçe beynimde şimşekler çakıyor. 17 yıldır yaşadıklarımızı düşündükçe ve bu yaşadıklarımızdan dolayı açılacak mahkemeleri gözümün önüne getirdikçe uykularım kaçıyor.
Yine Hitler’in son dönemini anlatan "Çöküş" filmi geliyor gözümün önüne, Hitler saklanmış, hâlâ birileri Süleyman Soylu gibi inanmadan bağırıp çağırıyor, bitse de hepsinden kurtulsak ifadesiyle. Binali Yıldırım’ın suratına bakın, aynı her şeyi kaybettiğini anlayan Alman subayları gibi, bişeyler yapmaya çalışıyor ama nafile turları bunlar. Erdoğan da sarayında, "Nasıl kurtulurum" turlarında artık. Tek başına kaldığında artık ağladığından eminim, çaresizlik ağlamaları.
Herşey siyasi açıdan çığırından çıkmış ki, Erdoğan Kürdistan diyene "Defol" derken Binali Yıldırım eskiden Kürdistan ve Lazistan milletvekilleri vardı diyor. Pazar günü Ekrem İmamoğlu ile çıkacağı programda horon da tepebilir, ders almaya başlamış olabilir.
Şaka bir yana, biraz önce bir haber okudum, Erdoğan Binali Yıldırım lehine miting yapmayacakmış, bütün seçim dönemini Ankara’da geçirecekmiş. İşte yaşam böyle bişey, Binali Yıldırım’ı ortaya atan, aday yapan kim, şimdi yalnız bırakan kim. Bu tavır karşısında Binali Yıldırım adaylıktan istifa ederse kim karşı çıkabilir ki, parti başkanı desteklemiyorsa neden belediye başkanı adayı olup, rezil olsun ki adam.
Ama bunun tersi de var, milyonda bir olasılık ama Binali Yıldırım seçimi kazanırsa ve Erdoğan’a dönüp, "Gördün mü, önceki seçim propagandasını başından itibaren sen yaptın ve kaybettin. Bu seçimde ben vardım ve kazandım. Demek ki bu halk artık seni istemiyor, sana oy vermiyor" derse haksız mı olur. Bunun aynısı yaşandı, Ahmet Davutoğlu 1 Kasım seçimlerini kazanınca aynı bu havaya girdi ve 5 ay sonra azledilmedi mi? Peki dediğimin tersinin de tersi olamaz mı, sarayında oturan Erdoğan’a rağmen Binali Yıldırım da kazanıp aynı havaya girerse, Erdoğan 5 aya kalmaz Yıldırım’ı azletmez mi?
Bunların hepsi olasılık içinde ve hepsinden önemlisi gelecek erken seçim de. Devlet Bahçeli hâlâ bunun sinyallerini veriyor, son olarak Pazar günkü moderatörü beğenmemiş ve tartışma programını seyretmeyecekmiş. Ben biraz siyasetten anlıyorsam Bahçeli’ye bağlı ülkücülerin bir kısmı daha bu seçim ya pas geçer yada CHP’ye verir.
AKP kötü bir jübileye hazırlanıyor, jübilesi yapılan esasında Erdoğan ama burada da figüran kullanıyor ve jübilesini Binali Yıldırım’a yaptırıyor. Jübilede seyirci çok kalabalık olacak ama o seyirci rakip takımın yıldızı Ekrem İmamoğlu için gelecek, yani jübile parası, hediyesi bu alanda futbola yeni başlayana transfer ücreti gibi gelecek.
Evet, çok ciddi bir siyasi dalgalanma var, Türkiye’de bişeyler değişime uğrayacak, demokrasi gelmeyecek ama ilk kez faşizme karşı bu kadar aleni bir mücadele yaşamış olacağız. Haftalar önce bir komutana Ergenekon, Balyoz ve 15 Temmuz olaylarından sonra ordunun ne kadar sürede toparlanabileceğini sormuştum, bana "25 yıl" dedi gözlerini havaya dikip. Haklıydı, sıfırdan başlayan bir nesille toparlanabilirdi ona göre ordu. Bürokrasi de bana göre en az 10 yıl. (Uzmanlara göre daha da çok olabilir)
HDP eş genel başkanı Sezai Temelli dünkü grup toplantısında "23 Haziran'da İstanbul'a atanan kayyımı da süpüreceğiz" demiş. Çok önemli bir tespit ve önemli olan bunun devamını getirebilmek. CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da "Her türlü sahtekârlığın önlemini alıyoruz, her şey çok güzel olacak!" demiş. 21. yüzyılda kayyımı ve sahtekarlığı konuştuğumuz bir seçime gidiyoruz ve her şey çok güzel olacak.