Bir güne neler sığıyor Türkiye’de

Bu kadar çirkinlik bir güne sığmış ise o ülkenin iyi ya da kötü, yönetildiğine inanmak kolay değil ama hala ve hala AKP her türlü ankette birinci parti, bu durumu anlayan varsa bizlere anlatsın.

Basını izliyorum, özel olarak ilgilendiğim konulara ilişkin haberleri, mesela kamu ihaleleri, mesela Sayıştay, mesela uyuşturucu, bilgisayarıma indiriyorum, bir “folder” da biriktiriyorum, daha sonra da yazdığım yazılarımda kullanıyorum.

Pazar gecesi de (6 Kasım) hem Trabzon-Konya maçına hem de köşe yazıları yazdığım Artı Gerçek’te haberlere bakıyorum, o gün yaşananlara ilişkin, bir durum dikkatimi çekiyor, o dikkat çeken haberleri indiriyorum.

Evet, tekraren ifade ediyorum, aşağıda okurlara ileteceğim haberler Pazar gününe ilişkin, bir günün haberleri, Artı Gerçek’te yayınlanan haberler.

Bu kadar çirkin haber bir ülkenin bir gününe nasıl sığar ya da sığdırılır, anlamak, inanmak mümkün değil.

Bu kadar çirkinlik bir güne sığmış ise o ülkenin iyi ya da kötü, yönetildiğine inanmak kolay değil ama hala ve hala AKP her türlü ankette birinci parti, bu durumu anlayan varsa bizlere anlatsın.

Haberleri aşağıda tek tek sıralıyorum:

1-Kılıçdaoğlu Kemer Country’de yaşananlara değiniyor, sözleri de haber oluyor doğal olarak. Demirören-Ziraat Bankası genel skandalının son halkası ilgili idare mahkemesinin yürütmeyi durdurma kararına rağmen iş makinalarının çalışmalarının sürmesi; oysa, Anayasanın 138. Maddesinde çok net olarak mahkeme kararlarına yürütmenin, idarenin uymak zorunda oldukları yazıyor.

Buradan anlaşılan şu: Türkiye’mizde yürütme erki mahkeme kararları eğer hoşlarına gitmiyor ise kendilerini bu kararları uygulamakta özgür hissediyorlar.

Bu durum tam bir devlet kepazeliği, devlet skandalıdır; bu Pazar gecesinin ilk haberi idi.

2-İçişleri Bakanı (!) Süleyman Soylu Diyarbakır’da yaşanan bir olaydan sonra birilerinin HDP il binasına gidip HDP yöneticilerini tartaklamaları hakkında “Ellerine sağlık” diyebilmiştir, alın size ikinci bir devlet skandalı.

Bir devlette, burada artık gerçek bir devletin varlığından bahsetmek çok zor, suç işleyen birileri varsa, kolluk o şüphelileri alır yargıya teslim eder, yargı da TCK’nın ilgili maddesine göre yargılar.

Güya İçişleri Bakanı Soylu, hukukun temel ilkelerinden masumiyet karinesinin ırzına geçerek yargılanmayan birilerinin tartaklanmasına onay vermektedir; bir İçişleri Bakanı bunu yaparsa sokaktaki serseriler neler yapmaz değil mi?

Bir İçişleri Bakanı’nın bu tür bir açıklaması büyük, çok büyük bir devlet skandalı, rezaletidir.

3-Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, önemli bir ismin, merhum Necmettin Erbakan’ın da oğlu, iktidara geleceklerini ve kadınları koruyan yasaları, mevzuatı kaldıracaklarını, Erdoğan’ın kendi kafasına göre takılıp çıktığı İstanbul Sözleşmesi’nin uygulama düzenlemelerini hemen iptal edeceklerini söylüyor.

Düşünebiliyor musunuz, 2022 senesinde, meydanlarda kadınları koruyan mevzuatın sıfırlanması oy alabilmek için vaad edilebiliyor.

Durum gerçekten çok vahim değil mi?

Vahamet iktidarın büyük ortağı AKP tarafından da bu vaadin aynen benimsenmiş olduğu gerçeği.

4-Aynı gün, Pazar 6 Kasım, İstanbul İstiklal Caddesi’nde bir iddianın araştırılması talebiyle toplanan, yürüyüş yapmak isteyen bir grup engelleniyor, çok sayıda gözaltı var, gazetecilerin görev yapması engelleniyor.

Yürüyüş yapmak isteyenler de bir kanaat belirtmiyorlar, sadece konu araştırılsın diyorlar; “bir konu araştırılmasın” diyenler her zaman kuşku çekerler, bu da açık bir gerçek.

Üstelik, Anayasanın 34. Maddesi toplantı ve gösteri hürriyetini düzenliyor, bir konunun araştırılmasını istemenin de kamu düzeni ile ilişkisini iddia etmek kolay değil.

5-Aynı Pazar günü kırmızı bültenle aranan bir uyuşturucu tacirinin Sarıyer’de yakalandığı ama 2014’den beri de Sarıyer’de oturduğu açıklandı, villasının bahçesinde cesetler olduğu söylendi ama söylenmeyen kırmızı bültenle aranan bir adamın sahte bir isimle nasıl villa satın alabildiği açıklanmadı.

Türkiye’nin bir kara para cenneti olduğunu söyleyenlere hakaret edenler bu manzaradan utanmak zorundalar ama nerede!

Özetleyelim:

1-Demirören-Ziraat Bankası skandal ilişkisinde idare mahkemesi kararı uygulanmıyor: Anayasanın 138. Maddesinin açık ihlali.

2-Bir İçişleri Bakanı bir partinin yöneticilerini tartaklayanlara “Ellerinize sağlık” deme cüretini gösterebiliyor bir hukuk devletinde.

3-Bir parti lideri, Erbakan, kadınları koruyan mevzuatı kaldıracağım diyebiliyor.

4-İstiklal Caddesinde anayasal hak olan gösteri yürüyüşü engelleniyor.

5-Türkiye, özellikle İstanbul küresel uyuşturucu tacirlerinin en çok rağbet ettikleri bölge haline gelmiş, ne utanç verici.

Bir günde bunlar oluyor, ne diyelim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi