Bırakın artık HDP’ye akıl vermeyi

‘HDP aday çıkararak Ak Parti’ye hizmet edecek’ karalaması yapılıyor. Fakat ‘Aslında siz o altılı masa dışında olan muhalif yapıları yok sayarak Ak Parti’ye hizmet etmiyor musunuz?’ sorusunu kimse kendine sormuyor

‘’Birisi tutup da adillik herkese hak ettiğini vermektir deyip, adil insanın bu bakımdan düşmanlarına zarar vermesi, dostlarına yarar sağlaması gerektiğini söylerse, bu kimsenin söylediğini doğru kabul edemeyiz; bu insanın söylediği şey bilgece değildir. Çünkü bizim ulaştığımız sonuca göre bir insana zarar vermek hiçbir şekilde adil, haksever insanın özelliği olamaz.’’

Eflatun

Bu haftaki yazım HDP’nin geçen hafta gündem olduğu iki konu üzerinde olacak. İlk konu HDP’ye aktarılan seçim yardımlarının engellenmesi ve diğeri de Pervin Buldan’ın Kars İl Örgütü Kongresi’nde, HDP’nin Cumhurbaşkanı adayı çıkarabileceği açıklaması. HDP’nin, AK Parti’nin anayasa değişikliği randevusuna olumsuz yanıt vermesi de bu gündemin devamı olarak görülebilir.

HDP’li kimliğim ve geçmişte partide yöneticilik, vekil adaylığı gibi deneyimlerimin olduğunu bilmeyenlere hatırlatmak isterim; HDP’ye verilecek hazine yardımı gayri hukuki bir şekilde engellendi. HDP’nin kapatma davası sürerken böyle bir karar alınması, seçime giren siyasi bir yapı için ciddi bir handikap. Seçimlerde eşit haklarla yarışması engelleniyor. Zaten yöneticileri rehin ve birçok vekile seçim yasağı geleceği konuşulurken bu sefer de ekonomik haklarının elinden alınması yarışın adil geçmemesi için yapılan siyasi manevra.

Seçim yapılacağı dönem hazineden alınan yardımların, seçimde aday adayı olan siyasetçilerden alınan başvuru paralarının sistem partilerinin seçim masraflarında veya partinin iç organlarındaki çalışmalarda kullanılmasının ne kadar mühim olduğunu siyasi bir partinin içinde olduğunuzda fark edersiniz.

7 Haziran 2015 tarihinde HDP kurmayları, İstanbul 1. Bölge’den, Selahattin Demirtaş’ın 1. sıra aday olduğu listeden vekil adayı olmam istemiş ve aday olmuştum. Bu sırada vekil adayı olduğumu öğrenen babamın bir arkadaşı, “Oğlun aday olmuş, hayırlı olsun” demiş ve eklemiş: “Merak ediyorum seçimde aday adayı olabilmek için ne kadar ödedi?”

Bu sistemde iktidar ve muhalefet partilerinde aday adayı olanlar başvuru sırasında yüksek ücret öder. HDP de ise hazine yardımı almadığı dönemde bile adaylardan çok sembolik bir başvuru parası alınmış; kadın, LGBTİQ veya engelli arkadaşlardan başvuru parası hiç alınmamıştı. Yani parası olanın aday olacağı bir ortam hiç olmadı.

Vekil adaylığı sırasında beni en etkileyen şey, seçmenlerimizin partiye derinden hissettiği aidiyet duygusu olmuştu. Seçim çadırımızda dağıtılan minik tanıtım afişleri veya kalemler için koyduğumuz bağış kutularında inanın minik minik paralar atılması neticesinde seçim çalışmalarının örgütlenmesi sağlanıyordu.

Burada o seçmenin yaptığı katkı, kendini siyaseten temsil eden yapıya bağlılık hissettiğinin bir kanıtıydı. Aday sırasına hiç bakmadan seçmenlerin her vekile gösterdiği saygı inanılmazdı. Bu durum motive edici olup çalışmalarda daha verimli bir ruh hali sağlıyordu.

Çalışmalarımız sırasında seçmen desteği etkileyici. Bir partilinin gideceğiniz yer için arabasını vermesine, bir diğerinin gittiğimiz yerde yiyecek ihtiyacımızı gidermesine ya da matbaası olan seçmenin afişlerimizi bastırdığına o kadar çok şahit oldum ki. Bir seçmenin seçimlerde bize destek olmak için el arabasını vermesini hangimiz unutabiliriz ki? O dönem medyada çokça yer almıştı.

Seçim sonrasında bile seçmenlerimizin bizleri gönlünde çok ayrı bir yere koyduğunu hep hissettim. Adaylığım sırasında ziyaret ettiği çok aile ile halen görüşür konuşurum. Diyaloglar hiç kopmuyor.

HDP’nin en yüksek popülaritesi ve oy oranı aslında hazine yardımı almadığı süreçte oldu. Halk toplantıları ve ev gezilerine defalarca katılmış biri olarak bu süreçte seçmenle kurulan diyaloğun çok kalıcı ve değerli olduğunu söylemem gerekir.

Hazine yardımı alması engellenen HDP yine ilk kuruluş dönemindeki formata dönmek zorunda kalacak. Bu süreçte HDP’nin yine yüksek çıkış yapacağı ve kendini ev ev anlatma çabasının artmasına vesile olacağı görüşündeyim. Seçimlere dönük buluşmalarda, yapılacak kahvaltılarda evinden yiyecek getiren seçmenin, partisine daha çok emek vereceğini geçmiş dönemlerdeki tecrübelerime dayanarak öngörüyorum. İnanın belki de bu gayrı hukuki durum bağları biraz gevşemiş bir kitleyi öyle bir harekete geçirecek ki. Bunu yıllarca halk toplantıları ve çalışmalar yapmış eski bir yönetici olarak sahadan edindiğim tecrübemle söylüyorum.

HDP’NİN ADAYLIK AÇIKLAMASI

Herkesin bildiği gibi Pervin Buldan, HDP’nin Cumhurbaşkanı adayı çıkarabileceğini söyledi. Bu açıklama sonrası bir anda özellikle de Altılı Masa çevresinden ciddi tepkiler geldi. Tabii HDP’ye akıl verenler hemen ortaya çıktı.

Aylardır HDP kurmaylarının açıklamalarını, demokrat yazarların ‘Görüşün’ çağrılarını görmeyenlerin bu tepkisini anlaşılır bulmadığım gibi doğru da görmüyorum.

Tepki verenlerin sözleri ortak. ‘HDP aday çıkararak Ak Parti’ye hizmet edecek’ karalaması yapılıyor. Fakat esas doğru ‘Aslında siz o altılı masa dışında olan muhalif yapıları yok sayarak Ak Parti’ye hizmet etmiyor musunuz?’ sorusunu kimse kendine sormuyor. Bugüne kadar belediye seçimleri başta olmak üzere aslında HDP kirli anlaşmalar yapmadan diyalog çabasındaydı. Ülkenin 3. büyük partisi olmasına rağmen birlikte hareket ettiği blok yapılarla birlikte inatla yok sayılıyor. Bu yok sayma aslında oy veren seçmenine de yönelik.

Halkların Demokratik Partisi Genel Kongresi’nde Eş Başkan Mithat Sancar’ın sözlerini hatırlayalım; “Kapalı kapılar arkasında görüşme siyasetini benimsemeyeceğiz.” Bugüne bakıldığından resmi olarak Altılı Masa çevresi, HDP ile bir görüşme yapmadı. Bunun neticesinde HDP’nin bloktaki dostlarıyla birlikte cumhurbaşkanı adayı çıkarması doğal. Muhtemelen adayın kadın olacağını tahmin ediyorum.

ADAY AÇIKLAMASI NE ANLAMA GELİYOR?

Öncelikle muhalefetin çokça eleştirdiği tekçi anlayışa karşı, sadece iki bloka indirgenmiş muhalefet biçimine karşı bir alternatif sunacak.

Diğer yandan özellikle, seçim çalışmalarında, sol demokratların, ezilen halk ve inançların sorunlarını 3. yol ekseninde anlatma imkanı bulacak. Fikriyatın gelişmesine zemin oluşacak.

Başta CHP olmak üzere, Altılı Masa çevresinin, HDP ile yan yana gelmek konusunda korkak davrandığı ve helalleşme sözlerinin ne kadar arkasında oldukları yine bu süreçte ortaya çıkacak.

Seçim öncesi HDP üzerinden Altılı Masa’ya çamur atanlar için zemin oluşması engellenecek. Altılı Masa ve HDP’nin işbirliği yaptığına dair söylemin artık bir geçerliliği kalmayacak.

Seçimde muhtemelen ikinci tura gidileceği öngörülüyor. Bu süreçte HDP ve Blok adayı eğer ikinci tura kalamazsa, HDP zaten ikinci turda bu kararını gözden geçirip prensipleri doğrultusunda güncelleyecektir. Seçmenine hangi adayı destekleme konusunda adres sunacaktır.

Yine bu hafta HDP, Ak Parti’nin anayasa değişikliğine ilişkin ziyaret talebini reddetti. Bu bir anlamda klasik bir söylem haline gelen ‘HDP, AK PARTİ ile anlaşıyor’ sezonunun daha başlamadan bittiğini hepimize gösterdi. Bir kez daha gördük ki böyle bir sezon hiç var olmamıştı, olamazda.

Görünen o ki seçimlerin Nisan sonunda veya Mayıs’ın ilk yarısında yapılma ihtimali çok yüksek. Muhalif yapıların hazırlıklarının ve aldığı kararların çok yeterli olmadığı malumunuz. Tüm bu süreçte iş işten geçmiş değil. Halklar, İnançlar ve tüm sınıflar aslında, muhalif yapıların farklılaştığı konular üzerinden değil, anlaştığı konular üzerinden görüşmelerini istiyor. Siyasetin anlamı da, demokrasinin de gerçeği budur. Umuyorum HDP’nin bu çıkışı tüm muhalif blokları sarsar ve arzulanan görüşmelerin alenen yapılmasına vesile olur.

Bu konuda son söz olarak artık HDP’ye akıl veren insanlardan uzak durun.

***

HRANT DİNK ANISINA

19 Ocak 2007 tarihinde HRANT DİNK katledildi. O günlerden bu yana mahkemeler trajik ve dramatik tiyatro kıvamında kandırmacalarla geçti. Hrant Ağparik sadece bir Ermeni değildi. O, bu ülkedeki tüm halkların ve inançların yanı sıra tarihle yüzleşmenin bir köprüsü olma muradındaydı. Günümüzde ne yazık ki Hrant Ağpariğin söylediklerini bilmeyen nesiller yetişti. Her geçen sene Hrant anmaları daha da az katılımla geçiyor. Ben 19 Ocak günü saat 15:00’de Hrant Ağpariğin katledildiği AGOS Gazetesi’nin önünde olacağım. Tarihle yüzleşmeye hazır olan ve bu adımı atmak isteyen tüm canlarla görüşmek üzere.


Murad Mıhçı: Ermeni yazar, siyasetçi, aktivist. 1975’te İstanbul'da doğdu. 2010’da Eşitlik ve Demokrasi Partisi Parti Meclis üyesi oldu. 2014’te İstanbul Halkların Demokratik Partisi İl yönetiminde görev alıp basın sözcüsü görevini yürüttü. 2015 yılında yapılan 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde HDP İstanbul 1. Bölge Vekil adayı oldu. 2016 ve 2017 'de Halkların Demokratik Partisi 2 Kongresi’nde Parti Meclis ve Merkez Yürütme Kurul üyesi görevlerini üstlendi. Halklar İnançlar ve Genişleme Komisyonlarında çalışma yürüttü. Turnusol, Agos Gazetesi (misafir yazar), Demokrat Haber'de yazarlık yaptı. ''Yeniden İnşa Et '' kitap yazarlarından.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Murad Mıhçı Arşivi