Francisco Montero topu orta sahadan kaleciye geri pas olarak gönderdiğinde televizyon başındaki Beşiktaşlı değil sen ‘Geri değil, ileri oyna’ diye bağıracaksın Sergen Yalçın… Diyaloğu da maçın hakemiyle değil oyuna soktuğun ve kenara aldığı oyuncuyla sen kuracaksın Sergen Yalçın… Antrenmanda sadece futbolcuları izlemeyeceksin eğitip, yönlendireceksin bunu da yine sen yapacaksın Sergen Yalçın… Geride kalan hafta "Sergen Yalçın’ı suçlamak kolaya kaçmak" savunması yapmıştım. Yanılgı da bizlere mahsus! Artık kolaya kaçıyorum ama bu kaçış keyfi değil zorunluluk…
Nam-ı diğer ‘Kepçe’ teknik direktörlük yapabilir ancak çalıştıracağı ekip ligde şampiyonluğa değil düşmemeye oynayan bir takım olursa. Sergen Yalçın’ın futbol bilgisine ve hızlı düşünme yetisine dil uzatmamız hem olası hem de haddimize değil elbette ki... Ancak Sergen’in Beşiktaş’ı toparlayacak, takım olgusunu oturtacak ve oyuncuları kaynaştıracak bir kişiliğe sahip olmadığını söylemek de görevimiz. Yengi kadar yenilgi de futbolun doğasında mevcut. Gaziantep, Beşiktaş’ı 3-1 mağlup etti diye bir anda Sergen karşıtı olmadık tabii ki… Uzun süredir gözlemliyoruz Sergen Yalçın’ın Beşiktaş’taki gelişimini! Antrenmanlara futbolcularla aynı zamanda gelip, aynı zamanda tesisleri terkettiğinden de haberimiz var. Oyunculara çok değil hiç vakit ayırmadığından olduğu gibi!.. Bu yapıdaki teknik adam futbolu yeni baştan yazsa ne olur. Sadece iç dünyasında oynadığı maçları kazanır bir de şansı yaver gittiğinde sahadakileri! Takımdaki oyuncuları nasıl motive eder, kendisini nasıl sevdirir? Ben ve benzeşlerimin bugüna kadar Sergen Yalçın’a koşulsuz destek vermesinin ardında geçmişteki dostluk ve arkadaşlık vardı. Ancak Sergen Yalçın kredisini kısa sürede tüketti. Sevgili Sergen benim için hala aynı Sergen’sin ancak senin sosyal yaşamının sınırlarını da biliyorum. Ya BJK ya TJK... İyisi mi sen Türkiye Jokey Kulübü’ne yakın ol Beşiktaş’a değil…
Futbol mu? Orada da bir gariplik mevcut Sergen Yalçın adına! Kendi istemin dışında iki, toplamda 16 futbolcuyla oynadın doksan dakikayı. Hadi sahaya sürdüğün kadroda hata yaptın, peki 5 değişimde de mi dengeyi kuramadın? Top kendisine geldiğinde heyecandan eli-ayağı titreyen genç kaleci Ersin Destanoğlu’nun doğru karar ve kırmızı kartla oyundan atılmasının ardından sahadaki 10 Beşiktaşlı futbolcudan hiçbiri Türk değildi. Bu endüstriyel futbolun getirisi itirazımız yok kaldı ki olsa ne olacak? Beşiktaş’ın halkın takımı olduğunu bilmeyen, Baba Hakkı ve Süleyman Seba’dan bihaber ‘lejyoner’ ordusu kendilerini yönetmeyi beceremeyen teknik kadro olmayınca ne yapsın?
Yönetimin doğru transferler yapmadığı bilinen gerçek ancak onları oynatması gereken de teknik kadro. Her biri ayrı yeteneğe sahip futbolculara her teknik adam sahip olmak ister ancak o takımları da ‘sıradan’ teknik direktörlere teslim etmezler! Beşiktaş yönetimi futbolcu kadrosuna değiştiremeyeceğine göre akılcısı teknik kadroya değiştirmesi. Şu saatten sonra Beşiktaş’ı toparlayacak tek isim bana göre Mustafa Denizli’den başkası değil…
