Ben buna benzer bir yazıyı yıllar önce Ergenekon davaları sürerken yazmıştım. İddianamede okuduğum tek satır bana Ergenekon davasının beraatle sonuçlanacağı imajını vermişti. Öncelikle şunu yazmalıyım, Ergenekon’un da, Balyoz’un da, 15 Temmuz’un da darbe girişimi olduğu tezini her zaman savundum. Ama hepsinde ne zamanki neredeyse bütün askeri rütbeleri ve sivilleri bu kadar fazla kattılar, işi çözmek istemediklerini iddia ettim. Ergenekon’da okuduğum bir komutanın başka bir komutana "Amirim" diye hitap etmesiydi. Polis tutanağı hazırlarken dalmış ve hitap şeklini emniyet tarzına göre yazmıştı. Hukukun ilginç bir yanı var, haksız da olsanız teknik hata lehinizeyse kararı bozdurabiliyorsunuz ve ben bunu askerden firar davamda yaşadım ve Türkiye’de bir ilki başardım. Mahkeme eski eşimin hastane raporunu inceletmedi, askeri Yargıtay kararı teknik olarak bozdu ve ben tahliye olduktan sonra firarda askerliğin yanması cezası kalktı ve hapis sürem askerliğime sayıldı.

Biraz uzun giriş oldu ama önemli bir dava olduğu için açıklama yapmak zorundayım. Olayın bikaç kahramanı birden var, önce iddianameyi hazırlayan savcı, sonra okuyup kabul eden hakimler ve son olarak da sanıklar. Dosya Ankara’da meclisin bombalanması ve telsiz konuşmalarını yapanlar da Mustafa Azimetli ve Ahmet Tosun. Mustafa Azimetli meclisi bombalamak ve örgüt yöneticiliğinden bikaç kez müebbet hapis cezası aldı.

Azimetli mahkemedeki ifadesinde savcılıkta ve emniyetteki ifadesini yapılan işkenceden dolayı reddediyor ama ciddiye alınmıyor. Mahkemede esas alınan telsiz konuşmaları. Bu konuşmalardan birisi saat 23.08’de yapılmış, yazışma da aşağıda:

Bu konuşmadan 18 dakika sonra ikinci telsiz konuşması geliyor, yani saat 23.26:

İlginçlik buradan sonra başlıyor, esasında önce başlıyor da saat anlamında sonra başlıyor. Çünkü bu 2 telsiz konuşması mütalaa dosyasında 484 ve 487-488. sayfalarda. Oysa aynı mütalaanın 195 ve 196. sayfalarında esasında Mustafa Azimetli’nin havada olmadığı yazıyor. Burada devreye Nevzat Bilir’in ifadesi giriyor ve aşağıdaki bölüm mütalaada yer alıyor:

Gerçekten saat 23.26,40 sularında meclis binasının üstünde uçan birisi 23.40 gibi Akıncı Üs’sünde olabilir mi ve koridorda sohbet edebilir mi, bana biraz zor geldi. Tersi olsa belki diyebileceğim, yani 23.08’de yada 23.26.40’da Üs’de olsa 23.40 gibi belki meclis üstünde olabilir ama o da koridorda değil pistte yada uçağın içinde kalkışa hazır olması gerek ve F 16’nın ne kadar sürede oraya gideceğini ben bilemem. Oysa koridorda olduğu kamera görüntüleriyle tespit edilmiş. Ama 23.26’da meclis üstünde olan birisinin 14 dakikada Akıncı Üs’süne gelip, uçaktan inip koridorda olması bana biraz zorlama gibi geldi ki aşağıda okuyacağınız gibi bu kişi ayrıca 24’ü 33 saniye geçtiğinde de havada:

Bu arada Anadolu Ajansı da telsiz konuşmalarını almış, ondan da bir örnek vereyim ki daha inandırıcı olsun:

Şimdi size 2 telsiz konuşması daha vereceğim, biri mütalaanın 434., diğeri de 486. sayfalarında. Birincisi yerden hedef belirleyen Ahmet Tosun, diğeri de havada olması gereken Mustafa Azimetli:

Bişey fark ettiniz mi bilemem ama konuşmanın başındaki "ee" nüansına kadar aynı, yani birisi bir tık daha fazla "ee" bile dememiş. Bu 2 konuşma mütalaanın hem 490, hem de 522. sayfalarında geçiyor.

CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 15 Temmuz sonrasına tiyatro derken bu dosyaları görmüş müydü bilemem ama sanırım mütalaa kopyala yapıştır sistemiyle yapılmış. Kamil Maman bu dosyayı iyi incelemiş, ben de şu an 2 önemli savunmayı inceliyorum, bakalım daha neler çıkacak bu dosyalardan.