Bu kadar hukuksuzluk önce nereye yansıyor?

Türkiye büyük tüketici olmasa bile neden dağıtıcı ülke seçildi narkotik imparatorlukları tarafından?

Türkiye korkunç bir noktaya geldi.

Demokraside, hukukta, laik devlet ilkesinde, saydamlıkta, eğitimde, dış ilişkilerde.

Gelinen noktadan daha da aşağılara düşme ihtimali de yok değil.

Çok detaya girmeye gerek yok, Süleyman Soylu (İçişleri Bakanı) ile Sedat Peker tartışmalarını izleyin yeter.

Ancak, bu tartışmaları çok yakından, muhtemelen bizden de yakından izleyen Ankara’daki büyükelçilikler var.

Büyükelçilerin bir görevi de görev yaptıkları ülkelerdeki tartışmaları kendi başkentlerine rapor etmek, asli görevleri bu.

Sizce son zamanlarda büyükelçiler kendi bakanlıklarına hangi şifreli mesajları geçiyorlar?

Acaba bu şifreli mesajlarda kaç defa "Narco Turkey" ifadesi geçiyor?

Gerçekten çok çok acı bir durum.

Haksızlar mı?

Pek de sayılmaz.

Haziran 2020’de Kolombiya’da ele geçen 4.9 ton kokainin ya da peynirin ve toz kauçuğun (en azından yarım milyar dolar) konşimentosunda gideceği liman ve teslim edileceği özel ya da tüzel kişi mutlaka yazıyor.

Bizim İçişleri Bakanlığımız ise hala bu konuda bir açıklama yapamıyor.

Bu limanı, özel ya da tüzel kişiyi öğrenmek çok kolay.

Bogota’da (Kolombiya’nın başkenti) Büyükelçiliğimiz var, Büyükelçimiz bu konuyu öğrenemiyor mu?

Öğrenemiyor ise, orada ne iş yapıyor?

Doğru ya da değil, Türkiye maalesef tekrar 90’larda Avrupa’ya yansıyan imajını (maalesef bayrağımız ve enjektör) bir kez daha sergiliyor.

ABD, Avrupa dergilerinde şöyle haritalar yayınlanıyor:


Grafik: EuroNews
 

Türkiye için utanç verici, çok üzücü.

Türkiye büyük tüketici olmasa bile neden dağıtıcı ülke seçildi narkotik imparatorlukları tarafından?

Peki bu imaj somut olarak nereye yansıyor?

Size aşağıda sene sene ülkemize gelen doğrudan yabancı sermaye yatırımlarını veriyorum:

  • 2003:              1.7 milyar ABD doları.
  • 2007:              22  milyar ABD doları
  • 2016:              13.8 milyar ABD doları
  • 2017:              11 milyar ABD doları
  • 2018:              12.8 milyar ABD doları
  • 2019:              9.3 milyar ABD doları
  • 2020:              7.7 milyar ABD doları
  • 2021:              7.7 milyar ABD doları  (Nisan 2021 itibariyle yıllıklandırılmış)        

Bu tablodan ne görüyoruz?

AKP’nin başarılı, Erdoğan’ın adam gibi siyasetçi olduğu senelerde, AB üyeliği hedefini sürdürdüğü sürece doğrudan yabancı sermaye yatırımı dört senede 1.7’den 22 milyar ABD dolarına yükselmiş.

Ne zamanki o saçma sapan "yerli ve milli" politikalar devreye girmiş, hukuk baş aşağı, yabancı sermaye yatırımları 7.7 milyar dolara gerilemiş.

Üstelik 2007’de yabancı sermaye yatırımları içinde taşınmaz yatırımları yüzde on iki iken şimdi 7.7 milyar doların yüzde ellisi.

Çok çok daha büyük meblağlarda doğrudan yabancı sermaye yatırımları çekemeden sürdürülebilir büyüme imkansız.

Adım adım çöküyoruz.

Erdoğan, Soylu, vs. , AKP artık Türkiye için beka sorunudurlar.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Eser Karakaş Arşivi