Eser Karakaş
Bu ülkenin milletvekilleri ve hakimlerinin mesleki ahlakları var(mı?)dır
Bence vardır, olması da gerekir ve çok güçlü kanaatime göre de mutlaka vardır, bu nedenden de başlıktaki soru işaretini cümlenin sonuna koymadım, (mı?) formu ile de çok çok küçük bir ihtimale dikkat çekmek istedim sadece.
Önümüzdeki günlerde, aylarda da zaten milletvekillerimiz ve hakimlerimizin önüne bu mesleki haysiyet konusunda çok büyük bir sınav gelecek ve hepsinin de bu sınavdan yüzlerinin akıyla çıkacaklarına hiç kuşkum yok, hepimiz de bu duruma kıvançla şahit olacağız.
Sezgin Tanrıkulu konusunu çok muhtemelen izlemektesiniz, bir CHP milletvekili olarak TSK’nın geçmişte maalesef yaptığı büyük yanlışları bir kanalda yeniden hatırlattı, bu hatırlatma, hafıza tazeleme sonrası CHP sözcüsü Faik Öztrak’ın çok yanlış bir çıkışına yine maalesef Kemal Kılıçdaroğlu da sahip çıktı, Öztrak’tan da büyük bir hataya imza atmış oldu böylece.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da Hindistan G-20 dönüşünde o klasikleşmiş uçak söyleşisinde Sezgin Tanrıkulu’nu çok ağır bir tonda suçladı ve peşinen mahkûm etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Sezgin Tanrıkulu’nu peşinen mahkûm etmesinin anlamı Tanrıkulu milletvekili olduğu için TBMM’de dokunulmazlığının kaldırılacağı (Komisyon artı Genel Kurul) ve dokunulmazlığın kalkması sonrası yargı sürecinde de mahkum olacağı.
Erdoğan peşinen Tanrıkulu’nu suçladığı ve mahkûm ettiğine göre TBMM’de dokunulmazlığın kalkacağından ve yargıda da mahkumiyet kararı çıkacağına emin.
Başka bir ifade ile de Cumhurbaşkanı Erdoğan, yürütmenin başı olarak milli iradeyi temsil eden yasama ve bağımsız, tarafsız olması gereken yargı erklerinin kendi çizgisinin dışına çıkmayacağından emin.
Haklı mıdır Sayın Erdoğan, göreceğiz.
Bir Cumhurbaşkanının, parlamenter sistem, yarı başkanlık ya da başkanlık sistemi fark etmez, böyle konuşamayacağı, yasamaya, yargıya direktifler veremeyeceği günleri görebilecek miyiz acaba, emin değilim, kısmet ise görürüz.
Gün TBMM üyesi milletvekillerinin ve yargı mensuplarının varlığından hiç kuşku duymadığım mesleki özenlerini sergileme günüdür diye düşünüyorum.
Bu arada, geçerken, şunu da hatırlatalım, milletvekilliği bir meslek değildir ama gerçek meslekleri ne olursa olsun bir kişinin milletvekili olduğu sürece bu koltuğun da hakkını vermesi ve gereken özeni göstermesi şarttır.
CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun hakkında düzenlenen ya da düzenlenecek fezleke TBMM’ye geldiğinde parti gözetmeksizin tüm milletvekillerinin “Cumhurbaşkanının buram buram direktif kokan uçak konuşması sonrası milletvekili özenim ve duyarlığım çerçevesinde konuya ilişkin şahsi kanaatim ne olursa olsun bu direktifin gereğini yerine getirmem söz konusu olamaz” demesi lazımdır, değil mi?
Hiç kondurmam ama milletvekilleri bu duyarlığı göstermezler ise Tanrıkulu hâkim karşına çıkacaktır.
Keza, aynı kaygılarla, hakimlerimizin de bu dosya önlerine geldiği zaman “Cumhurbaşkanının konuya ilişkin kanaatini belirtmesi sonrası hâkim olarak bağımsızlık ve tarafsızlığımın zedelenebileceği kaygısıyla bu dosyadan çekiliyorum” diyebilmesi gerekmektedir ve bu satırların yazarı bendeniz hakimlerimizin bu basireti göstereceğine eminim.
xxx
Bu yazdıklarımı ve beklentilerimi çok mu naif buluyorsunuz?
Haklı olabilirsiniz, hatta haklısınız ama büyük şair Yahya Kemal Beyatlı “Deniz Türküsü” şiirini şöyle bitirir:
“İnsan, âlemde hayâl ettiği müddetçe yaşar”.
Eser Karakaş: Kadıköy Saint Joseph lisesi muzunu. 1978’de Boğaziçi Üniversitesi İİBF’den mezun oldu. Doktorasını 1985 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde yaptı. 1996’dan itibaren İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü’nde profesör olarak ders verdi. Bahçeşehir Üniversitesi İİBF’de Dekanlık yaptı. 2016 yılında 675 sayılı KHK ile ihraç edildi. 2008 yılından itibaren Strasbourg Üniversitesi Science Po’da misafir öğretim görevlisi olarak bulunuyor.