Aytül Hasaltun Bozkurt
Çevrimiçi atölyeler mekan kullanımı zorunluğunu ortadan kaldırdı
Birazdan söyleyeceklerimi yakın geçmişimizde muhtemelen pek çok kişiden duymuşsunuzdur ve Size yetmediği için belki anlamlı da gelmiyor olabilir artık. Yine de söylemekten geri duracak değilim. Çünkü bu haftanın söyleşisi ancak bu kadar denk gelebilirdi. Dünyada olup bitenler bir yana, sevgili ülkemizde geceyarısı kararnameleri ile duyurulanlar; bu satırları okuyan çoğu kişinin gündeminde, bir anda ilk sırada yer alıverdi muhtemelen. Ve en temel ihtiyacımız olan ‘güvende olmak’la ilgili pek çok zorlayıcı kapıyı da açmış olabilir ayrıca. Zor, kafa karıştırıcı, kaotik bir süreç oldu/oluyor. Taşlar yavaş yavaş yerine oturacaktır elbette ama en başında sürece güvenip, olanı olduğu gibi kabul edip, çözüme/denge bulmasına, an be an yaptığımız seçimlerle katkı sunmayı oldukça değerli buluyorum.
15-21 Mart haftasında Sanat Psikoterapileri Derneği, Sanat Psikoterapileri Haftası’nı kutladı. 70’li yıllardan bugüne, dünyanın farklı yerlerinde, birçok mesleki birlik tarafından eş zamanlı olarak her sene martın üçüncü haftasında kutlanan gün; Türkiye’de ise, son üç yıldır Sanat Psikoterapileri Derneği tarafından düzenlenen organizasyonlar ile kutlanıyor. Bu seneki tüm etkinlikler, içinde bulunduğumuz pandemi sürecinden dolayı online olarak yapıldı ve Sanat Psikoterapisi uygulamasının devam eden tedavi ve eğitimin bir parçası olduğu hastane, üniversite, rehabilitasyon ve özel psikoterapi merkezlerinde ücretsiz etkinliklerle ilgili kişilere ulaşıldı. Ayrıca hafta boyunca, örnek uygulamalar ile ruhsal ve bedensel sağlık için mutlak bir ö nem taşıyan bu alanı tanımaya ve tanıtmaya odaklanıldı. Dernek Yönetim Kurulu Üyesi ve ‘Oyun Atölyesi’ yürütücüsü, Seramik Sanatçısı Asuman Aktüy ile hem Görünürlük Haftası'nı hem de kendi atölye çalışmasını konuştuk.
Dünyada sanat terapilerinin ortaya çıktığı yıllar genelde 2. Dünya Savaşı sonrasına tekabül eder, bizim ülkemizdeyse bu filizlenme 99 depremi sonrasıdır diyebiliriz. Diyeceğim o ki savaş gibi, doğal afet gibi büyük yıkımlar sonrasında insanlık, yaralarını sarabileceği, zorlu bir süreçte baş etmesini kolaylaştırabileceği ne sanat ne terapi ama hem sanat hem terapi olabilen yeni bir disiplin yaratmayı başarmış. Tüm sanat terapilerinin temel direği ‘şimdi ve burada’ yani an be an neyi seçtiğimizle ilgilidir diyebilirim. Bu noktada başa dönersem eğer, travmatik bir deneyim de pekala büyüme, gelişme ve zenginleşme zemini sunabilir. Yeter ki değer verdiklerimiz ve gururla başarı hanelerimize yazdıklarımız her ne ise, onları göremediğimiz/fark edemediğimiz ‘an’da takılı kalmayalım. Çaresizlik denizinde, ‘dip’ de bir tekme atmayı başarabilelim. Suyun üzerine çıkıp nefes alıp vermeye devam edebilelim.
Ayrıca geçtiğimiz hafta Artı Gerçek için de oldukça zor bir haftaydı ve süreç halen devam ediyor, belki biliyorsunuzdur; umarım iletişim üzerine ‘iş’ üreten bu değerli kurumda, ihtiyaç duyulan iletişim zemininin üzerinde, birbirimizi yaralamadan, yormadan ve dahi birbirimizi 'ateşe' atmadan yol almayı başarabiliriz. Ve umarım geçen haftaki konuğum Şükrü Bozkurt’un vurguladığı gibi haklının ve haksızın ötesinde ben ve sen olarak karşıt kutuplarda değil, biz olarak tüm ihtiyaçlarımızın çözümü için olabiliriz.
Nedir Sanat Terapisi Asuman?
Bireyin, duygularını sanat aracılığı ile dışa vurma yöntemi olarak tanımlayabiliriz. Sanatı araç olarak kullanarak kişinin kendini ifade etmesi, baş etme becerisini arttırması, dayanıklılığını geliştirebileceği güvenli ortamı yaratan psikolojik tedavi ve destek yöntemleri bütünüdür. Dernekte birlikte yazdığımız ortak metinde de dediğimiz gibi; ‘Sanat Psikoterapisi, sözlerin kifayetsiz kaldığı durumlarda; akıl, sorunları çözmeye yetmediğinde, kendimizi çıkmazda hissedip donakaldığımız anlarda, imdadımıza yetişir. Dilin tutuk olduğu durumlarda bedensel ve sanatsal ifade, bireyin kendini ifade etmesine olanak tanır. Yaygın düşüncenin aksine, sanat yetenek veya beceri gerektirmez. Sadece, içindekini dışa vurabilecek cesareti, samimiyeti ve dürüstlüğü gerektirir. Eller kaleme sarılıp karaladığında, çamura dokunup yoğurmaya başladığında, ilgimizi ‘şimdi ve buraya ’ yöneltir, sadece içinde olduğumuz ana odaklı hale geliriz. An be an her dokunuşumuzla bir değişim yaratma kuvvetine sahip olduğumuzu deneyimler, gücümüzü toplarız. Sanat terapisinde sadece önümüzdeki malzemeye şekil vermekle kalmaz, kendi yaşamımıza şekil verebilir hale geliriz.’
Sanat Psikoterapileri Derneği, fiziksel, ruhsal ve sosyal sağlık için güçlü bir araç olarak kabul edilen yaratıcı sanatların, ülkemizde psikoterapötik amaçlarla kullanılmasına katkı sağlamayı hedeflemektedir. Bu amaç doğrultusunda dernek, ülkemizde sanat psikoterapisinin tanıtılması, geliştirilmesi, toplumun yararına kullanılması için çalışmalar yapmaktadır.
Geçtiğimiz hafta Sanat Psikoterapileri Haftası dernek içinde nasıl kutlandı? Programda neler vardı? Ve online kutlamanın artıları eksileri ne oldu?
Dünya ile eşzamanlı kutladığımız SPH’nı pandemi sürecine bağlı olarak online tamamladık.
Programda 10 dijital atölye, seminerler ve söyleşiler vardı. Online atölyeleri değil elbette ama sunum ve söyleşilere derneğin sosyal medya adreslerinden ulaşmak mümkün. Online atölye çalışmalarında ulaşılabilir olmak, aynı anda daha fazla atölye katılımcısı ile buluşabilmek, haftanın kutlanmasının sağlanmasına imkan tanıması çevrimiçi atölyelerin artıları olarak söylenebilir.
SPH etkinliklerinin çevrimiçi oluşunun/olumlu etkilerine gelecek olursam; olumlular hanesine şunları yazabiliriz; SPD web sayfasında ve Youtube sayfasında sürekli izlenebilecek bir arşiv oluşmasına katkı sağladı. Bir de önceki yıllarda ülkemizin birçok farklı şehrinde gerçekleşen atölyelere katılım için aynı şehirde yaşıyor olmak gerekirken çevrimiçi etkinliklere aynı anda farklı şehirlerden hatta ülkelerden katılım sağlanabilmiş olmasından bahsedebiliriz. Çevrimiçi atölyeler mekan kullanımı zorunluğunu ortadan kaldırdı diyebiliriz.
Eksileri ise bana göre şöyle; atölye ortamında yapılan buluşmanın bizde yarattığı temas, merak, keşif duygularının yaşanamaması. Aynı ortamda olmanın, birlikte üretmenin ilham verici gücü azaldı belki ya da sadece paylaşım kısmında o ilhamı yakaladık. Normalde o atölye için gerekli malzemeler Sanat Terapisti veya Sanat Terapisi Uygulayıcısı tarafından temin edilir ve çalışma alanında gereken malzemelere ek başka malzemeler de bulunur. Spontane olarak gelişen durumlarda ek malzemeler dahil edilebilir. Çevrimiçi atölyelerde malzemeleri katılımcıların temin etmesi bu anlamda bir tür yoksunlaşmaya yol açıyor diyebiliriz. Çünkü her katılımcının pek çok farklı sanatsal malzemeyi satın almasını talep etmektense en bulunabilir ve uygun malzemeleri seçtik.
Hafta kapsamında OYUNDA başlıklı çamur ile yaptığım atölye çalışmamdaki gözlemlerimden bazılarını paylaşmak isterim. Tüm katılımcılar çamurlarını kendileri temin etti. Keşif imkanı oluştu. Çalışmanın yapılacağı turned yerine evdeki yuvarlak bir tepsiyi ters çevirerek platform oluşturmalarını istedim. Atölyede aynı anda çalışırken oluşan enerji daha düşüktü çünkü sessiz etkileşim azdı. Senkronizasyonda az da olsa kayıp yaşandı. Üç boyutlu çalışmamızın perspektif kaybı vardı.
Sanat ve terapinin ortak kesişim kümesinde ne var? Orda süreç nasıl ilerliyor?
Sanat ve terapinin ortak kümesi iyileştirici ve bütünleştirici yanı diyebilirim. Sanat terapi uygulamaları psikolojik rahatsızlık tanısı olan veya tanısı olmayan kronik fiziksel rahatsızlıkları olan, kişisel gelişim ve değişim ihtiyacı duyan kişilerde uygulanabilir.
Sanat malzemesi ise bireyin kendisini ifade etmede süreç sonuç kadar ö nemlidir. Bireyin malzeme kullanım şekli, miktarı, tutumu ve aktarımı yani yaratıcı süreç, bizim ve bireyin kendisini tanıması için araç olur.
Ayrıca estetik eser üretme kaygısı taşımadan üretilmiş sözel olmayan bu anlatım ile bireyin bastırılmış duyguları, hayallerini sembolik bir şekilde görebiliriz. Bu sembolik eser üzerinden sanatın iyileştirici ve bütünleştirici gücünü deneyimleyebiliriz.
Sen seramik sanatçısısın toprakla hemhal olmak nasıl bir deneyim? Ve bu deneyimin günlük hayata yansımaları nasıl oluyor?
Heyecan verici...
Çamur ile çalışırken çıkan sonuçtan çok süreç beni heyecanlandırıyor.
Çamura dokunuşuma verdiği tepki, bu dokunuşların çamurun hafızasında oluşturduğu o an görünmeyen etkiler, oluşabilecek riskler, kurutma, pişirme, sırlama ve eserin ortaya çıkış süresinin uzunluğu...
Tüm bu basamaklarda eserin minik dokunuşlarla şekil değiştirebilme kapasitesi. Sır veya pişirim tekniklerinde yaptığınız manipülasyonlar ve denemelerle yaşanan heyecanlı keşiflerin, bazen şaşırtıcı bazen olmamış dedirten sonuçları...Hepsi
Bu deneyimin günlük hayatıma yansıması; sabırlı ve dikkatli olma alışkanlığıma katkı sağlıyor. Ezbere müsade etmeyen bir malzeme. Aceleciliğimle beni yüzleştiriyor. Beklemeyi, durmayı öğreniyorum. Fırından hayal ettiğim şekilde çıkmayan eserle bakışıp, onu bir şeye dönüştürme, olduğu gibi kabul etme, kabul etmeyip tekrar tekrar deneme pratiklerimi geliştirip evrilmeye çalışıyorum.
Asuman Aktüy
Seramik Sanatçısı ve Sanat Terapisi Uygulayıcısı