Hüseyin Çakır
CHP’nin Ok’ları nereyi gösteriyor (1)
Erdoğan ve Bahçeli amaç birliği yaparak, bu amaca ulaşmak için "tutarlılık"la yollarına devam ediyorlar.
Cumhur ittifakı, sistem paradigma değişikliği amacında birleşti; sistemi ve rejimi değiştirmeye seçmenleri ikna etmek için her yol ve yöntemi kullanıyorlar, kullanacaklar.
Dünyada yükselen otoriterlik eğilimi, muhafazakâr- milliyetçi-sağ popülizmin yarattığı psikolojik ortam Cumhur ittifakının işini kolaylaştırıyor.
Buna karşın ana muhalefet parti yöneticileri, dünyadaki değişimi ve Türkiye’de otoriterliğin yükselişinin arkasındaki gerçek nedenleri pek anlayamamış gibi ya da anlıyorlar ama sessizce izliyorlar sanki.
Durum bu olunca, durumu değiştirmekten, amacının peşinde koşmaktan uzak, etkisiz bir muhalefet ortaya çıkıyor.
Erol Katırcıoğlu, Artıgerçek’te CHP'nin içinde bulunduğu durum için "Eğer 90 yıl önce Mustafa Kemal ve arkadaşlarının yaptıklarının bir "devrim" olduğunu düşünüyorsanız, bugün bu önümüzde oynanan oyunun da bir "karşı devrim" olduğunu görmeniz gerek..." diyor.
CHP yönetimi sistem ve rejim değişikliği meselesini Erdoğan-Bahçeli kişiliğine indirgiyor ve Erdoğan ve Bahçeli ile gündelik söz yarıştırmayı muhalefet sanıyor. Erdoğan ve Bahçeli CHP yöneticilerini, milliyetçilik, bölücülük sahalarına çekerek tek kale oynuyorlar, gol üstüne gol atıyorlar; CHP’liler yeni şeyler söylemek istiyorlarsa da buna fırsat vermiyorlar.
Amacı peşinde koşan CHP yerine, her kritik durumda sağa sola savrulan, mütedeyyin-muhafazakârla karşı karlıya gelmemek adına karikatür din, dindarlık savunması yapmaya çalışıyorlar, çoğu kere ellerine yüzlerine bulaştırıyorlar.
Belki en önemlisi: CHP, hangi sosyal, politik kesimlerle yakınlık içinde, hangileriyle uzlaşmaz zıtlık içinde bu net değil, bu durum CHP’yi güvenilir kılmıyor. Mesela, ulusalcılar daha önce MHP’ye bugün İYİ Parti'ye kayıyor. Kuşkusuz seçmenler arasında kaymaların olması normal. MHP ideolojik bir zeminde duruyor, bu ona kendi içinde "tutarlılık" sağlıyor. AKP, kuruluş amacından uzaklaştı, ancak yarattığı İslamcı-muhafazakâr imajını, dil, söylem değiştirerek kentli orta ve alt sınıfları çevresinde tutuyor.
CHP bu bağlamda kaygan zeminde: Ne yeni söylem ve program geliştirebiliyor ne de Atatürk’ün partisi söylemini güncelleyebiliyor. Bundan dolayı modern muhafazakâr, yaşam tarzı değişecek korkusu içindeki kadim kentlilerin içine sıkışmış durumda. Mevcut durumu kaybetmemek için radikal paradigma değişimine gidemiyor; mütedeyyin muhafazakâr kesime yaklaşmaya çalıştığı zaman geleneksel tabanını kaybetmekten korkuyor.
Kemal Kılıçdaroğlu, CHP muhafazakârları ile mütedeyyin muhafazakârların arasında yumuşak bariyer olarak duruyor. Kılıçdaroğlu ve yönetim, CHP’yi bir arada tutmak için: Birincisi tarihe ve tarihsel geleneğe sarılıyor. Tek parti dönemi ve cumhuriyet kuruluşu sürecinde yaşanan olumsuzluklarla açıkça yüzleşmeyi yapmaya korkuyor, böyle yapınca parti tabanını tuttuğunu düşünüyor, tutuyor da. Bu taban seçmen bazında % 20 ile % 30. Bu önemli bir sosyal taban. Bu tabana yakın olanlarla seçimlerde çoğunluğu kazanmak mümkün. Reel durumda HDP ve Kürtler CHP’ye en yakın sosyal kesim. Ancak CHP’nin Kürt sorununa ve HDP’ye "terör, devlet bekası," AKP ve MHP’nin "teröristlerle işbirliği yapıyor" bağlamında bakıldığı için ve de geleneksel tabanının Kürtleri öteki ve bölücü görmesi dolayısıyla bu yakınlaşma bugünkü durumda ittifaka yaklaşmaktan korkuyor.
Elbette CHP’nin Kürtlere ve Müslümanlara bakışında çok değişiklik oldu, fakat bu değişim durumu değiştirecek noktada değil. CHP bütün yenilenme çabalarına, dil ve söylem değiştirme gayretlerine karşın Altı Ok’u aşamıyor. Altı Ok’u güncelleme çabası CHP’nin büyük değişim ve açılımını getirmedi.
CHP içinde önemli bir kesimin Altı Ok tanımlarındaki değişikliğe bile sert tepkiler gösterdiği görüldü, CHP’de değişime karşı çıkan ciddi bir kesim var. Burada bu kesimi konu dışı tutarak, değişim arayışı içindeki CHP’liler ve CHP yönetimi konumuz.
CHP’nin ideolojik değerleri
AKP ve MP Dava Partisi olduklarını her fırsatta açıklıyorlar. Onları ittifaka götüren de Davalarının kesişmesi oldu.
CHP’nin ideolojisi ne? Kemalizm desek hangi dönem ve zamanın Kemalizmi? Mustafa Kemal çizgisi diyorlar, bu çizgi ne zaman, nerede başlıyor? Bu soruların çoğu açıkta veya tartışmalı.
Bu temel görüş belirsizliği cumhur ittifakına karşı CHP Altı Ok’la da yanıt vermiyor, parti yöneticileri göğüslerini gere gere Altı Ok’u savunarak toplumun karşısına çıkmıyorlar, çıkamıyorlar. Altı Ok’un seçmen karşılığı yüzde 20-30 aralığına sıkışmış durumda. Öte yandan tarihsel olarak oluşan CHP algısı ve zihniyeti kuşaktan kuşağa aktarılıyor sanki. CHP hep devlet ve devlet baskısı olarak görüldü, algılandı. Türkiye’nin kır-kent sosyolojisi değişti, CHP’ye oy veren sosyoloji değişmedi. Bundan dolayı, mütedeyyin-muhafazakâr kesimler CHP’ye soğuk bakıyorlar.
Sistem değişirken ve 2019 seçimlerine giderken CHP’nin Altı Ok’u: Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik, Devrimcilik cumhur ittifakının karşısına seçenek olarak çıkarılarak başarı kazanılabilir mi? Bunun pek mümkün olmadığının farkında olunmalı ki, Altı Ok öne çıkartılmıyor. Doğru da yapılıyor.
İttifak Rabia ve Bozkurt simgeleriyle meydanlara indi, yeni kahramanlık marşları hazırlıyorlar. CHP ise Altı Ok’u çuvaldan çıkartmıyor, yeni simgeler, imgeler de bulamıyor. Öte yandan 10. Yıl ve İzmir Marşı'nı kutuplaşmanın tarafı olarak kullanıyor. M. Kemal’in kalpaklı fotoğrafını Perinçek’in Vatan Partisi millîleştirdi ve Altı Ok’ta yer alan birçok ilkeyi Vatan Partisi bayrak yapmış durumda.
CHP’nin bir ideolojisi var. Program kapağında "Çağdaş Türkiye için değişim" yazıyor.
Slogan güzel ama…
Programda "İdeolojimizim Temel Dayanakları" başlığı altında "Partimizin ideolojisini besleyen, üç ana kaynak" şöyle tanımlanıyor:
"Atatürk’ün modernleşme devrimi ve altı ok ilkeleri, Sosyal Demokrasinin evrensel kuralları ve Anadolu ve Trakya’nın tarihsel ve felsefi birikimi.
CHP bu temel kaynakları çağdaş ve gerçekçi bir anlayışla özümsemektedir.
Çağdaş Türkiye için değişim programı, Cumhuriyet Halk Partisi’nin onurlu geçmişiyle aydınlık geleceğinin çağdaş sentezidir…
CHP, bu ideolojik birikim, değer ve duyarlılıklar temelinde;
Ulusal kurtuluş mücadelesinin tam bağımsızlık ruhunun temsilcisidir…
Laik demokratik cumhuriyetin kararlı savunucusudur…
Kemal Atatürk önderliğinde oluşturulan ve dünyada başka örneği olmayan çağdaş Türkiye modelinin güvencesidir."
"Cumhuriyet Halk Partisi, Sosyal Demokrasinin evrensel değer ve kurallarını benimseyen, onları yaşama geçirmeyi amaçlayan bir Sosyal Demokrat Partidir." Altı Ok, Atatürk… Sosyal demokrasi… Bu nasıl oluyor diye sormak bile abes.
Burası Türkiye demek her halde yeterli olacaktır.
İkinci bölümle konuya devam edeceğim