Eser Karakaş
CHP’lilerin konuşmaları
Muhtemelen CHP’nin CHP’lilerden ciddi ölçüde, bağımsız demiyorum ama özerk bir kurumsal kimlik yapısı, aidiyeti var, CHP’yi kurumsal kimlik olarak eleştiremem, yüz yıllık bir siyasal hareketten bahsediyoruz, çok fırtınalar yaşamış, çok sayıda rakip parti görmüş, bu rakiplerin adeta tümü tarihe karışmış, en dayanıklısı MHP çıkmış herhalde ama CHP hep orada, bunun da önemli bir şey olduğunu kabul etmek lazım.
Ancak, CHP’liler için aynı şeyi söyleyemeyeceğim, CHP’lileri dinlerken bir tuhaf hissediyorum kendimi, konuştuklarının bir bölümü hoşuma da gitmiyor değil ama bir kenara şu konuşmanın notunu alayım, belki bir yazımda kullanırım dediğimde bir bakıyorum aklımda hiçbir şey kalmamış, kendimde de kabahat aramıyor değilim ama her seferinde de sorun bende mi yani?
Önemli (!) tartışmalar oluyor, dönem dönem bu tartışmalar maalesef sıcak kavgaya da dönüşmüyor değil ama geriye baktığınızda bu kavgalara ilişkin de aklınızda bir şey yok.
Çok gençtim, ailem koyu CHP’li olduğu için ben de ilgilenirdim kısmen, CHP’de bir Deniz Baykal- Ali Topuz kavgası demeyelim ama mücadelesi vardı, CHP içinde Baykalcılar vardı, Topuzcular vardı, ilçe kongrelerine, mahalle toplantılarına kadar yansırdı bu mücadele ama ben bu ikiliğin nereden kaynaklandığını, hangi konularda anlaşamadıklarını hiç anlamazdım, aradan seneler geçti bugün de bu Baykal-Topuz çekişmesinin ne olduğu konusunda aklımda zerre kadar bir bilgi yok, hadi beni geçelim, parti içinde üst düzeyde görev yapanların bilgi dağarcıklarında acaba bu bilgi var mı, gerçekten merak ederim.
Baykal-Topuz tartışmalarının üzerinden seneler geçti, her iki kıymetli siyaset adamı da rahmetli oldular, bugün başka (!) bir CHP var ama daha üç gün önce 16 Eylül 2023 Cumartesi günü CHP’nin İzmir İl Kongresi yapıldı ama CHP’ye hiç yakışmayan görüntüler de ortaya çıktı, yumruklar konuştu.
Baykal-Topuz tartışmalarından seneler sonra şimdi bir kez daha aynı soruyu sorsam, Cumartesi atılan o yumrukların arkasında meşru siyasete ilişkin ne var, bu soruya yanıt verebilecek bir kişi var mı?
KURUSAL KİMLİĞİNİ ÖNEMSİYORUM AMA…
Yazının başında da belirttiğim gibi CHP’nin kurumsal kimliğini çok önemsiyorum, şayet yumruklaşmaya kadar gitmeyecek bu tartışmalar hatta kavgalar düşünsel, ideolojik, politik farklardan meydana gelse, hiç ses etmeyeceğim hatta mutlu olacağım, ben de bu tartışmaların içeriğini öğrenmek için gayret edeceğim ama durum sanki pek öyle değil maalesef.
Hele İzmir çok önemli bir yer, CHP’nin bu ilimizde yerel seçimlerden galip çıkacağı kesin gibi, Türkiye’nin üçüncü büyük ili, hem büyükşehir belediyesi hem de CHP’nin kazanacağı ilçe belediyelerinde iktidara gelmek azımsanmayacak büyüklüklerdeki yerel ihalelerde para musluklarının direksiyonuna geçmek anlamına gelecek, benim korkum da bu çok ulvi, düşünsel gibi gözüken ayrılıkların kökeninde sadece bu musluk başına geçme kaygısının yatması ihtimali.
CHP’de kimse kavramları konuşmuyor, örneğin yaklaşık tüm CHP’liler laiklik ilkesinin arkasında duruyorlar gibiler ama kimse laiklik konusunda Diyanet’i konuşmak istemiyor, Diyaneti Atatürk kurdu, tartışmayız diyorlar, Diyanetin kurumsal kimliğini konuşmaksızın, Ali Erbaş’ı değil, Türkiye’de laiklik tartışmalarının anlamsız olduğu kanımca çok sarih.
Diyaneti Atatürk’ün kurduğu mevzusuna da başka bir yazıda değineceğim.
Hukuk devletini konuşuyoruz ama Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini, AİHM içtihadını çok daha az konuşuyoruz, oysa AİHM içtihadına sahip çıkmadan hukuk devletini savunmanın anlamsızlığı da yine ortada.
CHP içindeki son Sezgin Tanrıkulu tartışması da Tanrıkulu’nu eleştiren CHP’nin önde gelenlerinin AİHM içtihadını pek ciddiye almadan hukuk devletini savunduklarını ortaya çıkardı çünkü Tanrıkulu’nun TSK eleştirilerinin tümü Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarına dayanıyordu.
CHP sözcülerinin, CHP’de genel başkan adaylarının bu süreçlerde neyi, neleri savundukları önemli ama en az bunun kadar önemli olan CHP’lilerin konuşmalarında hangi konulara girmedikleridir, örneğin Cumartesi günkü konuşmasında Özgür Özel düzgün denebilecek bir konuşma yaptı ama benim ilgimi daha çok hangi konulara girmediği çekti, AB sürecine, müzakere dosyalarına, kamu alımları gibi Türkiye’nin en büyük belasına, AİHM kararlarına, Kürt meselesine hiç girmedi, Sezgin Tanrıkulu konusuna bile ancak bir soruya yanıt aşamasında girdi.
CHP’de şimdiden iki aday var, Özgür Özel ve Örsan Öymen, Kılıçdaroğlu da muhtemelen aday gösterilirsem karşı çıkmam diyecek, başka adaylar da çıkabilir ama benim daha ziyade ilgimi çekecek olan bu adayların Türkiye’nin en temel meseleleri hakkında hangi çözüm önerilerini getirdikleri, getirecekleri ve bu önerilerden hangilerinin iki, üç sene sonra aklımızda kalacağı.
Türkiye’de siyaset yapma amacını MUTLAKA rant musluklarının başına geçme yarışından alternatif kamu hizmeti üretme yarışına çevirmek lazım, bu gerçekleşmediği sürece her partinin il ve ilçe kongrelerinde yumruklaşma sahnelerini daha senelerce izleriz.
Gerçekçi olalım, bir düşünelim, siyasete meraklı vatandaşlarımız, her partiden, parti kongrelerinde merkezi ya da yerel bir ihaleden pay kapmak için mi, yoksa mesela eğitim-öğretim sistemini daha nitelikli hale getirme yarışı için mi yumruklaşırlar?
Sizce?
Eser Karakaş: Kadıköy Saint Joseph lisesi muzunu. 1978’de Boğaziçi Üniversitesi İİBF’den mezun oldu. Doktorasını 1985 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde yaptı. 1996’dan itibaren İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü’nde profesör olarak ders verdi. Bahçeşehir Üniversitesi İİBF’de Dekanlık yaptı. 2016 yılında 675 sayılı KHK ile ihraç edildi. 2008 yılından itibaren Strasbourg Üniversitesi Science Po’da misafir öğretim görevlisi olarak bulunuyor.