Eser Karakaş
CHP’nin Tandoğan mitingi ve eski bir siyasi anı
“13. Ağır Ceza ve Yargıtay’ın kararları ile Türkiye artık anayasalı bir devlet değildir, başka bir ifade ile de artık bir devlet değildir, Anayasa yürürlükten kalkmış ise 31 Mart seçimleri de meşru, anayasal değildir.”
30 Ocak 2024 Salı günü Artı Gerçek’te yazdığım yazıdan editörümüz yukarıdaki bölümü öne çıkarmıştı.
Evet, Türkiye çok vahim bir anayasa krizi ve buna bağlı olarak da yine çok vahim bir devlet krizi yaşıyor. Mesele Erdoğan’ın ya da Bahçeli’nin ifade ettiği gibi sadece Can Atalay’ın Meclisteki görevine dönmesi meselesi değil elbette, Türkiye’de artık Anayasanın çok sarih maddeleri yargı, TBMM Başkanlığı ve yürütme tarafından uygulanmıyor, yok varsayılıyor, komik biçimlerde yorumlanıyor, böylece de Anayasasız yani hukuksuz bir devlet görünümü ortaya çıkıyor ama aslında hukuksuz bir devlet devlet değildir, başka bir şeydir, bunu da görmek lazım.
Sorun çok net bir biçimde ortaya çıktığı zaman aslında CHP sağlıklı ve siyaseten doğru bir tepki verdi. Önce TBMM Genel Kurul salonunda oturma eylemi başlattılar, bir süre sonra da Tandoğan’da geniş katılımlı bir gösteri düzenleneceği söylendi, tarih bile verildi ama sonra ne oldu ise bu tarih önce ertelendi sonra ise gündemden tamamen çıktı.
Ben de bu ertelemenin, hatta süresiz ertelemenin, “sine dei” diye bir terim var bu anlamda Latincede, mantığını çözemiyorum, benim çözememem önemli değil ama kanımca siyaseten, Türkiye için çok riskli bir karar bu. “Sine dei”, süresiz erteleme ya da tamamen iptal, tam da bu nedenden de daha ilk yazımın üzerinden iki hafta bile geçmeden aynı konu üzerine bu ikinci yazıyı yazıyorum.
Bu süresiz ertelemenin nedeni olarak CHP yönetimi önce Kuzey Irak’ta verilen şehitleri gösterdi ama bu neden de kanımca çok sakıncalı bir neden. Konu devletin devlet olmaktan çıkması ise, aynı noktada belirli aralıklarla 21 şehit veriliyorsa ve bu konu da idari cezasızlık kapsamında ele alınıyorsa MSB (Milli Savunma Bakanlığı) içinde Anayasanın tanınmaması ve şehitler konusunun ortak paydasının tam da hukuksuzluk olduğu keyfiyeti daha da bir netleşiyor.
CHP için meselenin siyasi yanı da yine kanımca çok önemli.
Yazının başlığında vurguladığım siyasi anı Haziran 1977’e ait.
Bugün CHP tek başına girdiği genel seçimlerde geçerli oyların yüzde 25’ini bile aşamıyor, aşsa bile taş çatlasa yüzde 26, 27, bu oranlara muhalefette iken ve üstelik Türkiye minimum on senedir dünyanın en kötü yönetilen üç ülkesinden (Lübnan, Venezuela, Türkiye) biri olmasına rağmen ancak erişiliyor.
CHP Haziran 1977 seçimlerinde tek başına Bülent Ecevit’in başkanlığında yüzde 42 oy almıştı ama nasıl?
CHP’nin 1977’de yüzde 42 gibi bir daha ulaşamadığı oy oranının arkasında çok sayıda neden olabilir ama ben bu yazıda sadece bir tanesini, gerçekleşmeyen Tandoğan mitingini çağrıştıran bir olayı örnek vereceğim.
Kanlı 1 Mayıs olayının üzerinden daha bir ay ancak geçmişti, CHP Ecevit başkanlığında İstanbul Taksim meydanında, yanılmıyorsam 5 Haziran 1977’dir tarih, seçime çok az kala siyasi miting düzenliyor, ortam da çok gergin.
Mitingden bir gün önce Ecevit İstanbul’a, seçmenlere, partililere bir bilgi veriyor, dönemin Başbakanı Süleyman Demirel’den bir telefon aldığını, bu miting esnasında kendisine bir suikast ihbarı yapıldığını duyuruyor.
Ancak, Ecevit parti mitingini iptal etmiyor ama şunu söylüyor: “Ben ve eşim Rahşan o gün, o saatte Taksim’de kürsüde olacağız ama böyle bir ortamda kimseye de Taksim’e gelin diyemiyorum”.
Peki ne oluyor o miting günü, Taksim’de Türkiye siyasi tarihinin hiç görmediği bir kalabalık toplanıyor, menfur suikast planı da gerçekleşmiyor ve kısa bir süre sonra yapılan seçimlerde de CHP’yi iktidara taşıyamıyorsa da Ecevit yüzde 42 gibi bir oy oranına ulaşıyor.
Bu anıyı neden aktardım bugün?
CHP Genel Başkanı Özgür Özel Tandoğan Anayasaya saygı mitingini neden erteledi ve daha da önemlisi bu nedeni neden vatandaşlarla paylaşmadı?
Acaba Özgür Özel’e böyle bir mitingin vahameti öngörülemeyecek güvenlik sorunları yaratabileceği konusunda bir uyarı mı geldi bir yerlerden?
Yoksa Özgür Özel ve CHP karar alma mekanizması böyle bir ihtimali kendileri mi kafalarında ürettiler ve tedbiren mitingi “sine dei”, süresiz, ertelediler?
Ya da, eski şarkıda olduğu gibi “Bir ihtimal daha var…….”, CHP yönetimi Kadıköy ve Çankaya’ya aday belirlemeyi Anayasaya saygıya tercih mi ettiler?
İşte ben de bu ilk iki ihtimale karşı nedense aklıma gelen Haziran 1977 anımı aktarmak istedim okurlara.
Aradaki fark o tarihte CHP yukarıda aktardığım tavırla (Ben ve eşim Rahşan …….) yüzde 42 aldı, bugün ise CHP tek başına yüzde 25 dolayında ancak dolanıyor.
Yazıyı bitirmeden bir eski soruyu daha hatırlatayım, Türkiye hiçbir zaman Haziran 77’de o telefonu Demirel’e kimin açtığını öğrenemedi, işin ilginci çok merak da etmedi ve Türkiye o tarihten bir ay önce yaşanan Taksim faciasını ve sonra yaşanan malum korkunç olayları bir türlü tam aydınlatamadı.
Yazıyı bir İngiliz deyimiyle bitirelim, “Curiosity kills the cat”, küçük bir ilave ile de Türkçeye şöyle çevirelim: “Siyasi merak kediyi öldürür”.
Eser Karakaş: Kadıköy Saint Joseph lisesi muzunu. 1978’de Boğaziçi Üniversitesi İİBF’den mezun oldu. Doktorasını 1985 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde yaptı. 1996’dan itibaren İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü’nde profesör olarak ders verdi. Bahçeşehir Üniversitesi İİBF’de Dekanlık yaptı. 2016 yılında 675 sayılı KHK ile ihraç edildi. 2008 yılından itibaren Strasbourg Üniversitesi Science Po’da misafir öğretim görevlisi olarak bulunuyor.