Melis Alphan
‘Cinsel saldırıya teşebbüs’ten tutuksuz yargılanan kamu görevlisi
Burdur’daki Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’ne bağlı Çavdır Meslek Yüksekokulu’nda 2019’da birinci sınıf öğrencisi Gizem, okulda danışmanı olan Araştırma Görevlisi M.Ö.T.’nin cinsel saldırısına ve tacizine uğradı. Gizem’in anne ve babası ayrı olup barınma, eğitim ve diğer tüm giderleri sadece annesi tarafından karşılandığı için, ekonomik anlamda zorluk çekiyordu.
Gizem’in anlattığına göre, M.Ö.T. Gizem’in yaşadığı ekonomik zorlukları kullanmak istiyor ve ona türlü tekliflerde bulunuyor. Gizem kabul etmeyince, ısrarlı tutumu ile genç kadının üzerinde baskı kurmaya çalışıyor. Bir gün, yalan ifadelerle kumpas kurarak, Gizem’i bulunduğu yere çağırıyor. Gizem gittiği yerde adamın tek başına olduğunu fark edince orayı terk etmek istiyor. Ama adam, Gizem’in gitmesine izin vermeyerek ona cinsel saldırıda bulunuyor. Gizem’in dediğine göre, cinsel saldırı sonrasında M.Ö.T., ona yaşananları abartmamasını, böyle şeylerin her zaman olabileceğini, kendisini rahatsız hissetmemesini söyleyerek, bu olaydan kimseye bahsetmemesini de sıkı sıkı tembih ediyor. Bundan sonra adam Gizem’i gördüğü her yerde ona laf atmaya, onu telefonla taciz ederek görüşmek için baskı uygulamaya devam ediyor.
Üniversitede hakkında disiplin soruşturması başlayıp adam başka bir birimde görevlendirilince, Gizem okuldaki kimi öğrencilerin aşağılama, hakaret ve iftiralarına maruz kalıyor; dışlanarak ötekileştiriliyor ve şikayetini geri çekmezse okulu bitirmesinin engelleneceği konusunda tehditler alıyor; ölümle tehdit edenler bile oluyor.
ÜNİVERSİTEDEKİ SORUŞTURMA NEDEN BU KADAR UZUN SÜRDÜ?
Gizem bu tehditler ve kötü muameleler nedeniyle okuldan ayrılarak ailesinin yanına dönmek zorunda kaldı. Bu arada Gizem, yargıya da taşıdığı bu süreci güvende geçirebilmek ve hak kaybına uğramamak için, Eylül 2019’da Fakülte Dekanlığı’na dilekçe vererek, kaydının dondurulmasını talep etti. Ancak üniversite idaresi, maruz kaldığı bu travmatik olaylara rağmen Gizem’in kayıt dondurma talebini –süresi geçtiği gerekçesiyle- reddetti. Oysa Gizem’in, uğradığı cinsel saldırı ve taciz yüzünden okulda maruz kaldığı haksız muameleler yüzünden eğitimini huzur ve güven içerisinde sürdürmesi mümkün değildi. Bunun üzerine Gizem, üniversite idaresinin verdiği red kararının iptali için avukatları aracılığıyla yasal süreç başlattı. Geçtiğimiz hafta İdare Mahkemesi, üniversitenin ret kararını iptal etti.
Bu arada, araştırma görevlisi M.Ö.T. üniversitedeki soruşturma aşamasında başka bir birimde görevlendirilse de, YÖK tarafından verilen kararla kamu görevinden çıkarıldı. Ama üniversitedeki bu soruşturma da çok uzun sürdü. Olay tarihi 7 Ocak 2019; soruşturma Mart 2019’da başladı ama adamın kamu görevinden çıkarılma kararı Ekim 2019’da verildi.
SOSYAL MEDYADAKİ TEPKİLER OLMASAYDI DAVA AÇILMAYABİLİRDİ
Burdur Ağır Ceza Mahkemesi’nde şubat ayında iddianame düzenlenerek, M.Ö.T. hakkında "kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle nitelikli cinsel saldırıya teşebbüs ve cinsel taciz" suçlarından dava açıldı.
Gizem’in sosyal medya üzerinden başına gelenleri yazmasıyla #MAKÜDETacizVakası etiketiyle yapılan binlerce paylaşım, olayın geniş kitleler tarafından duyulmasını sağladı. Bu olay sosyal medyada yayılmasaydı, belki de bu dava açılmayacaktı.
Gizem’in avukatı Çağrı Ayhan Şenel, soruşturmanın eksik yürütüldüğünü belirterek şöyle diyor: "Gizem’e eski öğrencilerden ‘Bana da yaptı ama ben ismim duyulur diye şikayetçi olmak istemedim’, ‘Devlet memuruyum, şikayetçi olamam’, ‘Evliyim artık, şikayetçi olamam’ gibi birçok mesaj geldi. Üniversitenin yürüttüğü soruşturma raporunda, aynı kişinin tacizine maruz kalmış başka öğrencilerin de ifadeleri var. Savcı en azından onları çağırıp şikayetçi olmasalar dahi ifadelerini almalıydı. Bu soruşturma eksik yürütüldü. Burada mesele, sanki sanık tek bir öğrencisine cinsel saldırıda bulunmuş gibi ele alınıyor. Halbuki burada çok sayıda mağdur var. Bu araştırma görevlisi kumpası kuruyor, okula gelen kadın öğrencilere ya maddi durumlarını kullanarak ya not tehdidiyle ya da başka bir sebeple bulaşıyor. Bazısında amacına ulaşıyor, bazısında ulaşamıyor."
ADLİ KONTROL HAFTADA 3’TEN AYDA 1’E İNDİRİLDİ
Savcılık, soruşturmayı çok uzatıp olayın üzerinden yaklaşık bir yıl geçtikten sonra iddianameyi hazırlamasına rağmen, Şenel’in sözünü ettiği diğer vakaları dosyaya katmadı. Bu adamı YÖK kocaman bir dosyayla ekimde kamudan çıkarırken, beklersiniz ki kasımda bu dava açılsın… Ama davanın açılması üç ay sonrasına kaldı.
İlk duruşma 2 Temmuz’da. Ancak sanık tutuksuz yargılanıyor. Avukat Şenel sanığın tutuklu yargılanması talebinde bulundu çünkü bu bir cinsel saldırıya teşebbüs ve cinsel taciz dosyası olduğu gibi, sanığın kamu görevlisi olması ağırlaştırıcı bir neden. Dolayısıyla çok ciddi bir ceza alması söz konusu. Tutuksuz yargılanması olacak iş değil. Hakkında sadece bir adli kontrol kararı var; haftada üç kere karakola gidip imza atacakken, Covid-19 salgını nedeniyle mahkeme bunu da ayda birle sınırlandırma kararı aldı. Yani tutuklanması istenirken, adli kontrol de iyice gevşetildi.
Sanığın tutuklanması gerekiyor, çünkü Şenel’in de dediği gibi yargılandığı sevk maddeleri özellikle kamu görevlisi olduğu için cezada artırım nedeni. Sadece yurt dışı çıkış yasağı ve üstüne üstlük adli kontrolün çok azaltılmış olması hakkaniyete aykırılık teşkil ediyor. Ayrıca bu adamın serbestçe dolaşması Gizem için de bir tehdit oluşturuyor.
Şu anda başka bir ilde yaşayan Gizem’in geleceği belirsizliklerle dolu. Üniversitenin yardımcı olmaması sonucu zar zor ancak bir mahkeme kararıyla kaydını dondurup bir yıl kaybettikten sonra, aynı okula ve orada karşı karşıya kaldığı mahalle baskısına dönmek onun için kolay olmayacak.
‘BUNU DUYURDUĞUM İÇİN ÇEVREMDE HÂLÂ BENİ SUÇLAYANLAR VAR’
Dava kadar, sonuca ulaşma aşamasındaki yolun da kendisi için sıkıntılı olduğunu söyleyen Gizem, içinde bulunduğu durumu şöyle anlatıyor: "Uzun süredir normal hayatıma devam edemiyorum; gerek sosyal medya hesaplarım, gerek sosyal çevrem olsun kendimi insanlardan fazlasıyla uzaklaştırdım. Herkes bana zarar verecekmiş düşüncesine kapılmadan duramıyorum. Geleceğe yönelik plan yapamıyorum çünkü bu süreç hiç bitmeyecekmiş gibi geliyor. Bu arada çok sayıda kadın cinayeti yaşandı; bende hep bu korku hali vardı, ‘Acaba ben de böyle bir duruma düşer miyim’ diye… Pozitif kalmak için kendimi zorluyorum. Çevremde hâlâ bunu duyurduğum için beni suçlayan insanlar var, fakat ben içim rahat bir şekilde söyleyebilirim ki, biz kadınlar susmayıp kenetlendikçe, sesimizi duyurmak için çabaladıkça güvendeyiz."