Çöküş filmindeki Hitler'i iyi seyret Erdoğan...

Birisi bir iyilik yapsa da Erdoğan’a bu filmi izletse, bir dünya liderinin sonunu görse, çıkışın artık olmadığını anlasa. Siyaset 'Ben böyle istiyorum' noktasına geldiğinde onun sonu yoktur.

Kapitalizmin ve emperyalizmin en ilginç yanlarından biri yaptığı rezillikleri bisüre sonra size demokrat bir havayla geri sunması. Amerika’nın yaptığı Kızılderili ve zenci filmlerinde bütün seyircilere onların masumlukları anlatılır. Ancak bişeyi asla es geçmezler, iki tarafından eğitimsizlikten doğan ilkelliklerini sunarlar. Bizimkilerde de vardır esasında o ilkellik, neredeyse boğanın butunu tamamen bitirecektir Erol Taş ve bu ilkellik Türklüğün raconu gibi verilir çocuğa. Kızılderili de toprağını savunur ama bir beyazın kafatasını yüzmek mutlaka geçer filmde. Almanlar da Nazizm ve Hitler üzerine çok film yaptı ve bunlar hep özeleştiri adına yapıldı. Bu filmlerden kazanılan paranın bir istatistiği olsa, sanırım hepimizin dudağı uçuklar.

Bu filmlerin içinde gerçekten çok iyi olanlar da var ve hepsinin de bu mantıkla yapıldığını söylemiyorum tabii ki. Bunlardan biri de eşim Hilal’in bana önerdiği "Çöküş filmi. Seyretmediyseniz mutlaka seyredin internetten, Nazizmin ve Hitler’in son günlerini veriyor. Belli bir kesimin hâlâ nasıl kandırmaya çalıştığını, belli bir kısmında gerçekleri gördüğünü ama hâlâ biat ettiğini ve sonunda ölüme beraber gittiklerini görüyorsunuz.

23 Nisan 1945’te Ruslar Berlin’e girmiştir, sığınakta Hitler hâlâ savaşı kazanmaya çabalamaktadır ama yavaş yavaş her yerin elden gittiğini anlamaya başlar ve çöküş tam anlamıyla başlar. Herman idam edilmek üzere yatağından alınır, Eva Braun yalvarır ve kızkardeşinin hamile olduğunu söyler, Hitler’in yanıtı kısa ve nettir: "O hain Himler’le işbirliği yaptı, hainlere acımak yoktur, hainlere merhamet yoktur. Askerî mahkemeye çıkartılacak ve kurşuna dizilecek." Eva Braun "Peki bu kimin işine yarayacak" diye yalvarır bir ifadeyle bakar Hitler’in yüzüne ama Hitler "Ben böyle istiyorum" diye gürler. Ve Eva Braun gözyaşlarını silerek "Führer sensin" der. Himler batılı müttefiklerle ateşkes imzalamıştır ve her şey o andan itibaren zaten bitmiştir.

Daha sonra son toplantısına girer ve kendisine 15-20 bin gencin Berlin girişinde öldüğü söylenir, Hitler "Ama gençler bunun için var" derken bakışı çok rahattır ve "Göreceksiniz beyler, ben haklıyım" diyerek toplantıyı terk eder ve yeraltında evlenir. Sonunda 30 Nisan 1945’te intihar eder ve 7 Mayıs’ta General Jodl, Almanya’nın teslim belgesini imzalar.

Günümüzde yaşadıklarımızı ne zaman düşünsem gözümün önünde bu film canlanıyor. AKP’den ayrılanların nasıl birer hain oldukları, ölen maden işçilerinin fıtratında ölmek olduğu, Yahudilerin yerine Kürtlerin öldürüldüğü ve kendi dillerinde okullarının olmadığı ve esasında yapılan her şeyin Erdoğan istedi diye yapıldığı, alayı canlanıyor gözümün önünde ve beynim zonklamaya başlıyor.

Hitler yeraltında hangi birliklerin Rusları püskürteceğini hesaplarken, Erdoğan da sarayında İstanbul seçimlerini yenilgiye karşın ikinci kez nasıl alabileceğini hesaplıyor. Oysa Hitler’in çevresi nasıl o gün çaresizse, Erdoğan’ın çevresi de aynı durumda ve artık yalanlar da tükendi ve Yüksek Seçim Kurulu gerekçeye yazacak yalan bulamıyor.

Tükenmişlik bu, insanın kendi çöküşünü yaşaması bu, Binali Yıldırım artık Erdoğan’a inanmıyor, güvenmiyor, hatta kendisine de inancı kalmamış durumda, cansimidiyle okyanusta yüzmeye çalışıyor ama simit patlak.

Birisi bir iyilik yapsa da Erdoğan’a bu filmi izletse, bir dünya liderinin sonunu görse, çıkışın artık olmadığını anlasa. Siyaset "Ben böyle istiyorum" noktasına geldiğinde artık onun sonu yoktur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ahmet Nesin Arşivi