Ayşe Yıldırım
'Cumhur İttifakı'nı sonuna kadar yaşatma' hamlesi
HDP'ye yönelik kapatma davası tehdidi, HDP'nin önde gelen siyasetçilerinin de aralarında yer aldığı 108 kişi hakkında hazırlanan Kobane iddianamesi, HDP milletvekilleri için devam eden fezlekeler...
HDP'nin bileşenlerinden ESP ve SGDF'ye yönelik baskınlar ve gözaltılar...
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'na yönelik terörist suçlamaları ve tehditler...
MHP'den ayrılan eski ülkücülere yönelik saldırılar...
Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ'ın, Yeniçağ Gazetesi Ankara Temsilcisi ve yazarı Orhan Uğuroğlu ile KRT'de program yapan Ülkü Ocakları eski Eskişehir Başkanı avukat Afşin Hatipoğlu'nun 24 saat içinde saldırıya uğraması.
Sadece onlar değil daha önce MHP'ye yönelik eleştirileri nedeniyle önce MHP'li yöneticilerin hedef göstermesi sonrası saldırıya uğrayan gazeteciler; Sabahattin Önkibar, Yavuz Selim Demirağ, Murat İde, Ahmet Takan.
SONAR Araştırma şirketinin sahibi Hakan Bayrakçı, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun danışmanlarından Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Alaattin Aldemir...
Ve elbette hiçbir saldırganın tutuklanmayışı…
Manzara açık...
Muhalefete, muhaliflere topyekün saldırı...
Ve ne yazık ki bütün bunlar daha başlangıç.
Korkarım çok daha büyük saldırılar kapıda.
Hadi gelin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın o çok konuşulan Oğuzhan Asiltürk'ü ziyaretinin ardından söylediği sözleri anımsayalım:
"Sayın Asiltürk benim bir büyüğümdür. Benim ziyaretim hem bir nezaket ziyareti hem de bu ittifak meselesinde yani bir seçim ittifakı mı olur veya geleceğe yönelik biz bir terörle mücadele verirken her türlü desteğim bizim yanımızda olması lazım. Yalnızlığı hissetmememiz lazım."
Eğip bükmeye gerek yok. Hesap ortada.
AKP-MHP iktidarı artık bir seçimle iktidarını korumayacağını biliyor.
Hikayesinin kalmadığını da biliyor.
Onun için topyekün bir saldırı planını devreye sokuyor.
HDP'yi bir şekilde siyasetin dışına itmenin yollarını bulmaya çalışacaklar.
CHP'ye yönelik belediyelerden başlayan bir operasyonun sinyalini verdiler.
İki gün önce Ahmet Takan Korkusuz'da kaleme almıştı:
"Saray kaynaklarından ulaştığım bilgiye göre, CHP’li belediyelere yönelik önemli operasyonlarının hazırlıkları var. Bu operasyonlar öyle böyle değilmiş!.. Görevden almalar, tutuklamalardan bahsediliyor…
Saray, CHP’li belediyelerin tüm işe alma listelerini itina ile izlemiş. FETÖ ve PKK iltisaklı oldukları tespit edilenlerin raporları ile birlikte saraya listeler iletilmiş. Saray kaynaklarımdan biri ‘Reis düğmeye basarsa çok gümbürtü çıkar. En başta İstanbul Belediyesi olmak üzere birçok belediye çamura batmış. Hepsi belgeli‘ iddiasında bulundu."
Ve dün CHP Aydın Milletvekilleri Bülent Tezcan ile Süleyman Bülbül ortak bir açıklama yaptı.
"Valilik kanalıyla belediyelere, çalışanların isimleri gönderilmiş ve güvenlik soruşturmalarının olumsuz olduğu gerekçesiyle işten çıkarılmaları istenmiştir."
Elbette nasıl bir soruşturma olduğu, kimler tarafından yürütüldüğü filan belli değil. İki vekilin verdiği bilgiye göre, valiliğin işten atılmasını istediği kişiler hakkında yürütülen bir dava ya da kesinleşmiş bir yargı kararı yok. Sadece "kendilerinin ve yakınlarının muhalif düşünceleri ve duruşları var".
Oyun kurulmuş.
Elbette biliyorlar ki, "atın bunları işten" talimatlarına CHP'li belediyeler uymayacak. Ya sonra...
HDP'li belediyeleri anımsamak yeterli.
İYİ Parti'ye, Ümit Özdağ ile çekilmek istenen operasyonu da unutmayalım.
İşte bu manzara karşısında Erdoğan'ın Asiltürk ziyareti ve sonrasında söylediği sözler çok daha büyük bir anlam kazanıyor.
AKP-MHP iktidarı muhalefete yönelik başlattığı topyekün bir "terör operasyonu" nu daha da ileri götürecek. Ve bu sırada kendisini "yalnız" hissetmemesi için yanına içinden çıktığı Milli Görüşü de almak istiyor.
MHP ve Milli Görüş ile birlikte toplumda bir "muhafazakar milliyetçi" bloğu ile "terörist kafirler" kutuplaşması yaratmak istiyor.
Planı tutar mı? Saadet bu oyuna gelir mi?
Onu da diğer yazıya saklayalım.