Küresel eril iktidarın mağdurları: Çocuklar-3

Dünya sisteminin en çok istismar edilip, acı çeken kesimi olan kadınlar ve çocukların durumunu insan onuruna yakışır bir hale getirmeyen bir dünyada insanın varlığını barış ve huzur içinde sürdürmesi mümkün gözükmüyor.


Dünya genelinde milyonlarca çocuğun fiziksel, psikolojik ve cinsel şiddete maruz kalmasının önüne geçmek amacıyla 2024 yılı Kasım ayında Bogota’da düzenlenen Küresel Bakanlar Konferansı’nda, çocuklara güvenli bir gelecek sağlamak için acil ve somut adımlar atılması çağrısında bulunuldu.

Toplantıda konuşan Kolombiya Cumhurbaşkanı Gustavo Petro, çocuklara yönelik şiddetin sonlandırılması için uluslararası toplumdan daha fazla çaba harcamasını isterken, çocuklara ve gençlere yönelik şiddetin yalnızca istismar, dayak ve cinayetle sınırlı olmadığını, aynı zamanda iklim krizinin de bu şiddetin başka türünü oluşturduğunu vurguladı.

Ayrıca savaşların çocuklar üzerindeki "yıkıcı" ve "trajik" etkilerine dikkat çeken Petro, kendi ülkesinde silahlanan çocuklardan söz ederken Sudan ve Lübnan’da çocukların birbirlerini öldürdüğünü, Gazze’de de çocukların ve insanların bombalamalar sonucu hayatlarını kaybettiklerini belirtti.

Konferansa katılan UNICEF ve diğer çocuk koruma örgütleri, politika bazlı çözümler ve yeterli finansmanlarla , çocukların güvende olduğu bir dünya inşa edilebileceğini belirtmiş bulundular.

Konferansta, şiddeti sona erdirmek için çocuklara yönelik destekleyici ebeveynlik programlarının yaygınlaştırılması, okullarda güvenli ortamların oluşturulması ve şiddet mağduru çocuklara yönelik kapsamlı destek hizmetlerinin sağlanması konularında acil ve somut adımların atılması gerektiği hususunda birleşilmiş durumda. Konferans, çocukların güvenli ve sağlıklı bir ortamda büyümesini sağlama hedefi doğrultusunda hükümetlerin ve sivil toplumun birlikte çalışmasını teşvik etmeyi amaçlamakta.

Uluslararası Çocuk Merkezi, çocuklara yönelik şiddet ve istismarın kapalı toplum yapısının hakim olduğu, aile kavramının kutsal kabul edildiği toplumlarda kamuoyuna yansımasının oldukça zor olduğunu belirtmekte.

Merkez, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının çocuklara da şiddeti arttırdığı tespitini yaparken, kız çocuklarının zorla evlendirilerek çocuk yaşta anne olmaları gibi toplumsal cinsiyet sorunlarının kız çocuklarının şiddet görmeleri ve vahşice öldürülmeleri sonucunu doğurduğunu öne sürmekte.

Eğitim, cinsel eğitim ve çocuk hakları konusundaki eksiklikler çocukların kendilerini koruma ve istismarı bildirme iradelerini olumsuz etkilemekte. Bunların yanı sıra ailelerin sosyo-ekonomik durumlarındaki kötüleşmeler çocukların şiddet görme riskini arttırmakta. (Merve Kara Kaska -.BBC News-Türkçe, 11 Eylül 2024)

Çocuk hakları, çocukların sağlıklı gelişimi ve onların yüksek yararına çocuğun, sosyal, bedensel, zihinsel ve duygusal açıdan özgür ve onurlu bir yaşam sürdürebilmesi için hukuk kuralları ile korunmasını ifade etmekte. (Emine Akyüz- Çocuk Hukuku).

Avrupa Konseyi de ‘‘çocukların insan hakları’’na vurgu yaparak, bu hakları çocuğun henüz biyo-psiko-sosyal yönden gelişimini tamamlamamış olması sebebiyle uluslararası örgütlerin girişimiyle oluşturulmuş ve özel korunma ihtiyacını gidermeye yönelik temel haklar olarak tanımlamakta.

Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi’nde “çocuğun yaşama ve sağlığını koruma hakkı”, “gelişme ve yeteneklerini geliştirme hakkı”, “korunma ve bakılma hakkı”, “çocuk görüşünün alınmasına yönelik katılım hakkı” ve “çocuğa karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesi hakkı” ana hususları oluşturmakta. 1990 tarihinde imzalanan ve 1995 yılında uluslararası alanda bağlayıcılığı başlayan sözleşme, ülkemizde 1995’te Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girmiş durumda..

2007’de imzalanan, ülkemizde 2011’de kabul edilen ‘‘Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması Sözleşmesi’’, çocukların cinsel sömürüsü ve istismarını engellemek ve bununla mücadele etmek, cinsel sömürü mağduru çocukların haklarını korumak ve çocukların cinsel istismarına yönelik ulusal ve uluslararası iş birliğini geliştirerek çocukların iyilik ve menfaatinin sağlanması amacını taşımakta.

Uluslararası sözleşmeler ve kanunlar gibi kağıt üzerindeki düzenlemelerin çocukların şiddete ve istismara uğramasını engellemedikleri, cezasızlık kültürünün hukuki korumada zaaf oluşturduğu , otoriterliğin ve yoksulluğun artmasıyla birlikte çocuk mağduriyetinim yoğunlaştığı açık.

Bu nedenle çocukların şiddete maruz kaldıklarında kolay başvurabilecekleri, güvenilir bağımsız mekanizmalar oluşturulması ve yaygınlaştırılması, çocukların yaşadığı şiddeti meşrulaştıran ya da görmezden gelen toplumun algısını hak temelli şekilde dönüştürecek çalışmalar yapılması önemli.

Şiddete maruz kalan kadın ve çocukların çoğunlukla ilk birim olarak başvurduğu kolluk görevlilerinin kadına ve çocuğa yönelik şiddet alanında başvuru alma ve yönlendirme yapma konusunda eğitimli, tecrübeli, toplumsal cinsiyete duyarlı personel olması sağlanmalı.

Öğretmen, okul yöneticisi, sağlık personeli gibi çocuğa yakın çalışan kamu görevlilerinin çocuğun yaşadığı şiddeti ihbar etme yükümlülükleri nedeniyle oluşacak riskler nedeniyle korunmaları yasal güvence altına alınırken, ihbar yükümlülüğe uymayanlara yaptırımlar uygulanmalı.

İstismar sonucu oluşan gebeliklerde çocuğun kürtaj hakkından yararlanmak istemesi durumunda izin alınmadan kürtaj uygulanmalı. Bu kararın alınması aşamasında çocuğun baskı altında kalmaması için gerekli tüm tedbirler alınmalı..

Evlilik yaşı her koşulda reşit olma yaşı ile aynı olmalı, çocuğun cinsel istismarı sonucu evliliğe mecbur bırakılmaması için yasal düzenlemeler yapılmalı.

Bogota Konferansı’nın , misyonuna uygun olarak ortaya koyduğu aşağıda açıklanan somut hedefleri gerçekleştirme gayreti içinde olmak gerekiyor:

-Cinsel şiddetin ortaya çıkmasına yol açan ve çocukların yardım istemekten çekinmesine neden olan sosyal ve kültürel normlara karşı çıkarak bunları değiştirmeliyiz.

-Tüm çocukları doğru, erişilebilir ve yaşlarına uygun bilgilerle donatmalıyız. Böylece cinsel şiddetin ne olduğunu bilen ve bunu bildirmekten çekinmeyen çocuklar yetişebilir.

-Çocukken cinsel şiddete maruz kalmış tüm yetişkinlerin ve şu an mağdur olan tüm çocukların, adaleti ve iyileşme sürecini destekleyen ve bir yandan da daha fazla zarar görme riskini azaltacak hizmetlere erişimlerini sağlamalıyız.

-Çocuklarla çalışan kurumlar da dahil olmak üzere çocukları her türlü cinsel şiddetten korumaya yönelik yasa ve yönetmelikleri daha güçlü bir hale getirmeli ve bunların uygulanması için ihtiyacımız olan insanlara, kaynaklara ve sistemlere yatırım yapmalıyız.

-Kaydedilen ilerlemelerin takip edilmesi ve hesap verebilirliğin sağlanması için Çocuğa Yönelik Şiddetin Uluslararası Sınıflandırması gibi uluslararası standartların uygulanması yoluyla daha güçlü ulusal veri sistemleri kurmalıyız.

“Küresel Eril İktidarın Mağdurları” yazı dizisini bitirmiş bulunuyorum. Dünya nüfusunun yüzde 49,7’si kadın, 2023 tespitine göre yüzde 29’u çocuk. Dünya sisteminin en çok istismar edilip, acı çeken kesimi olan kadınlar ve çocukların durumunu insan onuruna yakışır bir hale getirmeyen bir dünyada insanın varlığını barış ve huzur içinde sürdürmesi mümkün gözükmüyor.

2025 yılının kadınlar ve çocuklar için daha iyi bir dünyanın kapısını aralaması umuduyla yeni yılın dünyaya barış, adalet, iyilik getirmesini diliyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ümit Kardaş Arşivi