Ragıp Duran
Devlet elinde ama caziben yok!
Eski ve yaşlı. Ayrıca bıkkınlık verici kadar uzun süredir piyasada. Kibirli, mağrur ve saldırgan. Bir tek hakiki dostu arkadaşı yok. Çünkü yanına gelenler ona değil, iktidarına gelmişler. İktidarı çatırdayınca da çevresi hızlı bir şekilde seyrekleşiyor. Miting alanları bile yarı boş. Kimse dinlemiyor. O da zaten kimseyi dinlemiyor. Herkese çatıyor, herkesle kavga ediyor. Devletin tüm olanakları elinde: Yargı, Yasama, Yürütme. Ama ne doğru dürüst yargılayabiliyor, ne haklı/adil bir yasa çıkarabiliyor ne de yürütebiliyor. Türkçe lastikli bir dil ya, yasama onun elinde kendisini yamyassı hale getirdi. Farkında değil. Yürütme konusunda aslında başarılı ama argo anlamda.
Medya da elinde. Aşırı yandaş, çok yandaş, az yandaş, hafif yandaş bütün medya elinde. Bir işe yarıyor mu? Reyting sıralamalarında 23. sıraya düşmek özel bir maharet ister. TVleri var, radyoları var, gazeteleri var, İnternet siteleri var. Ama fikirleri çürük, ama gönlü buzul. Çok iyi yüzme bildiğini iddia ediyor ama Allah kahretsin havuzda su yok!
Son olarak rakibinin sürekli olarak ve ısrarla kendisini TV’ye tartışmaya çağırmasına cevap vermek zorunda kaldı: "Utanmadan sıkılmadan televizyona davet ediyor. Üzerimizden kalkıp reyting sağlayacak kendine. Biz seni muhatap alır mıyız?’’ Bir ay önce de aynı gerekçeyi öne sürmüştü. O zamanlar reytingi bugünkü kadar düşmemişti. Ne var ki bir aydır meydanlarda esas olarak rakibini muhatap alıyor. Ama aynı ekranda rakibiyle görünürse, izleyici kıyaslama yapar, kaporta ve motorun çürümüş olduğu ayan beyan ortaya çıkar diye korkuyor. TRT’deki resmi propaganda yayınına da çıkmayacağını söyledi. Neden? Çünkü orada da bir başka rakibinin reyting rekoru kıracağını şimdiden çok iyi biliyor.
Elinde bu kadar güç olmasına rağmen bu kadar zayıf, bu kadar sönük, bu kadar heyecansız bir başka aday var mıdır acaba dünya seçim tarihinde?
Okulda bunlara hitabet dersi vermişler ama ya kopya çekip sınıfı geçmiş ya da ikmale kalmamak için öğretmenine rüşvet vermiş galiba. Çünkü hitabetin özü aslında muhtevadır. İçeriğin olmayınca neyi güzel ifade edeceksin ki?
Akıl ve ruh sağlığı konusunda da uzmanların kaygıları var. Miting yaptığı şehirlerin adını karıştırıyor. Bazı kelimeleri telaffuz bile edemiyor. Mekan isimlendirmesinde ciddi sorunları olduğu gibi, zaman boyutunda da önemli kaymalar var. Doğmadan önce ilkokula gittiğini söylüyor, doğmamış kızının kendisine not yazdığını iddia ediyor. Havaalanları ve üniversiteleri çok sevdiği belli. Hepsini kendisinin inşa ettiğini sanıyor. Şimdiye kadar bir tek ‘’Göbeklitepe’yi de biz kurduk!’’ demedi. Ama zihniyeti MÖ 12 binlerin düzeyinde.
Kısacası takım taklavat dağılmış durumda. Rot balans ayarı kaçtı, aks on parça, piston filan da gitti. Motor acaip tekliyor, indirsen bir daha çıkaramazsın. Balatalar yanmış. Twitter’de iyi niyetli bir yurttaş, "Dolapdere’de Rüstem Usta var, ona gitsin…’’ dedi. Oysa ki bence Rüstem Usta, arabayı görse, "Beyim sana yeni bir araba alalım, bunu da hurdaya gönderelim, pert olmuş bu pert" der.
Basına kapalı toplantıda itiraf etti. O da az çok mevcut menfi durumun farkında. Kamuoyu araştırmalarının olumsuzluğuna değiniyor, "Çantada keklik değil’’ filan diyor.
Çare olarak şiddetten medet umuyor. Kan dökersem belki canlanırım sanıyor.
Kalmak için elinden geleni her şeyi yapıyor. Yenilse bile çıngar koparacak.
Meydanlara, etrafa baksa kavrayamaz ama, daha 2013’ün yaz başında büyü bozulmaya başlamıştı bile.
Artık Gitme Vakti.