Koray Düzgören
'Devlete tapmıyorum, direniyorum' Ayşe Gökkan seni kimse yenemez!
Ayşe Gökkan’ı yeniden tutuklamışlar…
Öncesinde, 35 yılda 83 defa gözaltına alındığını kendisi söylüyor.
Peki kim bu Ayşe Gökkan?
Onunla 30 Mart 2014 yerel seçimleri öncesinde 24 Mart’ta Nusaybin’de karşılaştım.
Kürt illerinde partilerin seçim çalışmalarını izleyip, adaylarla da görüşmeler yapıyordum.
Barış ve Demokrasi Partisi’nin seçim bürosuna girerken sevgiyle kollarını açarak karşıma çıktı.
Önce onu belediye başkan adayı zannettik. O belki de bu yanılgımızı düzeltmek istercesine, önce doğrudan bana yönelip, "Hoşgeldiniz hocam" dedi. "Ben sizin Radikal Gazetesi’nden stajyeriniz Ayşe Gökkan’ım"
16-17 sene öncesiydi, zorlansam da Ayşe’yi tabii ki hatırladım.
Bu arada onun, görev süresi birkaç gün sonra bitecek olan mevcut belediye başkanı, yanındaki genç kadının da belediye eş başkan adayı Sara Kaya olduğunu anlamış olduk!
Ülkemden uzakta kaldığım çalkantılı yıllar içinde, aslında iletişim fakültesi mezunu olan Ayşe’nin zorlu ama başarılı politik serüvenini yeterince izlememiş olduğumu da itiraf etmeliyim.
O gün bize, yüzde 83 oy oranıyla kazandığı Nusaybin belediye başkanlığı döneminde yaptıklarını, kadınları üretim temelinde nasıl örgütlediğini ve bu amaçla ne gibi projeler gerçekleştirdiklerini anlattı.
BARIŞ SÜRECİNİN SONU VE YERLE BİR EDİLEN NUSAYBİN
Uzun bir sohbet ve röportajlardan sonra 80’li, 90’lı yıllarda çok sık uğradığım ama son 15 yıldır gidemediğim Nusaybin’in içinde kısa bir tur attım. Çok şey değişmişti. Büyücek ve köhne bir ilçe merkeziyken orta boy bir kente dönüşmüştü.
Yeni açılan bir meydana Ayşe’nin çabasıyla 1992’deki kanlı Newroz’da yaşamını yitiren 16 kişinin anısına bir Newroz anıtı dikilmişti.
(Bu anıt, Sara Kaya’nın görevdeki ikinci yılında iktidarın atadığı kayyım tarafından Mart 2018’de yıktırıldı. Yerine bir saat kulesi yapıldı!)
Ayşe, Nusaybin için çok umutluydu ve seçilecek yeni yönetimle bu çalışmaların devam edeceğinden emindi.
Nitekim Barış ve Demokrasi Partisi’nin adayı Sara Kaya aldığı yüzde 78.78 oy oranıyla Ayşe’nin bıraktığı başkanlık koltuğuna oturdu.
Bunlar olurken barış süreci devam ediyordu.
7 Haziran 2015 seçiminde HDP ve bileşenlerinin başarısı barış ve demokrasi umutlarını çoğaltmıştı.
Ama ne olduysa da o seçimden sonra olmaya başladı.
Barış masası bizzat Cumhurbaşkanı tarafından devrildi, yeniden çatışmaya, savaşa, şiddete dayalı paradigma devreye sokuldu.
Kürt siyasi hareketinin en önemli merkezlerinden biri olan Nusaybin’de HDP, Haziran ve Kasım 2015 genel seçimlerinde oyların sırasıyla yüzde 90,4 ve 89,4’ünü kazandı.
Nusaybin bu öneminden dolayı, AKP’nin hedef tahtasına koyduğu ilçelerin başında geliyordu
Eylül 2016’da Kürtlerin belediyelerine el konulmaya başlandı. İlk etapta 106 belediyeden Nusaybin dahil 28 belediyeye kayyımlar atandı. Bu sayı sonra 95’e çıktı. Belediye başkanlarının çoğu tutuklandı. Bunların bir kısmı bugün hala zindanlarda, yargılamaları sürüyor.
Nusaybin 2016’da, hendek ve barikat bahaneleriyle Kürt şehir ve kasabalarında haftalarca, aylarca süren sokağa çıkma yasakları eşliğinde daha önce benzeri görülmemiş bir devlet şiddetine tanık oldu. 24’ü sivil en az 184 kişi öldü.
İlçe merkezindeki on beş mahalleden altısı tamamen yok edildi. 6.000 kadar bina yıkıldı ya da ağır hasar gördü, yaklaşık 30 bin kişi evlerini kaybetti. İlçe 2016’da nüfusunun neredeyse yüzde 35’ini kaybetti.
NUSAYBİN’DE YÜZDE 77 İLE GELEN BAŞARI VE YİNE KAYYIM
Bu vahşet ve şiddet dalgasına ve baskıya rağmen HDP, 31 Mart 2018 yerel seçiminde Nusaybin belediye başkanlığını yüzde 77.42 oy oranı ile kazandı. Semire Nergiz belediye başkanı oldu.
31 Mart 2018 seçiminden kısa bir süre sonra iktidar, yine kayyım politikasına döndü. HDP’nin kazandığı 65 belediyeden 6’sı dışında Nusaybin de dahil hepsine el konuldu ve kayyımlar atandı.
Bütün baskılara ve uygulanan şiddete, hukuksuzluklara rağmen mücadele devam ediyor.
Kürt kadın siyasetçi Ayşe Gökkan, işte böyle bir yörenin, böyle bir tarihin çocuğu.
Son tutuklandığı davanın duruşmasında verdiği ifadede, "Devlet ona tapmamı istiyor ama ben tapmıyorum. Tacizcilerin korkusuyla, benim dilimin düşmanlarının korkusu aynıdır. İkisine karşı da mücadele edeceğim" diyordu.
Gökkan, Kürt ve kadın olduğu için baskı gördüğünü ve tutuklandığını ifade ederek, 35 yıldır kadın mücadelesi yürüttüğünü anlatıyor.
"Yani KCK olmadığı zaman da kadın çalışmalarında yer alıyordum. KCK olmadığı zaman bana kim talimat veriyordu?" diye soruyor.
"Militarizm ve erkek egemen zihniyetine karşı mücadele verdim, veriyorum" diyerek neden kadın mücadelesinde yer aldığını anlatıyor:
"İlkokula gittiğimde Kürtçe konuştum diye öğretmen tırnaklarıma sopa ile vurdu. Ben bu acıyı asla unutmadım ve unutmayacağım. Okula başladığım ilk günden beri Kürt ve kadın olduğum için işkence altındayım. Ben buna karşı mücadele ediyorum. Direniyorum. Bunu hiç kimse bana suç olarak yöneltemez. Ayrıca erkeklerden talimat aldığımız söyleniyor. Hiçbir erkeğin haddine değildir bize talimat vermek."
Gökkan, 83 kez gözaltına alındığını, hakkında 215 dava açıldığını, 600 kez mahkemelere gittiğini belirterek, hatta bir gün içerisinde 17 kez farklı duruşmalara çıktığını anlatıyor ve bunların tamamının ülkeden kaçması için yapıldığını söylüyor.
Belediye başkanlığı döneminde yaptığı her etkinliğe soruşturma açıldığını ifade eden Gökkan, açılan soruşturmalara örnek vererek şunları söylüyor:
"Yürürken, mağaza açılışında, düğünde hatta Dünya Çevre Günü'nde yaptığım konuşmam nedeniyle soruşturma açıldı. Yaptığım her etkinlik ve konuşma soruşturma konusu oldu. Kadın düşmanı bir ülkede Kürt ve kadınsan ve Kürdistan'da yaşıyorsan 3 kat, Ezidi veya Aleviysen 4 kat, engelliysen 5 kat daha fazla bu tür zorluklara maruz kalıyorsun"
Gökkan bunlara rağmen asla hiçbir yere kaçmayacağını ve kadın mücadelesini yürütmeye devam edeceğinin vurgularken de çok kararlı görünüyor.
Bu şartlarda mücadele eden ve direnen inançlı bir Kürt kadınına devlet baskısı, yargı korkusu, baskı, tehdit ve tutuklama söker mi?
Ayşe Gökkan, seni değil bu devlet, kimse yenemez!