Armağan Kargılı
Devran döndü, o gün geldi!
Hükümet güçleri;
- Bilerek ve isteyerek savaş suçu, soykırım suçu ve insanlığa karşı suç işledi.
- Özellikle de etnik gruplara mensup sivillerin yaşadığı kasaba ve köylere sayısız yasadışı saldırılar düzenledi.
- Binlerce sivili öldürdü, imha politikası uyguladı.
- Etnik gruplara mensup binlerce sivil kadına tecavüz etti.
- Bu etnik gruplara mensup yüzbinlerce kişiyi yerlerinden etti.
- İşkence yaptı.
- Etnik grupların yaşadığı kasaba ve köylerin su kaynaklarını ve su pompalarını kirletti.
- Etnik grupların terk ettiği yerlere kendisine yakın grupların yerleşimini teşvik etti.
Aynı zamanda Silahlı Kuvvetlerin de başkanı olan Devlet Başkanı;
- Bu planın uygulanmasında temel rol oynadı.
- Bunun da ötesinde Silahlı kuvvetler ve polis kuvvetleri ile onların yandaşı milis kuvvetlerinin bütün branşlarına hâkimdi.
- Bu gücünü, "hükümet karşıtı isyan" diye adlandırdığı eylemlere ve eylemcilere karşı kullandı.
- Etnik grupları yok etmek için özel bir niyetle hareket ediyordu ve buna ilişkin güçlü kanıtlar vardı.
Bu satırlar, soykırım yapmakla suçlanan bir devlet başkanı hakkındaki iddianameden kısa bir özet.
Boşlukları doldurursak, sözü edilen ülke Sudan, Devlet Başkanı -o şimdi devrik- Ömer El Beşir ve etnik gruplar da ülkenin Batısı Darfur’un yerlileri Fur, Masalit ve Zaghawalar.
Sudan’ın Batısındaki Darfur’da, 2000’li yılların hemen başında kurulan Adalet ve Eşitlik Hareketi ile Sudan Özgürlük Ordusu, Sudan merkezi hükümetinin kendi bölgelerine yönelik ekonomik ve siyasi baskılarına karşı eylemlere geçti.
Hükümet bu eylemleri BM’ye göre 300 bin, insan hakları örgütlerine göre 400 bin ya da aradaki farkın bir önemi yokmuşçasına yüz binlerce sivili öldürüp, en az iki katını sakat bırakarak, binlerce kadına tecavüz ederek, milyonlarca kişiyi yersiz yurtsuz bırakarak "bastırdı." Açlık, sefalet ve salgın hastalıklardan ölenler ya da sakat kalanlar, istatistiklere bile giremedi. Ömer El Beşir’e bağlı Cancavit milisleri bu insanlık suçlarının en önemli failiydi.
Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin iddianamesinde de yer aldığı gibi Beşir, Darfur’un etnik gruplarını yok etme kararlılığıyla bu temizliğe girişmişti. Kimisi bunu siyah Araplarla siyah Afrikalılar arasındaki bir savaş diye de tanımladı.
Dünyanın gözü önünde yaşanan bu katliamlar neredeyse olup bittikten sonra Birleşmiş Milletler tarafından bölgeye barış gücü yollandı. Soykırım durdurulsa da bölgeye ne barış ne huzur geldi.
Ama Beşir, hakkındaki iki tutuklama kararına karşı New York’ta yapılan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na en az iki kez katılmaya kalkıştı, cesaret edemedi. Türkiye’ye ise elini kolunu sallayarak defalarca geldi. Erdoğan onu, "Beşir Kardeşim" diye anıyordu. Birinde gazetecilerine Beşir’in ziyaretini, "bizden onu tutuklamamızı istediler, güldük geçtik" diye anlatmıştı.
El Beşir, 1989 yılında bir darbe ile başa geçti. 30 yıllık iktidarının çoğunu iç savaşla geçirdi. Sudan, onun döneminde ikiye bölündü ve Güney Sudan, Sudan’dan bağımsızlığını ilan etti.
Neredeyse El Beşir’in şahsının ülkesi diye adlandırılan Sudan’da fiyat artışlarına karşı çıkan protestocuların 2018 yılı aralığında başlattıkları sivil itaatsizlik eylemleri şimdi Sudan devrimi diye anılıyor. Protestocular, aylarca sürdürdükleri eylemlerle önce Beşir’i koltuğundan indirdiler, ardından gelen darbeyi de yine sivil itaatsizlik eylemleri ve "devrim" diyerek önlediler. Aala Salih adlı genç kadının "Thawra" yani "devrim" şarkısı eylemlerin bütün dünyada simgesi haline geldi.
Ömer El Beşir hapsedildi. Ağustos 2019’da sivil bir siyasetçi olan Abdullah Hamduk Başbakan oldu. Çoğunluğu sivillerden oluşan hükümet, "devrim programı"nı uygulamak sözüyle kuruldu. Hamduk, göreve başlar başlamaz Darfur’un mülteci kamplarını ziyaret etti. Başta adaletin sağlanması, yolsuzluğa karışan ve suç işleyen herkesin cezalandırılması ve mülteci kamplarında yaşayanların maruz kaldıkları zulümlerin hesabının sorulması olmak üzere tüm taleplere cevap vereceğini taahhüt etti.
Eylül 2019’da Birleşmiş Milletler ile Sudan hükümeti arasında Darfur üzerine bir de anlaşma imzalandı.
Hamduk hükümeti, ilki 4 Mart 2009’da, ikincisi de 12 Temmuz 2010’da olmak üzere hakkında iki tutuklama kararı bulunan Beşir’in Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılanması için izin verildiğini resmen duyurdu.
Sudan’da devran döndü, o gün geldi!