Eser Karakaş
Diyarbakır doğumlu
18 Temmuz Perşembe gecesi televizyonlara bakıyorum ve bu esnada gözüme bir kez daha bizim sözde merkez medyanın berbat durumu, hadi adlı adıyla yazalım, ırkçılığı ve algı yaratma özentisi takılıyor.
Erbil’de bir diplomatımız ve iki sivil öğle yemeği yerken öldürüldü, Erbil Emniyeti de katil(ler)i arıyor.
Dün itibarıyla da Erbil Emniyet Müdürlüğü, Mazlum Dağ isimli bir kişiyi zanlı olarak tanımladı.
Mazlum Dağ isimli kişi henüz zanlı durumunda, yakalanabilmiş değil ama mesele o değil.
O berbat sözde merkez medyamızda gece haber verilirken, kulaklarıma inanamıyorum, sözleşmişler gibi, belki de öyledir, haber "Diyarbakır doğumlu 26 yaşındaki Mazlum Dağ" diye başlıyor.
Bu haberi dinlerken ilk aklıma takılan soru şu oldu: Acaba zanlı Mazlum Dağ, Bursa ya da Sakarya doğumlu olsa idi, haber "Bursa/Sakarya doğumlu 26 yaşındaki Mazlum Dağ" diye mi başlayacak idi?
Yani mesele sıradan bir kimlik tanımlama meselesi midir yoksa ötesi midir?
Erbil Emniyet Müdürlüğü'nün zanlı olarak tanımladığı ve aradığı kişinin hangi ülkenin vatandaşı olduğu konusu bir haber niteliği taşıyabilir, haber "Türkiye Devleti vatandaşı Mazlum Dağ" diye başlasa herhalde haberin veriliş biçimi kulaklarımı bu kadar tırmalamaz idi.
Bizim dökülen sözde merkez medyamız hangi gerekçelerle acaba zanlının Diyarbakır doğumlu olduğunu ilk plana çekerek haberi vermektedir?
Türkiye’nin Dışişleri Bakanı Sayın Mevlut Çavuşoğlu bile Erbil cinayetlerinin failinin PKK olabileceğini ama ellerinde şu aşamada kesin bir delil olmadığını açıklarken sözde merkez medya neden bu Diyarbakır vurgusunu bu kadar öne çekmiştir?
Zanlının Diyarbakır doğumlu oluşunun ön plana çekilerek haberin verilmesinin bir PKK göndermesi olduğu aşikâr ama haberin bu biçimde verilişi çok çirkindir çünkü böylece tüm Diyarbakır doğumlu vatandaşların, herhalde iki-üç milyon vardır en azından, doğdukları kent ile PKK aidiyeti arasında bağ kurulmuş olmaktadır.
Zanlının Diyarbakır doğumlu olduğu ile başlayan haberin hemen devamında kullanılan silahın İsrail yapımı olduğunun da vurgulanması da kanımca senaryo bir boyutudur.
Zanlı, hadi bir adım daha gidelim, Diyarbakır doğumlu bir katil PKK’lı da olabilir, kullanılan silah İsrail yapımlı da olabilir ama bu iki konunun daha zanlı yakalanmadan bu ölçüde birleştirilerek verilmesi maalesef buram buram biraz ırkçılık biraz da mizansen oluşturma havası kokmaktadır.
Ben gazeteci sayılamam, bu konuda bir eğitimim de hiç yok ama muhtemelen haber yapma tekniği diye de bir şey var, iletişim fakültelerinde okutuluyor herhalde ve bu tekniğe göre de muhtemelen bir zanlının, dikkatinizi çekerim vatandaşlığı değil, hangi şehir doğumlu olduğunun haberde öne çıkarılması olamaz çünkü bu bir haber değildir ama bu konu haberin özü haline getiriliyor ise ortada habercilikten öte bir şey var demektir.
Temenni ederim zanlı Erbil Emniyeti tarafından kısa sürede yakalanır ve bu ilginç meselenin de arka planı aydınlatılabilir.
Ancak bir cinayet haberinin, terör de olabilir, zanlının Diyarbakır doğumlu olduğu öne çıkarılarak verilmesinin Türkiye’nin dirlik ve düzenine katkı yapmayacağı açıktır.